İstanbul`un fethin `de Bafra`nın nal izleri

Geçen hafta Facebook`ta Sayın Mustafa Usta`nın Bafra Nostaljisi köşesinde 1936 tarihli Altınyaprak Dergisinde yayınlanan Bafra`da yapılan At yarışları ile ilgili bir ilan paylaşımını gördüm. Bu konu bir anda dikkatimi çekti ve bunun üzerine bu konu ile ilgili babamla (Nazım Şahin Urfalı yani nam-ı diğer Avcı Nazım veya Zabitin Nazım) sohbet etmeye başladım ve onun bu konu hakkında neler bildiğini sordum... 
Babam şöyle bir 10-15 sn düşündükten sonra bana o döneme ait bildiklerini ve büyüklerinden duyduklarını anlatmaya başladı... 
Şimdi onun anlatımlarından ve benim kalemimden okuyacağınız bu yazı; Bafra`nın çok eski, hem de çok, çok eski tarihlerine ışık tutacak bir yazı oldu... 
Atçılık ve At yetiştiriciliği Bafra tarihinde çok eskilere dayanan bir olaymış... Bafra`da Atçılık ve At yetiştiriciliğinin Fatih Sultan Mehmet Han`ın, İstanbul`un Fethi`nden önceye kadar uzandığını söyleyen babam, bunu dayılarından ve babasından işittiğini onlarında bunu babalarından ve dedelerinden duyduğunu söyledi... 
Bafra`da hayvancılığın çok eski bir iş olduğunu anlatan babam, dedesi Çizmeli Salim Efendi`nin ve Bafranın eski bazı ailelerinin 1850-1930 yılları arasında At yetiştiricileri ve hayvan tüccarlığı yaptığını söyledi... 
Hacı Ömer Efendi ( Hacıömeroğullarının dedeler) ve oğlu İsmail Ağa`nın, yine babamın annesinin dedesinin kardeşi olan Çizmeli Şevket Efendi (Ankaradaki Avukat Şevket Çizmeli`nin dedesi), Gelemara`dan Tirloğlu Mehmet Efendi (Sami Tirelinin babası yani Seniha Tireli`nin kayınpederi), Habil Efendi (Habil Demircan`ın annesinin dedesi), Osman Bey`den Arnavut Zekeriya, Engiz`den Bayatoğlu Dursun (Hacer Keçelinin dedesi) o dönemlerde bilinen en meşhur at yetiştiricileri ve hayvan tüccarları olduğunu belirtti. 
Şimdi size babamın anlatımlarını yapıyorlarmış, ediyorlarmış, dedi, anlattı tarzında yazarak cümle düşüklüğü oluşturmak ve sizi okurken sıkmak istemiyorum... Bunun için direk onun anlatımını yazıyorum... 
AVCI NAZIM: Bafra`da çok eski yıllarda 300-400 tane Atı olan ağalar vardı. Bu ağaların, efendilerin küçük baş hayvanlarının yanında Bafra`nın yerli ırkı olan Beyaz Rahvan Atları vardı... Bafra eskiden ziraat memleketi değildi... Bu ağalar hayvan ticareti yapar, civardaki il ve ilçelerle, İç Anadolu`ya küçükbaş hayvan yanı sıra atlar da satarlardı. At o yıllarda hem taşımacılıkta kullanılır, hem binek hayvanı olarak kullanılır, hem de tarla sürümünde ve ordu da kullanılırdı. 
Bu atlardan çoğu Bafra`nın kendi Orman ve meralarında yetiştirilen orjinal yerli ırk Beyaz Rahvan Atlarıydı. Annemin dedesi Çizmeli Salim Efendi ve kardeşi Şevket Efendinin bu Beyaz Rahvan Atlarından başka, Sivas Uzun Yayladan getirdiği aygır atları da varmış. Bu atların da ticaretini yapmışlar... Bafra`nın Beyaz Rahvan Atlarıyla bu atları çiftleştirmişler. Çünkü Sivas Uzun yaylanın atları hem ayaklı hem de kemikliymiş. Aynı Merzifon Eşeği gibi... Bu Atlara AlKuruş atlar denirmiş. Fakat bunlar yumurta sarısı renkli atlarmış. Alkuruş demek Kureyş`in Al`ı anlamındaymış. Bunlar Arap Atı olup Kureyş`ten Sivas`a gelmiş ve orada yetiştirilerek satılırmış. 
