Bayramlarımız en değerli hatıralarımız

Bayramlarimiz en degerli hatiralarimiz

Çocukluğumun en mutlu geçen bayram günlerini doyasıya yaşamış biri olarak şimdi tatlı bir hüzünle ve özlemle ananlardanım. Ne güzeldi eski bayramlar... Yazdıklarımda herkesin anlattığının benzeri var ama bana mutluluk verdiği için yazıya dökmek istedim pırıl pırıl kanatlı bir kelebek olduğum, sevinçle heyecanla kucakladığım o bayram günlerini.

Tadı tuzu kalmadı şimdilerde bayramların. Düşünüyorum da bayramlar mı değişti acaba, suçlu bayramlar mı? Yoksa yaş aldıkça dilimizde kaybolan tat alma zerrecikleri gibi ruhumuzdaki tat alma hissimizi mi, duyarlılığımızı mı kaybettik?

Eski bayramları özlerken, hatıralarımızı mı, ebediyete göç eden sevdiklerimizi mi özlüyoruz? Sevinçlerimizi mi özlüyoruz? Çocukluğumuzu mu özlüyoruz? O masum, fesatsız, herkesin ve her şeyin gerçek olduğu yıllar mı özlediğimiz? 

Ne kadar farklıydı o eski bayramlar ki zamanın içine yerleştirilmiş çiçek bahçeleriydi, uçsuz bucaksız bozkırların içinde kır çiçekleri gibiydi, mübarek günlerdi. Bir hafta öncesinden gönderirdim tebrik kartlarımı uzaktaki halama, amcama. Sevinçten, heyecandan duramazdık yerimizde bayram geldiğinde, heyecanımızın yoktu freni. Arife günü kurtlar, kuşlar bile oruç tutar diye çocuk halimizle biz de oruç tutardık. Mezarlıklara gider, artık anılarda yaşayan sevdiklerimizin mezarlarının üzerindeki otları temizler, çiçeklerine su verir, mezar taşlarını silerdik. Hummalı bir gün olurdu arife günleri. İkramlarımızın olmazsa olmazı nokulumuzu (Bugün artık Coğrafi işaret olan Bafra Nokulu) yapmayı hiç ihmal etmezdi anneciğim. Banyomuzu da arife günü yapardık. "Arife suyunda boyumuz bir arpa boyu kadar uzarmış." derdi büyüklerimiz. 

Arife gecesi bayramdan bayrama alınan ayakkabılarımız başucumuzda uyurduk. Ne kadar huzurla ve sevinçle kapatırdım gözlerimi, yarın uyanacağım bayram sabahını yaşayabilmek için. Bayramlık giysilerimizi sabah gözlerimi açar açmaz ilk görebileceğimiz yere asardık. Zor ederdik sabahı ve güneşin ilk ışıklarıyla fırlardık yatağımızdan.

Hep özeldi bayram sabahları benim için, hep heyecanla kalkardım. Babam sabah ezanı ile giderdi camiye. Bayramlaşmak için de babamın gelmesini beklerdik camiden. Top sesleriyle başlardı bayram. Başta annem olmak üzere kapıda sıraya dizilirdik babamın elini öpmek için. İlk onun bayramını kutlardık. "Allah tekrarına erdirsin." diyerek babam da öperdi bizi, bayram harçlığımızı da verirdi elimize. Sonra annemizi kucaklayıp onun elini öperdik. Kardeşler birbirimize sarılarak evdeki bayramlaşmayı bitirirdik. Sonra bayram sofrasına otururduk ailece. Yemekten sonra dedemlere giderdik, ardından amcalar, halalar... 

Çok uzun ve çok güzel günlerdi bayram günleri. Aynı gün annemin köyüne giderdik. Orada bir başka güzel geçerdi bayramlar. Bütün kuzenlerim dedemlerin evinde olurdu, birçok kalp atardı o bereketli köy evinde. Bir başka güzel olurdu ninemin yer sofraları. Etli yufkasına (Tirit) bayılırdım. Ninemin yaptığı sütlaçların ve köy ekmeklerinin tadı hâlâ damağımda. 

Mahalle kültürü vardı biz çocukken. Bayramın ikinci günü bütün mahalleyi dolaşırdık harçlık ve şeker toplamak için. Mahallemizde durumu iyi olan ailelere gittiğimizde mendil hediye ederlerdi bize içine paralar yerleştirilmiş olan. Topladığım şekerlerimi yemediğim, evimizdeki şekerliğimize koyduğum birkaç güne sıkışmış kocaman mutlulukmuş o günler. 

Bayramları bayram yapan, ona yüklenen sosyal anlammış. Bunu şimdi çok iyi anlıyorum. Küsler barışırdı o eski bayramlarda, hasretler son bulur, hüzünler biterdi. İnsanlar akrabaları ve ahbapları ile bayramlaşmak için evlerinde misafirlerini beklerlerdi. Evlere misafir gelir, sıcacık olurdu mutluluğun taştığı evler. Bir aile mefhumu vardı, büyüklerin elleri öpülürdü. Öyle büyükler bırakılıp tatile çıkılmazdı, bir saygı vardı. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna ulaşımın zorluğuyla gidilirdi anaya, babaya, akrabaya bayramlaşmaya. Şimdi ise telefonlarla, mesajlarla bayramlaşılıyor nice zamandır. 

Hele bu bayram ne anne ne baba ne akraba ne sevdiklerimiz ne de komşularımız... Bu bayram kapıların zilleri hiç çalmayacak. Sevdiklerimiz, komşularımız gelmeyecek. Şekerlikler boşalmayacak. Sarılamayacağız sevdiklerimize, dokunamayacağız... Tuşlarda yaşabilecek miyiz acaba bayramı?

Sevgi, saygı ve selamlarımla...

Kevser TOPYILDIZ KÜÇÜK

  • BafraHaber Yorum
  • Bayramlarımız en değerli hatıralarımız içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 13
User defaultYorum Id: 95325
29 Mayıs 2020
05:28
  • Yorum Id: 95325
  • 29 Mayıs 2020
  • 05:28

Evet her cümlesiyle doğru nerde o eski bayramlar, iyi ki bizler yaşamışız ve kendimi şanslı hissediyorum. yüreğine sağlık kevser ablacığım.

User defaultYorum Id: 95213
26 Mayıs 2020
08:51
  • Yorum Id: 95213
  • 26 Mayıs 2020
  • 08:51

Bayramlar bayramlar nerde o eski bayramlar bayrammı var evın icinde bayram cok sukur dısarı cıkamıyorsun bu bayram cok garip gecti hapıs gibi bir bayram insallah normale doneriz hayat cok degisti aglamaklı oluyorum cocuklarımı kucaklıyamıyor kardeslerime gidemiyor bayramlarını telefoda kutluyor rabbim boyle bir sey insallah göstermez sabır bunada sükrediyoruz selamlar istanbuldan bir dost bafralı kardesiniz esin

User defaultYorum Id: 95216
26 Mayıs 2020
11:54
  • Yorum Id: 95216
  • 26 Mayıs 2020
  • 11:54

Aynen kardeş yazdığını bende aynısını yaşamış olarak çok hüzünlendim bir tek eksık baba annem kına yakardı arıfe aksamı köpekler havla adan uyuyun yoksa kına tutmaz derdı bizde korkudan uyurduk gıysıler yanımızda ne mutlu günlerdi optum ağzına sağlık bayramını kutlar hasretle kucaklarım

Daha Fazla Yorum