Bursa yakınlarında, karlı dağlar ve bacalarından duman tüten üçer- beşer katlı evler karşıladı bizi.

Bursa, dağların arasında geniş düz bir alanda kurulmuş.

     Ülke sanayisinin kalbi burada atıyor. Samsun ile kıyaslandığında, yaklaşık beş misli nüfusa sahip. Halkına baktığınızda bariz bir şekilde göçmen şehri olduğunu söyleyebiliriz.              Her yöreden olmakla beraber, özellikle ülkenin doğu ve güneydoğusundan göç aldığı anlaşılıyor. Bunu, halkın kullandığı şiveden de anlayabiliyorsunuz. Ancak hiçbir etnik ayrımcılığa rastlamadım. Aksine halkın ortak değerlerde buluşabildiğini gözlemledim. Dini ve milli değerlerde ortak bir payda yakaladıklarını gördüm.. Bu anlamda, Bursa güzel bir örnek.

Bu şehirde terör gibi bir gündem de yok. 

     Bursa. tarihine de sahip çıkmış. İlçe isimlerine baktığınızda, Orhan Gazi, Osman Gazi, Yıldırım gibi Osmanlı padişahlarının isimlerine rastlayabiliyorsunuz. Uzun yıllar Osmanlı’ya başkentlik yapmış bir şehre yakışan da bu değil mi`

     Şehri gezdikçe; Osmanlı’yı, tarihi yapılarda da görebiliyorsunuz. Yine, Ulu Cami, Yıldırım Beyazıt Camisi gibi pek çok tarihi camiler süslüyor şehri.

     İlk gün, metro ile şehri gezme imkanı buldum. Hızlı göçün etkilerini, bu yolculuk sırasında fark ettim. Bazı bölgeler tam bir şantiyeyi andırıyor. Bazı bölgelerde de çarpık yapılaşmaya şahitlik ediyorsunuz. Aynı zamanda huzur ve saygı çerçevesinde hızla büyüdüğünü görüyorsunuz.

     Karlı dağların arasında cıvıl cıvıl bir şehir.

     Dağlarla kuşatılmış oluşu, dağlara yakın yaşamayanlar için zaman zaman kuşatılmışlık hissi verebilir. En azından alışana kadar.

     Tüm büyük şehirlerde olduğu gibi burada da trafikte oldukça vakit kaybediliyor.

     Kültürel yönden de oldukça zengin. Belediyeler kültürel faaliyetlere destek veriyor.

     Bursa halkı, ekonomik anlamda da belli standartları yakalamış. İş imkanları, pek çok bölgeye göre oldukça iyi.

     Kültür Park, Botanik Park gibi alanlar, şehrin nefes aldığı güzel mekânlar. Bir yandan çayınızı yudumlayıp diğer yandan sohbet edebiliyorsunuz. Botanik park, bana Samsun’un “Sevgi Gölü”nü hatırlattı. Yalnız, biraz daha yeşillendirilmek kaydıyla…