Bugün yok kadar az kalan Bafra ormanları ve meraları Osmanlının en önemli At yaylım yerlerinden biriymiş. Hatta İstanbul`un Fethinden önce Akşemseddin vasıtasıyla Bafra`dan Fatih Sultan Mehmet Han`a ve ordusuna yerli ırk Beyaz Rahvan At gittiğini dedelerimiz küçükken bize anlatırlardı. Bunun yazılı bir kaydı, belgesi yok ama bu yüzyıllardır kulaktan kulağa söylenerek gelmiş bir rivayet, efsanedir. Şimdi siz yeni nesiller bunu bilmezsiniz. Çünkü anlatan yok, eski adamlar yok, bunu Bafra`da bilen 3-4 kişiden birisi de benimdir... 
Fatih Sultan Mehmet Han`ın İstanbul`a girerken üstüne bindiği at, anlatılan bu rivayete göre Bafra ovasında yetişen Beyaz Rahvan At’tır. Bu sebepten dolayı bu yerli ırk Beyaz Rahvan Atlara "Padişah Atı" da denir. 
Akşemseddin Fatih Sultan Mehmet Han`ın hocası ve Baş Danışmanıydı. Öğretmenlerimiz bize çocukken Akşemsettin için İstanbul`un manevi Fatihi` de derdi. Akşemseddin Samsun Kavak`ta büyümüş, müderrislik yapmış daha sonra hocası Hacı Bayram Veli`nin tavsiyesi, Padişah 2. Murat`ın emriyle Fatih Sultan Mehmet Han`a hoca olmuştur. Yani Bafra`yı ve Bafra`nın yerli ırk Beyaz Rahvan Atlarını bilen bir kişiymiş. Beyaz Rahvan Atların soylarının yetiştiği yerlerden bir tanesi de Bafra`dır. 
Bu At yetiştiriciliği Bafra ovasında 1950`lere kadar devam etmiş. Demokrat Parti döneminde Toprak Tevzii Komisyonları kurulup, hazine arazileri köylülere dağıtılmaya başlayınca bu sefer tarım gelişmeye hayvancılık, özelliklede At yetiştiriciliği gerilemeye, yaylımcılık azalmaya başladı. Traktörün ve Otomobilin ithalatı ve Türkiye`ye girmesiyle de at artık yavaş yavaş taşımacılıkta, binek olarak kullanılmada ve çiftçilikte kullanılmamaya başlandı. 
1965`lerden sonrada yavaş yavaş kaybolmaya yüz tuttu. 1950`den sonra tarıma ve ziraate önem veren Demokrat Parti hükümeti toprak reformları yapmaya başlayınca Çorak, Dil, Gelemara, Ayvadağı, Sazdağı, Badıd bölgelerindeki ormanlık arazileri köylüye dağıttı. 
Buralarda çok büyük ormanlar vardı. Köylü de tarım arazisi açmak için bu ormanları kesti. Badıd ormanları benim çocukluk yıllarında 1953-57 arası duruyordu. İkindiden sonra hava kararınca bu ormanda kaybolurdun. Badıd ormanları dediğim yer nere biliyor musun? Şimdiki Sarıköy`ün girişinden, Adil Ağanın oradan başlar Doğanca`ya kadar devam ederdi. Devlet orayı göçmenlere verdi. Şimdi orada orman falan kalmadı. Her yer tarım arazisi. Ormanlık alanın büyüklüğünü düşün yani... 
AHMET FARUK URFALI: Baba bu atlardan Bafra`da şehir içinde kimlerde vardı ya da varmıydı? 
AVCI NAZIM: En son Bafra`da çarşı içinde bu Beyaz Rahvan Atlardan Tarım Kredi Kooperatifinde çalışan Gümüşhaneli Ertan Yazıcıoğlu`nda vardı... (Şekerbank`ta çalışan Ercüment Yazıcıoğlu ile abisi Ali Yazıcıoğlu`nun babası) Ertan Bey eskiden şu anki PTT`nin yanında otururdu. Çelebilerin apartmanı yapılmadan önce orada Çelebilerin eski evleri vardı, Ertan Bey orada kiracıydı. PTT`nin olduğu yerde Ertan Bey`in atını koyduğu küçük ahırı vardı. O bahçenin yanında zaten köşeye kadar Kibaroğlu`nun yazlık Sinema bahçesiydi. Atına orada bakardı. Gazipaşa`da da Romenlerde vardı, Faytonculukta kullanırlardı... 
AHMET FARUK URFALI: Peki baba bu Altınyaprak dergisinde yayınlanan ilandaki At yarışları ne? Bafra`da At yarışları mı yapılırdı? 
