KAPADOKYA GEZİSİ

           Hafta sonu Çarşamba Atatürk ilköğretim okulu öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ile Kapadokya`ya geziye gittik. Gece 23.00`da yola çıktık. Sabah 07.30`da Kapadokya`ya vardık. Sabahın güneşi ve yüksek peri bacaları karşıladı bizi. İlk görüşte, gizemli ve sessiz bölge izlenimi veriyor. Yöreyi gezdikçe, asırlar öncesinde yaşamış insanların seslerini duyar gibi oluyorsunuz. Sabah güneşi ve Peri bacaları manzarası eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk durağımız olan Kaymaklı Yeraltı Şehri`ne doğru yola çıktık. Toprağın farklı bir rengi var burada. Çok açık kahverengi ve yumuşak bir toprak. Binlerce yıl önce volkan patlamaları sonrası oluşmuş doğa harikası bir yer burası. Kapadokya`nın anlamı, güzel atlar diyarı,  demekmiş. Yol boyunca bu güzel atları görebiliyorsunuz. Persler, zamanında bu ülkeye Katpatuka ismini vermişler. Zaman içerisinde Kapadokya adını almış.

             İlk günkü gezimize rehber eşliğinde başladık. Kaymaklı Yer altı Şehri yaklaşık dört kat yer altına iniyor. Dar koridorlardan, odalara ve alt katlara iniyorsunuz. Günümüzün sosyal koşuları düşünüldüğünde, yerin üç-dört kat altında, penceresiz ve ışıksız bu ortamlarda insanların yaşadığını düşünebilmek kolay anlaşılabilir bir şey değil. Yapılan havalandırma boşlukları sayesinde en alt kata kadar oksijen girişi sağlanabilmiş. Buna rağmen alt katlarda nefes almakta zorluk çekebiliyorsunuz.

             Sonraki durağımız Ihlara Vadisi idi. Bu vadi, 14 km uzunluğunda ve yer yer 100`150 m yüksekliğinde. Aynı zamanda, bir kanyon burası. Vadinin içinden Melen Çayı geçiyor. İki tarafı kayalıklarla kaplı bu kanyona merdivenlerle iniyorsunuz. Vadinin içine girdiğinizde, yeni bir yaşam alanı karşılıyor sizi. Yeşillik, ağaçlar ve nehir bir bütün halinde, dinlenme imkânı veriyor konuklarına. Adeta dünyadan tecrit edilmiş bir mekân. Yoğun şekilde gelen ziyaretçilerin sesleri dağıtıyor bu sessizliği. Buradaki Yılanlı Kilisesi`ni de ziyaret ettikten sonra onca merdiveni tekrar çıkmak hiç kolay olmuyor. Otobüse vardığımızda her birimiz nefes nefese idik. Öğle yemeğimizi yemek için yakındaki bir lokantaya gittik. 100 Kişilik kuyruğun içinde yemek sırasının size gelmesini beklemek de farklı bir deneyimdi. Öyle bir atmosfer ki, istemeseniz de sosyal oluyorsunuz! Başka türlü vakit geçmiyor!..                                                                                         

            Göreme yöresi de peri bacaları yönünden oldukça zengin bir yer. Şehir, peri bacaları arasına gizlenmiş. Merkeze gelene kadar fark edemiyorsunuz Göreme`ye girdiğinizi. Zaten ismi de buradan geliyor. Akşam olduğunda Türk Gecesi programına katılıyoruz. Ağırlıklı olarak, yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir program. Program semazenlerin gösterisiyle başlıyor. Değişik yörelerden halk oyunları ile devam ediyor. Türk kültürünün tanıtıldığı bu gecede Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği eserlerinin seslendirilmeyişi ise bir eksiklikti, diye düşünüyorum. Ertesi gün Avanos Çömlek Atölyesi`ni gezdik. Çamura nasıl şekil verildiğini görme imkanımız oldu. Osmanlı ve Selçuklu desenleri ile süslenmiş çömlekler gördük. Satın alma fırsatımız da oldu. Hanımlar tarafından en çok ilgi gören çömlekler, güveçler oldu. Benim tercihim Osmanlı ve Selçuklu eserleriydi. Onyx Taş Atölyesini de gezdik. Mermere benzeyen bu taşlardan öylesine güzel el sanatları ortaya çıkarmışlar ki, izlerken büyük keyif aldım. Ardından Hacı Bektaş-ı Veli Türbesini ziyaret ettik ve Samsun`a dönüş yolumuza koyulduk.

            Güzel bir geziydi. Değerli öğretmenlerimiz ve Tur şirketimizin Müdürü sayesinde eğlenceli ve güvenli vakit geçirme imkanı bulduk. 

  • BafraHaber Yorum
  • KAPADOKYA GEZİSİ içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0