Parklar Ve Devlet Adamlarının İsimleri

Babaanne Necmiye Hanım o sabah erken kalkmıştı. Torunum Bedri Bafralı olduğunu unutmasın diye İstanbul’a özenle sarıp sarmalayarak gönderdiği ama her defasında gecikmeli giden nokulları, bu sefer fırından çıkar çıkmaz, en taze haliyle  küçük Bedri’nin tam önüne koymuştu.

Bedri, babaannesi ve dedesi ile uzun zaman sonra kahvaltı yapıyordu. Babaanne Necmiye Hanım memlekete özgü ne var ne yok çıkarmış, kahvaltı masasının üzerini tamamen doldurmuştu. Bir tek Bafra pidesi yoktu masada... Hele bir kahvaltısını yapsın, öğleden sonra ben kıymanın içini hazırlarım dedesi ile bir gider yaptırırlar diye geçirdi içinden.

Dedesi Rahmi Bey de Necmiye Hanım gibi erkenden kalkmış kahvaltı masası kurulur kurulmaz masanın baş tarafına oturmuş, bir an evvel kahvaltıyı yapıp, torunu ile beraber dışarı çıkacak olmanın heyecanı içerisindeydi.

Rahmi Bey  Bedri’yi götüreceği yerlerin planını o gelmeden çok önce yapmıştı. İlk önce Kolay tarafa gidecekler, Asar Kale’yi ve baraj göllerini görecekler, balık yiyecekler, ertesi gün Bafra Kuş Cennetini gezecekler, Bedri orada koruma altına alınan kuşları, mandaları, yılkı atlarını ve müzeyi görecekti. Dedesi günün planını aklından geçirirken Bedri dedesine “beni kahvaltıdan sonra parka götürür müsün dede” diye sordu.

Dedesi bir an durup aklına Bafra’daki parkları getirmeye çalıştı, sonra evlerine en yakın olan 27 Mayıs Parkı geldi ve “Tabii ki Bedri. Önce sen şu kömüş kaymağından biraz ye bakalım” diyerek elindeki kızarmış ekmeği Bedri’ye uzattı.

Kahvaltıdan sonra dedesinin elinden tutarak 27 Mayıs Parkının yolunu tuttular. Gördüğü park geldiği yerdekilere göre küçüktü. Üstelik adının da 27 Mayıs olması Bedri’nin garibine gitti. Dedesine “neden parkın adını 27 Mayıs koydular” diye sorduğunda, Rahmi Bey konuyu nasıl anlatacağını düşündü. Nereden başlamalıydı... 1960 askeri müdahalenin sebep ve sonuçlarını mı anlatacaktı bilemedi. Konuyu değiştirerek “beğendin mi, nasıl park” dedi bu sefer.

Bedri dedesine “Küçük” diye yanıt verdi.

Dedesi Bedri’yi daha büyük bir park olan Alparslan Türkeş Parkına götürmeye karar verdi. Parka vardıklarında park çok kalabalıktı ki bu durum salıncakta sıranın geç geleceği anlamına geliyordu. Bedri bu parka da  kalabalık olmasından dolayı çok ısınamadı . Bedri bu sefer de Alparslan Türkeş’in kim olduğunu sordu.

Dedesi nasıl anlatacağını bilemedi... Milli Birlik Komitesi’nden mi başlamalıydı, Dokuz Işık ve Ülkücülük fikrinden mi? Türkçülük Fikrinin önderlerinden mi demeliydi tam kestiremedi ve büyük bir devlet adamımız diyerek soruyu savuşturdu. Dedesi çok geçmeden Bedri’nin parkın çok kalabalık olmasından dolayı sıkıldığının farkına varınca bu sefer istikameti Adnan Menderes Parkına çevirdiler.

Türkeş Parkından Menderes parkına yürüyerek gitmek biraz zaman aldı ki, parka vardıklarında Bedri hemen bahçe duvarının üzerinden parkın içine doğru baktı. Ama içeride aradıklarını göremedi.

Bu sefer dedesi Rahmi Bey’e döndü ve “Dede, Adnan Menderes kim? Niye bizim gittiğimiz parklarda okulda bize öğretilen Nasrettin Hoca ve Keloğlan yok, televizyonda izlediğim çizgi film karakterleri yok” diye sorarak yüzünü astı.

Dedesi Rahmi Bey ne diyeceğini bilemedi.

“İlk gittiğimiz parkın adı olan 27 Mayıs 1960 günü Türkiye’de askeri darbe oldu ve bunun bildirisini ikinci gittiğimiz parka adı verilen devlet adamımız Alparslan Türkeş okudu ve yapılan yargılama sonucu işte bu şimdi geldiğimiz parka adı verilen Adnan Menderes idam edildi” diyecekti ki vazgeçti. Henüz daha çocuk olan Bedri’nin kafası iyice karışacaktı.

Bedri’nin tek istediği rahatça oynayabileceği içinde çizgi film ve masal kahramanlarının bulunduğu bir çocuk parkıydı.

Ama yoktu...

Rahmi Bey çaresiz, Bedri üzgün bir vaziyette çıktılar parktan.

Rahmi Bey, Necmiye Hanım kıymanın içini hazırlamıştır, fırına gidelim de torun Bafra pidesi yesin bari diyerek, adı ile müsemma SICAK FIRIN’ın yolunu tuttular.

Lüzum-İ

17 Kasım 2015

  • BafraHaber Yorum
  • Parklar Ve Devlet Adamlarının İsimleri içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0