Değerli okurlarım

İki gündür ne yazıktır ki Vatanımızın Türkiye’mizin üzerinde büyük oyunlar oynanmış,  Silahlı Kuvvetlerimizin içersinde bir grup darbe yaparak meşru seçimle gelmiş Devlet yöneticilerini ve TBMM mensubu tüm siyasi parti temsilcilerini hiçe sayarak yönetime el koymak istemişlerdir.

Televizyonlarımızın başında bu acı haberler bizleri üzüntüye sokmuş ve eski günlerde ki darbeler gözümüzün önüne gelmişti. Demokrasi ye dur demek isteyen ve belli bir grup adına bu eylemi yapanlar ne acıdır ki TBMM binamızı bombalamış, emniyet güçlerimizin bulunduğu odak noktalarına silahlı eylemler yaparak acımasızca kan dökmüşlerdir. 

Devletin başında olan başta sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükümet üyeleri, Tüm siyasi parti liderleri ve oylarımızla seçilen milletvekilleri her zaman olduğu gibi darbelere boyun eğmemiş sokaklara dökülen bu yüce Milletimiz ile demokrasimize dur diyen bu hain azınlığın karşısına dikilmiş artık yeter demesini bilmiştir.

Yıllardan beri arzu ettiğimiz görmek istediğimiz birlik ve beraberlik şuuru böyle bir acının sonunda yaşanmış bu Vatan topraklarında bir yumruk halinde cevap verilmiştir.

Hiçbir fikir ayrılığı yapmadan bu yüce millet tek yumruk haline gelmiştir.

Takip ettiğim kadar provakötörler yine boş durmayıp yalan ve asılsız haberlerle milletimizi kaosa sürüklemek isteyeceklerdir. Seçimle iş başına gelen yöneticilerimizi yine seçimle görevlerinden almak bu yüce milletin hakkıdır. Gruplara ayrılıp birbirimize düşürmek isteyen bizleri bölüp parçalamak arzusunda olan iç ve dış mihraklara çok güzel Demokrasi dersi verilmiştir.

Dostlar,

Bazı değerler vardır ki onlar başımızın üzerindedir. Bu değerler hepimizin ortak paydasıdır onların hiç birisinden vazgeçemeyiz ben şunu beğeniyorum demek hakkımız yoktur. Bu sözlerimi yanlış anlamayın bu değerlerin başında dini inançlarımız, Cumhuriyetimiz ve Mustafa Kemal Atatürk’ümüz gelir. Demokrasiye inanmış bir hukuk devletiyiz ve ondan vazgeçemeyiz. 

Benim anlayışım odur ki. Devlet idaresi Laik olmalıdır. Laiklik Din ve Devlet işlerini birbirinden ayırmaktır. Dinsizlik değildir. Laiklik hangi dinin mensubu olursa olsun onlara ibadet hakkı tanımaktır.  Bu değerler kimsenin özel malı değildir. Dinimiz zulmü yasak etmiştir. İşimize geldiği gibi davranmak hakkımız yoktur.

15 Temmuz akşamı bende sokaklara çıktım. Bayrağını alan vatandaşlarımız çocukları eşleri genç yaşlısı ile devletine demokrasisine sahip çıkıyordu. Bafra’da gördüğüm manzara müthiş ti. Her siyası görüşten insanlar vardı. Bir vücut olunmuştu. Bazıları tekbir getiriyor, bazıları zafer işareti yapıyor. Bir grup Rabia selamı başka bir grup ülkücü selamı veriyor görülmeye değer arzu edilen birlik ve beraberlik içersinde artık yeter darbelere son diyordu.

Basınımız tek vücut olmuş halkımıza devamlı uyarılar yapıyor artık bu zulme dur diyorlardı. Gözü dönmüş darbeciler ne acıdır ki görevi başındaki emniyet güçlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun atarak canlarına kıyıyorlar ve Demokrasi şehitleri veriyorduk.

Bu yüce millet Tarihe unutulmayacak bir not düştü. Vatanına, Milletine, İdarecisine en önemlisi Demokrasiye sahip çıktı ve başardı.

16 Temmuz günü TBMM üyeleri tam kadro görmek istediğimiz bir tablo çiziyorlardı. Onları bu koltuklara getiren bu yüce millet arkalarında göğüslerini siper etmiş bekçilik yapıyorlardı. Bu Dünya demokrasisinin örnek alması gereken bir fotoğraftı.

Bu darbe teşebbüsünde bulunan grup bu yüce milletin bağrından çıkan Peygamber ocağı dediğimiz Silahlı Kuvvetlerimizi temsil etmiyordu. Askerlerimizi tatbikata gidiyoruz diyerek kışlasından çıkarmış birkaç rütbelinin oyunu idi. Allah’a şükürler olsun TSK görevinin başında ve Milletimizle birlik beraberlik içersindedir.

Bazı fevri hareketler olmuş emir kulu olan asker çocuklarımıza yanlış yapılmıştır. Şu unutulmamalıdır ki bu vatan evlatları silahlarını kullanmamışlar erken duruma hakim olmuşlardır. Zulme zulümle cevap vermek bizlere yakışmaz. Demokrasiye inanmış ve onun bekçiliğini yapmış olan Yüce milletim onları adalete teslim ederek Hukukun üstünlüğüne inanmıştır.

Değerli okurlarım âcizane fikrim bundan sonra kavgalara değil barışa el uzatalım. Bu her fikre evet diyeceğimiz anlamına gelmez. Elbette güzeli doğruyu bulmak için eleştirilerimiz olacak. İktidarda olan idarecilerimiz bu eleştirileri göz önünde bulunduracak ve oylarımızla bizleri temsil eden Milletvekillerimiz muhalefet görevlerini en iyi şekilde yerine getirecekler. Bizler artık kavga eden birbirine yumruk sallayan hep kendi fikrini doğru gören temsilci istemiyoruz. 

Uzlaşmak en doğruyu bulmak inancımız olan hem dinimizin emri olduğu gibi Demokrasinin de vazgeçilmez unsurudur. Millet olarak sokaklarda bir araya gelen bu yüce Millete kulak verelim.

Mevlana mesnevisinde şöyle diyor.

” İnsanın sınavlarını verdiği yer bu dünyadır. Bu dünyanın özgür iradeye teslim edilmesi Vekil isminin yansımasıdır. Allah devri yapan, insan ise Allah’ı vekil edinerek bu irade devrini emaneten(vekaleten) alandır.”

Allah yarattığı insanoğluna Dünyada ki vekilim diyerek en büyük rütbeyi vermiş inançlarımızı ve toplumsal yaşamamızı emretmiş doğrusunu bulmak ve uygulamayı bu dünyadaki imtihanımız olarak göstermiş rehber olarakta Peygamberlerini ve kitaplarını göndermiştir.

İslam dininin tarih boyunca en büyük bekçisi Türk Milleti olmuştur. Olmaya da devam edecektir.

Bu bekçiliği yapan bu millet şunu söylemektedir. 

“HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜRK MİLLETİNİNDİR” 

Bu inançsızlık değil aksine Allah emrini yerine getirme görevi verilen dünya üzerindeki vekilim dediği inancın eseridir. 

Demokrasi uğruna canlarından olan Şehitlerimizi minnetle anacağız. İnanıyoruz ki mekânları cennettir. 

BU VATAN HEPİMİZİN, GİDECEK BAŞKA YERİMİZ YOK..

Değerli okurlarım duygu ve düşüncelerimi olduğu gibi sizlerle paylaşmak istedim. Sürçü lisan ettimse affola.

İdris Anarat