Hayrettin Karaman diyor ki: “mutlu olmayan insan şükredemez.” Namaz kılmak da bir şükür olduğuna göre namaza kalkması da kolay olmasa gerek. Bir ağrı merkezinde çalışınca, şükür edebilmenin sağlık ve mutlulukla ne ölçüde alakalı olduğunu gözlemleyebiliyorsunuz. Yaşı atmışlarda bir bayan Yalnızlık, ilgisizlik ve peşine eklenen ağrılar hastane kapısına getirmiş kendisini Çocuğum yok, diyor Seni kim getirdi, diyorum Bilmiyorum, benim kimsem yok, diyor Anlayacağınız gibi kesmiş ümidini hayattan Bu duygulara sahip insanları iyileştirebilmek hakikaten çok zor “Hayata geldik- gidiyoruz, hayatın elbette ki bir sonu var, bunu kabullenememenin zararı var faydası yok” diyorum Biraz sakinleştiğini hissediyorum. İnancı güçlü hastalar daha çabuk iyileşiyor, hatta kolay kolay hasta olmuyor. Atmış yaşlarında bir başka hasta Öylesine huzurlu ki, Kendim okumadım ama çocuklarımı okuttum, diyor. Elinde tespihi sürekli şükrediyor Pozitiflik yayıyor çevresine İnsanın içindeki inanç, aslında insanın en büyük gücü Onu ayakta tutan, hayata bağlayan, sağlıklı düşünmesini sağlayan güç, inancı Bu insanlar şükretmeyi başarabiliyor. Bir hikâye anlatılır: İlim sahibi bir zat ve talebesi, şehre doğru yola çıkar. Yol üzerinde yaşlı ve ağma bir adama rastlarlar. Adam, bir kenara oturmuş, almış eline tespihi sürekli şükrediyor. Talebe olan, yaşlı adamın yanına eğilip, “bu halinle bile şükredebilmen ilginç”der Yaşlı adam: “şu şehre baktığımda, sağlam ve güçlü insanların, stres ve huzursuzluk içinde kaybolduğunu gördükçe kendi halime daha çok şükrediyorum.” der. Şükredebilmek mutlu insanların, teslimiyet duygusu ile yaşayan insanların başarabildiği bir davranış. Ne yazık ki, bu güzel hasleti toplumumuz günden güne yitiriyor. Ve ağrılar, huzursuzluklar, yalnızlıklar artıyor. Şükrün bir anlamı da teşekkürdür. Yaratıcıya minnetimizi belirtmektir. Şükredebilmek, mutlu insanların hasleti Şükretmek, kadir- kıymet bilmek.