Allah’ın değil, şehrin korunmaya ihtiyacı var!

Allah’ın değil, şehrin korunmaya ihtiyacı var!

Bugün, yerel haber sitelerine yansıyan bir açıklamayı dinledim. Açıklamanın içeriğine daha sonra değineceğim, ancak karşımdaki tablo oldukça dikkatimi çekti. Belediye Başkanından parti başkanlarına, sendika temsilcilerinden, kurum yetkililerine varıncaya kadar, Bafra’da makam sahibi kim varsa, devlet hastanesinin önündeydi. 

Konu neydi peki? Bir doktorun özel bir whatsapp grubunda dini değerlere hakaret ettiği iddiası! Toplumsal değerlere hakaretin TCK’daki karşılığı bellidir, bunun için savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerekir, ayrıca bu hakaret iddiası doktor statüsündeki bir kişinin eylemi olduğundan da hakkında disiplin soruşturması yapılması icap eder. Adli ve idari soruşturmalar neticesinde ne çıkar, bunu hukuk bilir, ancak şehrimizi ilgilendiren kısmını tartışmaya açmak faydalı olacaktır.

Bafra protokolü olarak, dini değerlere hakaret iddiasına karşı en üst seviyede tepki koyulan bu olayın yaşandığı Bafra’da, geçen hafta ulusal basına kadar çıkan bir çevre kirliliği hadisesi meydana geldi…

Bafra OSB’deki balık tesisinden, arıtılmadan kanalizasyon şebekesine bağlanan endüstriyel atık, Bafra ölçeğinde şehre kötü koku yaydı. İnsanlar sokaklarda adeta nefes alamaz hale geldiler. O kadar ki, cep telefonumdan bana ulaşan bazı hemşerilerimiz, konuyu gündeme getirmemi, şehirde dayanılmaz bir kokunun olduğunu söylediler.

Belediyelerin tabi olduğu mevzuat gereği bu tip işletmelerin çevre mühendisleri kontrolünde hizmet vermesi, işletme kurulumlarının yasal filtreleme sistemine uygun olması gerekir. Örneğin varsa bacalarının standartlara uygun olması icap eder, katı atıklarının ev tipi atıklardan farklı tasfiyesi gerekir. Belediyenin ilgili birimi bu kontrolleri, çevre şehircilik il müdürlüğünün ilçedeki yetkilisi ile koordineli bir şekilde yapması gerekir. İnsan sağlığı için son derece önemli olan bu konunun yetkililer tarafından ihmal edildiği açık, aksi takdirde kilometrelerce kare alana yayılan kokunun günlük bir hatadan doğmayacağı aşikâr, şehre yayılan kokunun sebebinin süreç içindeki eksik denetimler olduğunu anlayabiliyoruz.  

Bu çevre kirliliği hadisesinin yanı sıra şehrimizde her hafta istinasız ‘’torbacı’’ operasyonu yapılarak madde bağımlılarına yönelik kolluk faaliyeti yürütülüyor, bununla da kalmayıp özel narkotik timimiz var diye övünüyoruz.

Yine her hafta şehrimizde; öldürme, yaralama ve hırsızlık gibi adi suçların tereddütsüz işlendiğini, suça ilişkin mevzuların ise halk arasında artık sıradanlaştığını hepimiz biliyoruz.

İşsizlik, kadına şiddet, eğitim kalitesinin gerilemesi, büyükşehirlere göç ve daha birçok başlık üzerinde Bafra’mızın ön alınmaz sorunları varken, aylarca uğraşsanız bir araya getirme imkânınız olmayan makam sahipleri konu “Din” olunca bir araya gelmeyi başarıyor. 

Şimdi bu dindar başkanların dikkatini şehrin gerçek sorunlarına çekebilmek adına, İslamiyet zaviyesinden  birkaç soruyu sormak vazife oluyor; 

1-) ‘’Yarın kıyamet kopacağını bilsen, bugün ağaç dik ‘’ diyen İslam dini değil mi? Yaşadığınız şehir kitlesel olarak zehirlenme tehlikesi geçirirken, bir cümle dahi konuşmayan diyanet yetkilisi, iş şova döneceği zaman hemen kameralar karşısına geçip açıklamalar yapıyor. 

İnsanların kusacak noktaya geldiği bir olayın ardından, tek bir icraatı veya açıklaması olmayan Belediye Başkanı koşarak, ‘’Allah’a, Peygamber’e sövdüler‘’ diyerek soluğu hastane önünde alıyor. Eğer o atıklar su şebekesine karışsaydı da bu şehirde kitlesel zehirlenmeler olsaydı, o zaman acil servisin önünde bu millet seni domates yağmuruna tutardı. Senin görevin, Allah’a, peygambere sahip çıkmadan önce, halkına ve şehrine sahip çıkmaktır. 

Allah yüce kitabı Kuran’da şöyle buyuruyor;  “Hiç şüphe yok ki o Zikri / Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz.”(Hicr, 15/9). Allah’ın kelamının senin korumana ihtiyacı yok, ama İshaklı’daki, Çilhane’deki, Gençlik’teki bir çocuğun senin korumana ihtiyacı var!

2-) “Kim bir canı, başka bir cana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.” Maide-32. Her hafta cinayetin vurgunun olduğu bir ilçede, açık ayet ile cinayet, bozgunculuk lanetlenirken, sıradanlaşmış adi suçlara tepki koymayan ilçemiz makam sahipleri, din adına konuşmak olduğunda sırayı kimseye bırakmıyorlar. Eğer iş din işi ise Kuran’ın ayetlerinde nas olan, ama yaşadığımız şehirde aksi hali tatbik edilen onlarca konu dururken bir doktorun yaptığı edepsizlik üzerinden kütle olarak şov yapmak samimiyetsizliktir.

Yüce dinimiz İslam, “İşi ehline verin” derken bunu kastetmektedir, liyakat olmadan makam işgal ederseniz, elinizde tuz oraya buraya gidersiniz. 

Selametle…
Av. Afşin Hatipoğlu 
5 Kasım 2019

  • BafraHaber Yorum
  • Allah’ın değil, şehrin korunmaya ihtiyacı var! içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0