Anneler Evlatlarının Yerine Ölebilirler

Rahmine düştükten sonra, doğumla başlayan yolculuğumuzda, yeni dünyamızda ilk tanıştığımız kişidir annemiz. Yanağımıza kondurulan ilk öpücüktür onun öpücüğü. İlk onun kokusudur bizi sarıp sarmalayan, ilk onun gülüşüdür bize sevgiyle bakan gözlerle. İlk besinimizdir annemizin sütü. Gözlerimiz kapalı olduğu halde kokusuna yöneldiğimiz annelerimizdir, dudaklarımız ilk onun göğüs uçlarını bulur, büyük bir iştahla şapırdatarak ilk besinimizi alırız annemizden. Annemizin de gözleri takılır bizim küçücük parmaklarımıza ve daha sonrası huzur.

Annelerimizin annelik serüveni böyle başlar. Sevgi dolu yüreğiyle, özenli bakımıyla, dokunmaya kıyamayan elleriyle, ninnileriyle, türküleriyle, masallarıyla büyütür annelerimiz yavrularını. Ve yavrularıyla birlikte yükümlülükleri de artar annelerimizin, hatta biz doğmadan önce başlar yükümlülükleri. Gençlik yıllarını en değerli hazineleri için uykusuz tüketir annelerimiz ama bundan hiç şikâyet etmezler. Çünkü o başkadır, en dost, en sevgi dolu yürektir o. Mutlu ve kıvançlıdır, çünkü annemizdir o, çünkü doğururken beni de yeniden doğduranım dediği yavrusunu büyütüyordur o, çünkü bir can büyütüyordur.

İlk öğretmenimiz olmuştur annelerimiz. Dilimizi ilk ondan öğrenmişizdir, hayata uyum sağlayabilmek için ilk bilgileri, davranış biçimlerini, yalanın, insanları aldatmanın ve onlara zarar vermenin yanlışlığını bize ilk öğretendir annelerimiz.

Yeri gelmiş yakın dostumuz olmuş annemiz, yeri gelmiş dertlerimizin dinleyicisi, hırçınlığımızın tesellisi, akıl danışmanımız olmuş, yeri gelmiş şefkatine sığındığımız liman olmuş, yeri gelmiş en özel konuları paylaşmışız onunla. Hep tutunduğumuz dalımız olmuş, hep dinlemiş bizi. "Babana anlatmayacağım." diyecek kadar sırdaş, "Hep yanındayım yavrum." diyecek kadar vefalı olmuş annelerimiz. Şefkat ve merhametin en büyüğünü yaşatmışlardır kalplerinde onlar.

İşte bu yüzden adına hikâyeleri anlatılmayı, adına şiirler yazılmayı, adına şarkılar bestelenmeyi hak eden meleklerimizdir onlar.

Hani üç türlü sevgi vardır ya ; "eğer", "çünkü", "rağmen."Rağmen türü sevgidir annelerimizin bize olan sevgisi. Belki bugün hayatımızı sürdürebilmenin nedeni olan "rağmen" türü sevgiyle sever bizi annelerimiz. Ömür boyu sürer bu sevgi, hatta yerimize ölebilecek kadar sever bizi.

Joseph C Rosenbaum'un öyküsü bu sevginin çığlığıdır aslında. Bir annenin ruhunu serbest bırakmasıdır hayata. Çünkü aslında o annenin ruhu evladıdır. Ve o serbest bırakış evladının hayat tablosunda vurduğu son fırça darbesidir. Joseph ikinci kez varoluşunun öyküsünü şöyle dile getirmiştir:

"Birçok Yahudi ile birlikte toplama kampına götürüldüğümde tam 19 yaşındaydım. Sonra bir gün toplama kampına annem geliverdi ve beni serbest bırakmaları ve benim yerime kampta kendisinin kalması konusunda onları ikna etti. Annemin bana veda bakışını ve son sözlerini hiçbir zaman unutmam.

"Ben yeterince yaşadım. O kadar gençsin ki senin yaşaman gerek." dedi. Çocukların çoğu sadece bir kez dünyaya gelir oysa aynı anne beni iki kez dünyaya getirdi."

Evlatlarının sağlıklı, mutlu yaşıyor olması en büyük hediyedir evlatlardan annelere giden. Eğer yaşıyorsa anneniz, geç olmadan, onu sevdiğinizi söyleyin ona. Onun sizden istediği sadece sevgidir, kendisinin sizi sevdiği gibi sevgi. 

Anne sözcüğünün kulağınızdan hiç eksik olmaması dileğimle başta şu an hayatta olmayan anneciğimin olmak üzere annelerimizin gününü en sevgi dolu duygularımla kutluyorum.

Sevgi, saygı ve selamlarımla...

Kevser Topyıldız Küçük
12 Mayıs 2018

  • BafraHaber Yorum
  • Anneler Evlatlarının Yerine Ölebilirler içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0