AK Parti’nin iktidara geldiği ilk günlerde, akademisyenlerden sade vatandaşa kadar pek çok insan Türkiye’nin muhafazakârlaşma tehlikesiyle karşı kaşıya olduğunu dillendiriyordu.

Pek çok akademisyen başörtülü cumhurbaşkanı ve başbakan eşini kabullenemeyeceğini alenen söyleyebiliyordu.
Bugün bir sessizlik hüküm sürüyor bu konularda. Bir değişimden söz etmek mümkün ama nereye kadar bir değişim ve ne ölçüde samimi bilemiyorum. Galiba birbirini anlama gayreti arttı. Bu noktada samimiyetten söz edebiliriz.

Peki, korkulan oldu mu` Türkiye muhafazakârlaştı mı`

Yıllar sonra baktığımızda, görüntüde, şekilde muhafazakârlaşma var gibi. Şöyle desek, belki daha doğru olur; görünür yerlerde muhafazakârlar var gibi(!)

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu bir düşüncesini dillendirmiş. Bir gazetenin manşetiydi geçtiğimiz günlerde. Şöyle demiş Bardakoğlu: “Akşam yarım saat televizyonu kapatıp Kuran okuyun, bilmeyen kayıttan dinlesin.” Diyanet İşleri Başkanının sözlerinin yaptırım gücü olmadığını herkes biliyor. Ancak bir hayli tepki gösteren olmuş. Tabiî ki ifade edileni anlamaya çalışanlar da var.

Bence Bardakoğlunun sözleri, bir vicdanın sesi. Sorumluluk hisseden bir başkanın sesi. İhtiyacımız olan bir şeyi fısıldıyor kulaklara. Kendimizi dinlemeye ihtiyacımız olduğunu, hatırlatıyor.

Şimdi sorumuza döndüğümüzde;
Türkiye’nin muhafazakârlaştığını düşünmüyorum. Ama doğruyu, gerçeği arayanların sayısının arttığını düşünüyorum. Bununla beraber, diğer taraftan, ivme kaybetmeyen bir değer kaybının sürdüğünü söylemeliyim. Sessiz çoğunlukların sessizce izlediği, reytingleri yüksek dizi ve programlar ne demek istediğimi sanırım açıklıyordur