Vejetaryenizm ve İslâm

Müslüman halkların tarihinde, ruhsal gelişim basamaklarının ileri seviyelerinde kendilerine et yemeyi yasaklayan mistikler [mutasavvıflar] dışında, vejetaryenist beslenme örnekleri görememek, İslâm dininin etsel beslenmeyi teşvik ettiğini düşündürmektedir. Ne var ki, modern zamanlarda yapılan İslâm araştırmalarında, farklı düşünmemize neden olacak anlayışlara rastlamaktayız. Geleneğe bağlı müslümanlarca, vejetaryenist beslenme, İslam dininin modern dayatmalar karşısında özür dilemesi şeklinde görülerek, hafife alınsa da, özünde doğru bir yaklaşım gibi gözükmektedir. Merhametli, şefkatli, acıyan, bağışlayıcı, sevgi dolu, vb. pek çok isimlerle anılan Yüce Yaratıcı’nın hedeflediği insan modelinin tetikleyici ögesi olmaya diğerinden daha yatkın bir düşünüş tarzıdır.

Bir müslümanı et tüketimi konusunda rahatlatan etkenlerin başında, Kutsal Kuran’da bütün varlıkların insanın hizmetine sunulduğunun ifade edilmesi, hayvanların nimet olarak nitelendirilmesi, Kevser Suresinin bir ayetinin kurban kesilmesini emreder şekilde yorumlanması ve nihayet Hac İbadetinde bir ritüel olarak uygulanması betimlenen Kurban olgusu gelmektedir.

Tarihselci yaklaşım açısından bakıldığında, bir takım hayvanların tanrı için kesilmesi İslam’dan çok önceki dönemlere kadar uzanmaktadır. Diğer ritüellerde de olduğu gibi, kendinden önceki dinlerin bir uygulamasını geçerli kabul etmekte bir sakınca görmemiştir. Çünkü İslam kendisini önceki tek tanrılı dinlerin son versiyonu olarak sunmaktadır.

Pek çok insanın sandığının aksine İslam’da da değişkenler bulunmaktadır. Müslüman düşünürleri de bu tarz düşünmeye yönelten etken, amaç/araç ayrımıdır. Çoğu davranış kalıbı amaca hizmet etmediğinde değişebilmektedir. Değiştirilmeyenlerin de kazanımdan [sevap] yoksun olduğu kabul edilmiştir. Vicdani yumuşamaya hizmet etmeyen bir namazın boş bir davranış olduğunun vurgulandığı, böylesi bir namazı kılanların ise “Yazıklar olsun!” kınamasına maruz bırakıldığı Maun Suresinde olduğu gibi.

Kuran’da hayvan eti kullanımından bahsedilmesi, bireylere bir zorunluluk olarak dayatılmamaktadır. İlgili ayetler dikkatli okunduğunda, etsel beslenme dışında seçenekleri zaten bulunmayan yöre insanlarının yaptıkları bir eylemden, her şeyin yaratıcısına şükretme alışkanlığını kazandırıp, çok tanrılı inanç yapısını tek tanrılı şekle evirmek amaçlanmaktadır.

Kevser suresinde “kurban kesilmesinin emredildiği” tezi, son dönemlerde sure üzerinde yapılan yeni yorumlarda ifade edildiği gibi, tamamen yanlış olduğu ve surenin kurban ile bir ilgisinin bulunmadığı ortaya konulmuştur.

Hac ibadetinde kurban ise eski bir gelenek olarak devam ettirilmiş olup, ilgili ayetlerin bağlamından da anlaşılacağı üzere, amaç yoksul insanların besin ihtiyacının giderilip, toplumsal sorunlar karşısında çözüm üreterek, yaratıcının sevgisine layık eylemlerle ona yakın olmaktır. Kurban kelimesinin anlamı tam da budur: “Yaklaşmak, yakın olmak.”

Kuran’da, toplumsal sorunlardan soyutlanıp, aşırı mal-mülk yığmanın psikolojik rahatsızlık olarak tanımlandığı bilinmektedir. Günümüzde et üretiminin arkasında geçim, sağlık ve beslenme kaygısı değil, kapitalistçe büyüme hırsı olduğu ortadadır. Bütün sayılanlar modern zamanlar müslümanını Allah’a yaklaşma yöntemleri üzerinde düşündürmelidir. Merhametli Peygamber, günümüzde yaşasaydı yerde ve gökte bozulmaya neden olacak davranışlarla Allah’a yaklaşmayı dener miydi`

[email protected]

  • BafraHaber Yorum
  • Vejetaryenizm ve İslâm içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0