Yapılan bir istatistiğe göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en fazla mahkûma sahipmiş. Nüfusa oranlandığında 19. sıradaymış. Her gelen adalet bakanı büyük heyecanlarla başlıyor ancak `suç`un önü alınamıyor, tutuklu ve hükümlü sayısı aşağı çekilemiyor.

                Eğitim alanına baktığımızda da durum çok farklı değil. Dershanelerin kapatılacağı, ezberci eğitimden vazgeçileceği söyleniyor. Ancak ciddi bir kıpırdanış göremiyoruz.

                İyi niyetle yapılan gayretleri görmekle beraber, kesin sonuçlara ulaşılamaması düşündürüyor insanı. Sağlık alanında somut adımlar en büyük tesellimiz.

                Takip ettiğim kadarıyla, Türkiye`de iç hesaplaşmalar öylesine yoğun ki, yol alabilmek hiç kolay olmuyor.

                Gündeme baktığımızda, üç haftadır `imza gerçek mi`` tartışması yapılıyor. `Darbe yapanlar yargılanmalıymış!` Bu güne kadar sesini çıkarmayanlar bir anda darbe karşıtı olabiliyor. Bundan önce de, `Ergenekon` ile meşguldü tüm zihinler.

                Dünyanın her ülkesinde muhalefet var, eleştiri mekanizmaları var. Ancak nasıl oluyorsa problemlerini çözme adına yol kat edebiliyor ve bir sonraki sorunlara odaklanabiliyorlar.

                Atatürk`ün söylediği `muasır medeniyet seviyesini yakalayabilmek` için sahici gündemlere geçmeli ve iç hesaplaşmalardan kurtulmalıyız.