Toplumsal olarak; kural tanınamazlık, yağcılık, pervasızlık ve ihmalkârlık ya da vurdumduymazlık gibi davranış ve hareketleri olağanmış gibi kabullenip yaşamımızın bir parçası haline getirdik. Ne acıdır ki bu davranış ve hareketleri öyle abarttık ki sevgi saygı, samimiyet ve dürüstlük kavramlarını linç ettik. Atama ile göreve başlayan mülki idare amirlerimiz devleti temsil etme noktasında en üst makamdır. Ebetteki göreve başlarken, görevlerinden ayrılırken belli bir merasim düzenlenilir. Bu merasimlerde; —Yağcılık, —Yalakalık, —Dalkavukluk. Yarışı yapılmaz. Kaymakamımız Ayhan Boyacı beyin tayini nedeni ile düzenlenen davetlerde adeta yağcılık, yalakalık, dalkavukluk yarışına girilmiştir. Neymiş. —Görev süresince ilçemize her konuda katkısı olmuştur. —Olaylara ve kişilere yaklaşımı yapıcı olmuştur. —Başarılı hizmet süreci geçirmiştir. Hiç de öyle değil. Görev süresince maalesef görev alanı içerisine giren hiç bir sorunun çözüm noktasında katkısı olmamıştır. Olaylara ve kişilere karşı yaklaşımı yapıcı değil yıkıcı olmuştur. Başarılı hizmet süreci geçirememiştir. Kurumlar ve idarecileri ile uyumlu çalışamamıştır. İlçemiz için hayatı önem taşıyan fakülteleşme süresince su ürünleri fakültesi diye tutturarak bu konudaki çalışmalara hep sekte vurmuştur. Bir önceki kaymakamımız Bekir Dınkırcı beyin başlattığı Bodur elma, Bodur kiraz, Damla sulama gibi tarımsal alandaki çalışmalara ilgisiz kalmış köylünün ümitlerinin kırılmasına neden olmuştur. Sabitleşmiş yanlış düşünce ve fikirlerine alternatif olabileceğini hiçbir zaman kabullenememiştir. Bu nedenle hiçbir kurum ve birimle uyumlu çalışamamıştır. Görev süresince her kurum ve birimin başındaki yöneticiler bazen isyan edercesine kendisinden memnuniyetsizliklerini dile getirmişlerdir. Ha bütün bunların yanında; —Babacan, —Mütevazı, —İnsanları kırmayan, Tavırları ile de gündem oluşturmuştur. Fakat bu tavırları dağ gibi sorunları olan ilçemizin sorunlarının çözülmesi noktasında katkı sağlamamıştır. Enerjisi, sağlığı ve sabit fikirli olması maalesef ilçemize göreve başladığı günden görevi bıraktığı güne kadar geçen süre ilçemiz için ziyan olmuş, geri getirilemeyecek kaybedilmiş zamandır. Bu nedenle yeni göreve gelen kaymakamımızın ilçemizi çok iyi tahlil etmesi, doğru yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu kaybedilmiş zamanı kısa sürede dolduracak çalışmalar yapması gerekmektedir.
Her kurum, her meslek odası, her sivil toplum kuruluşu ve halk tamamen birbirinden kopartılmış adeta birbirine çelme takar, birbirinin aleyhinde çalışır hale gelmiştir. İlçemizin hak ettiği noktaya gelebilmesi için bu yapının değişmesi yok edilmesi gerekmektedir. Yeni kaymakamımız bu olumsuz tabloyu olumlu hale çevirmek için fırsattır. Her kurum, her meslek odası, her sivil toplum kuruluşu ve halk bu konuda kaymakamımızın etrafında birlik beraberlik çalışma arzusu içerisinde kenetlenmelidir. Gidene merasim. Gelene ey Rasim dalkavukluğu, yalamalığı yalakalığı içerisine girmemeliyiz. Sonuçta herkes görevinin karşılığında devletten maaşını almaktadır. Eskiden kralın biri patlıcanı çok severmiş. Patlıcandan her bahsettiğinde, soytarısı iç geçirir kralı tasdik edermiş. Kral; "Patlıcan dolma gerçekten mükemmel bir yemek" diye konuşsa, soytarı atılır "evet patlıcan dolmanın üzerine yemek tanımam" dermiş. Kral patlıcan musakkadan bahsetse "Ah vardı patlıcan musakka gibi bir yemek" diye söz başlarmış. Kral "üç öğün patlıcan kızartma olsa yerim" dediğinde, "bir ömür patlıcan kızartma yiyebilirim" dermiş. Gel zaman git zaman kral patlıcandan bıkmış nefret eder hale gelmiş. "Bu patlıcan yemeğini nasıl yerler bilmem. Böyle tiksindirici bir yemek daha olamaz" demiş. Soytarı, "Haklısınız kralım millette ne mide var. Aslında tüm patlıcan yemeklerini yasaklamamız lazım" demiş. Soytarının daha önceki söylediklerini bilen biri "Yahu! Daha dün sen değil miydin patlıcan yemeğini öve öve göklere çıkaran`" diye sorduğunda soytarı atılmış. Ben kralın soytarısıyım patlıcanın değil. Krallık devride bitti. Soytarılık da. Kralda, soytarıda, patlıcanda olmaya gerek yok. Saygılarımla İsmail Karahan
