`Önemsiz Şeyler`/`Küçük Şeyler` Var Mıdır`

Hayatımızda önemsiz diyebileceğimiz bir şey var mıdır` Yoksa bir şekilde karşılaştığımız her şeyin bir önemi ve değeri var mıdır` Yahut herhangi bir şeyi önemli kılan nedir` Bizim o şeye/şeylere yüklediğimiz anlam mıdır yoksa bizâtihi o şeylerin kendi özünden ve yapısından kaynaklanan bir takım vasıflar mı o şeyi önemli kılar`

 

Bazı şeyler vardır ki, önemi ve değeri kendinden menkuldür. Mesela altın, elmas ve zümrüt gibi madenler zarafeti, kolay işlenebilmesi ve dayanıklı olması gibi özellikleri nedeniyle önemli ve değerli görülmüştür. Yine sanat, ahlak ve edebiyat gibi şeyler hayatın gözelerinden damıtılarak geldiği, hayatı hayat yapan şeyler olduğu için bizatihi, özü itibariyle değerlidir, önem kazanmaktadır. Önemli olan küçük şeyler önce kendi bağlamı içinde, sonra da hayatın bütünü içinde bir önem ve değer kazanır. Bunları bilmez, görmez ve yeterince takdir edemezsek, hayatın inceliğini, estetiğini, derinliğini, renklerini, çok boyutlu yapısını, hikmet ve marifetini atlamış oluruz. Bu da hayatımızı ister istemez, tek düze, sıkıcı, sıradan ve basit bir düzleme çeker.

Ben kendi payıma hem kendi hayatımızda hem de içinde yaşadığımız evrende önemsiz ve anlamsız bir şey olduğunu düşünemiyorum. Burada belki davranış ve tutumlar, olgular ve hadiseler en az önemli olanlardan daha az önem arz edenlere dek bir önem sırasına konabilir. Bir şeyin “önemli”, “anlamlı” ve “değerli” oluşu, insan hayatında oynadığı role ve oraya kattığı değere bağlıdır. Bu bakımdan bir şeyin önemi konusunda evrensel kriterler olmakla birlikte kişisel ve özel tercihler ve beklentiler de kendi çapında bir ölçü olabilir.

Bazı şeyler de vardır ki, önemi ve değeri onlara biz atfederiz, yükleriz. Bu, daha çok pek fazla değeri olmayan bir madeni, altın suyuna batırarak ona değer kazandırmaya benzemektedir. Daha doğrusu, bazı şeyler hayatımızda işgal ettiği yere, ne ifade ettiğine ve bize ne kattığına bağlı olarak önem kazanmaktadır.

İçinde yaşadığımız evren, o denli ince, küçük ve hassas dengeler üzerinde durmaktadır ki, (ince ayar/hassas denge) eğer bu dengeler üzerinde çok küçük veya milim diyebileceğimiz bir oynama olsaydı, ne bu evren, ne biz ve diğer canlılar varolabilirdi, ne de varlığını sürdürebilirdi. Ne yazık ki, insanoğlu aşırı hırs, tüketim, israf, sanki kendinden başka bu evrende canlı yaşamıyormuş gibi davranmasının ve hiçbir etik prensibe uymadan yaşamasının, daha da önemlisi bu evrende küçük ve önemsiz şeylerin varolduğunu düşünmesinin bir sonucu olarak söz konusu dengelerde oynamalar ve bozulmalar meydana gelmiş, bu da bugün olduğu gibi gezegenimizi büyük bir felaketin eşine sürüklemiştir. Küçük olarak nitelediğimiz şeyler, zamanla bütün insanlığı çok ciddi bir krize sürükleyebilmekte, büyük şeylere ve büyük problemlere dönüşmektedir. “Taşı delen damlaların gücü değil, sürekliliğidir” şeklindeki atasözünü tersinden veya olumsuz olarak düşünürsek, burada anlatmaya çalıştığımız husus daha iyi anlaşılacaktır. Bu da gösteriyor ki, bu evrende tanık olduğumuz, bildiğimiz ve bilmediğimiz şeylerin hepsi gerekli, önemli ve değerlidir. Orada küçük, önemsiz, değersiz ve gereksiz olarak nitelenebilecek hiçbir şey yoktur. Aynı şeylerin bireysel ve toplumsal hayatta da geçerli ve gerekli olduğunu biliyoruz.

