Mevlana ve Yunus`ları yaşatmalıyız

Son zamanlarda şiddet ve terör olayları kaygı verici boyutlara ulaştı. Mardin katliamı ile başlayan olaylar, Adana’da bir evde 8 kişinin öldürülmesiyle devam etti. En son 6 yaşındaki erkek çocuğunun annesinin gözü önünde öldürülmesi ile doruğa ulaştı.
            Bu şiddet görüntülerinin nedenlerini herkes kendince açıklamaya çalıştı. Ekonomik kriz veya töre’den kaynaklandığı üzerinde duruldu.
            Osmanlı Devleti zamanında mezarlıklar şehrin merkezi bölgelerinde yer alırmış. Orta çağ Avrupa’sında, çalışanlar kuru kafa koyarmış masalarının üzerine. Ölümü hatırlamakmış bunun nedeni. Şimdi ise olabildiğince unutturulmaya çalışılıyor ölüm. Hastalanmadan, bir yakınımızı kaybetmeden de hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Hatta ölümden bahsedeni karamsarlıkla suçluyoruz.
            Hesap vereceği, şuurunu bir kenarında bulundurmalı kişi. Elbette bu, hatırlatacak emarelerle mümkün. Hiç ölmeyecek gibi çalışmak ne kadar doğru`
            Bir insan birkaç milyon lira için sekiz kişiyi nasıl öldürebiliyor` Hiç ölmeyecek gibi hesap yapmak değil midir bunun adı`
            Modern düzen maddeleşmeyi övdü. Özgürlük adı altında, nefsinin istediğini yapmayı yüceltti. Sonra da Mevlana, Yunus Emre gibi düşünürlerden medet umdu. Veya yoga, meditasyon gibi uzak doğu felsefelerine yöneldi.
            Yine IQ yüceltildi yıllarca, sonra EQ da varmış denmeye başlandı. Manevi ve ahlaki değerleri ilk defa keşfedercesine sarıldılar bu tarz kaynaklara.
            Nedense aynı şeyi söylesek de, söylenenden ziyade kimin söylediğine önem verilince, sizin söyledikleriniz ütopik, diğerininki keşif olabiliyor!
            Bir de din derslerinin seçmeli olması, tartışması var. Yaşananlardan ders almazsak, daha neylesin Mevla.
            “Sabır, kanaat, hoşgörü…” gibi kavramlar insanı rahatlatan, sakinleştiren kavramlar. Adaleti kendisinin veremeyeceğini, kendisinin gücünün her şeye yetmeyeceğini hatırlatan kavramlar. Her şeye gücünün yeteceğini, sadece cahiller düşünür. İnsanlar hakkını aramalı, mücadeleci olmalı. Bunu sabırla yapmalı. Bazen yıllarca bekleyebileceğine hazırlamalı kendisini.
            Böylesine büyük öfke patlamalarını güncel sorunlarla açıklamak yeterli değil bence. Töre, ekonomik kriz, cahillik her zaman yaşanmıştır. Bu ülke nice depremler, nice savaşlar atlattı. İnsanımızın genetiği değişmemeli. Yabancılaştırılmamalı kendi doğasına.
            Son yıllara kadar batı ülkelerinde duyardık böylesi şiddet olaylarını. Ders almadığımız takdirde, doğru çözümler üretemediğimiz taktirde bu gidişe nasıl “dur” diyeceğiz` İnsanların vicdanlarına hitap edilmeli. Her vicdana bir polis dikemezsiniz ama vicdanları, sağduyuları, hisleri geliştirebilirsiniz. Günümüzün Mevlanaları ve Yunuslarını yaşatarak bunu yapabilirsiniz.

  • BafraHaber Yorum
  • Mevlana ve Yunus`ları yaşatmalıyız içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0