İnsanların (küçük olarak gördükleri) bazı şeyleri önemli ve önemsiz diye ayrıma tabi tutarak bir anlamsızlığa ve gereksizliğe mahkum etmeleri büyük bir hatadır. İşte asıl sorun “küçük” veya “önemsiz” diye nitelediğimiz şeylerde karşımıza çıkmakta ve bizi sandığımızdan daha büyük sorunlara maruz bırakabilmektedir. Genelde ciddiye almadığımız ve pek fazla önem vermediğimiz şeyler, hayatımızı altüst edebilecek ve bizi sarsabilecek kadar derinden etkileyebilmektedir. Mesela son yıllarda boşanma oranlarında çok hızlı bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Burada boşanmayı artırıcı pek çok unsur olmakla birlikte, en çok dikkatimizi çeken şeyin eşler arasında “çok küçük” diyebileceğimiz şeylerin ve onların zaman içinde büyütülmesinin yattığını görmekteyiz. Dikkat edecek olursanız, burada sadece kendimize ve karşımızdaki insana zarar vermiyoruz, çocuklara ve topluma da zarar veriyoruz.

Ünlü Fransız düşünürü Pascal’ın dediği gibi “önemsiz bir şey canımızı sıktığı gibi, önemsiz bir şeyden teselli de buluruz.” Eğer önemsiz şeyler varsa, -ki, bize göre yok- niçin önemsiz denen şeyler canımızı sıkabiliyor ya da hayatımızda bir dönüm noktası olabiliyor` Küçük bir kıvılcım büyük bir kenti, hatta dünyayı bile yakabilir. Küçük bir tebessüm, hayatımızda çok küçük bir ayrıntı gibi görünmesine rağmen bizi dünyanın en bahtiyar ve en mutlu insanı yapabilir. Küçücük bir kuş yolculuk yaptığımız uçağın motorlarına girerek uçağın düşmesine, onlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olabilir. Yine, atom gözle görülemeyecek kadar küçüktür, hatta o, bugün atom-altı parçalara da ayrılmış durumdadır. En küçük birimdir. Makro ve mikro alemde organik ve inorganik şeylerin tamamı, yıldızlar, gezegenler ve galaksiler, dağlar, taşlar, insan ve hayvanlar, kısaca her şey atomdan teşekkül etmiştir.Onu parçaladığınızda çok büyük bir enerji açığa çıkar, bu enerji insanlığı yok edebilecek büyük bir kitle imha silahına dönüşebildiği gibi insanlığın ihtiyacı olan gerekli enerjiyi de karşılayabilir. Bazı şeylerin telafisi olmaz, olamaz. Bu noktada geri dönüşü olmayan bir yola girmişiz demektir. Mesela henüz başlangıç aşamasında olan basit bir hastalığı önemsemez, gerekli tedaviyi yaptırmazsak, bu, ilerde telafisi mümkün olmayan bir sürece/hastalığa dönüşebilir.

 

Bir şeyin önemli ya da önemsiz oluşu, insanın yapısına, ilgisine, hayattan beklentilerine göre değişebilmektedir. Ama canımızı acıtan soruların cevapları, hayata ilişkin problemlerin  çözümleri belki de daha çok önemsiz veya küçük gibi görünen şeylerde saklıdır. Daha doğrusu, ana sokaklar çok önemlidir, ancak ara sokaklar da önemsiz değildir. Ara sokaklarda olup biten şeyleri herkes görebilir ve bilebilir, ancak ara sokaklardaki şeylere herkes dikkat etmez, onları herkes bilemeyebilir veya bilmek istemez, önemsemez. Hayatta “önemsiz” veya “küçük” şeyler yoktur, bunun yerine “çok önemli”, “önemli” ve “daha az önemli” şeyler vardır. Önemsiz veya küçük denen şeyler aslında hayatta tutunduğumuz halkalardan birisidir. Onlar bizim can simidimiz, hayat ipimizdir. Onlara tutunarak hayatta kaldığımızı ve yaşam savaşı verdiğimizi çoğu kez unutuveririz. Söz konusu şeyler, halkalar şeklinde ve sistematik bir biçimde birbirine bağlıdır. Bu yüzden, halkalardan sadece birisinin kopması veya zayıflaması bile diğer halkaların işlevsiz kalmasına ve olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Sonuçta, hayatta önemsiz ve gereksiz diye bir şey yoktur. İnsan hayatında şu veya bu biçimde bir yer işgal eden, ona mutluluk veren, hayatına hayat katan, onun varoluşunda ve varlığını sürdürmesinde az veya çok rol oynayan maddi ve manevi her şey önemlidir. Önemsenmeli ve ciddiye alınmalıdır. Çünkü hayat bir bütündür; bu bütünün her bir parçası, sağlık ve mutluluğumuzda hayati bir rol oynadığı gibi felakete sürüklenmemizde de etkili olmaktadır.

  • BafraHaber Yorum
  • `Önemsiz Şeyler`/`Küçük Şeyler` Var Mıdır` içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0