AVCI NAZIM: Çoook eski yıllarda yani 1900`lü yıllardan önce At yarışları yapılır mıydı, yapılmaz mıydı bilmiyorum... Dayılarımdan yapılırdı diye bir şey duymadım ama mutlaka yapılıyordur sanırım. Ben 1942 doğumluyum. Ben 7-8 yaşımdayken yani 1950`ler de Bafra`da geleneksel olarak her bahar ayında At yarışları yapılırdı. Bu 1960 yılına ihtilale kadar devam etti. Ben doğmadan önce de yapılırmış. Mustafa Bey`in yayınladığı 1936 tarihli Altınyaprak dergisi ilanı da o yıllarda yapıldığını gösteriyor zaten. Ama bildiğim şu, ikinci Dünya savaşı sırasında Alman Harbinde bu yarışlar yapılmamış. Savaş başladığı için ve fakirlik baş gösterdiğinden yapmamışlar... Babam öyle demişti...1950 Demokrat Parti iktidarından sonra Partilere gelir getirmesi amacıyla yeniden başlamış... 
AHMET FARUK URFALI: Baba bu yarışlar nerede yapılıyordu? 
AVCI NAZIM: Koşu Köyü bu yarışların eskiden yapıldığı yermiş. Adı zaten onun için Koşu Köyü... Bafra Lisesi`nin ve şimdiki Stadın olduğu yer eskiden çayırdı. Benim çocukluğumda orada yapılırdı, gider seyrederdik. Partiler veya Kaymakamlık düzenlerdi. Bu yarışlarda atlara, at sahipleri kendisi binmez, jokeyleri vardı onlar binerdi. Çok az at sahibi kendi binerdi. 1000 metre uzunluğunda yuvarlak bir alan çizilir, kireçlenirdi. Bayrak indirilir yarış başlardı. Bayrak indirilen yerin yanında kenarda tahtadan korkuluk vardı. İnsanlar o korkulukların arkasından seyrederdi. Ayrıca Kolay`a giderken İmam Pınarında büyük at yarışı yeri vardı. Şimdiki Organize sanayinin kurulu olduğu yerin civarıydı. Kaygusuz Köyünde at yarışları yapılan büyük mera vardı. Girne, Doğanca tarafta yarışlar yapılmazdı, onlar yarış olduğu zaman Koşu Köyüne gelirlerdi... 
Çarşamba`dan, Gerze`den, Sinop`tan, Samsun`dan, Askeriye`en atlar gelir onlar yarıştırılırdı. Benim üvey dayım Terzi İbrahim`in (Mehmet Kemal Ünsal`ın babası) YILDIZ isimli atı vardı. Mardarlı Haspolat`ın atı vardı. Habil Demircan`ın dedesinin KULA isimli atı vardı. Sarıköy`den Kolağasıların (Burhan-Hasan Şenkol`un dedesinin) atı vardı. Ahmet Dayımın (Ahmet Çizmeli yani Şevket Çizmeli`nin babası) atı vardı. Alaçamlı Nail Ağa`nın (Eski Alaçam Belediye Başkanı Şadi Uyar`ın dedesi) atı vardı. Kelikler`den Çerkez Melah`ın atı vardı. Enver Tokalak`ın (İsmail Tokalak`ın babası) atı vardı. Sünnetçi Talat`ın atı vardı. Gazipaşa`dan Sağır Şerif`in atı vardı... Enver Tokalak, Sünnetçi Talat ve Sağır Şerif`in atları şecereli, profesyonel atlardı. Bunların atları Ankara ve İstanbul`da da yarışırdı. Bafra`da tanınan eski jokeylerden Zekeriya vardı. Zekeriya Tepeköy`de Kocakarı`nın atını koşardı. Yine bilinen usta jokeylerden Nalbant Hasan Yırtıcı (Geçen yıl vefat eden Seçkin Yırtıcının babasının amcası) vardı. 
Bu yarışlarda para ödülleri verilirdi, arta kalan parada partiye yardım olarak kalırdı. Bu yarışları genellikle Demokrat Parti düzenlerdi. Samsun`da da yarışlar yapılırdı. Samsun`da sanayinin olduğu yer yani eski Otobüs Terminalinin olduğu yer ve yolun karşısı büyük meydandı. Tayyareler o meydana konardı. Mayıs ayında Samsun At yarışları başlar, 1 ay sürerdi. Hafta sonları yarışlar yapılırdı. O yarışlar Düz Koşudan başka Engelli Koşu da olurdu. Bafra`da ki yarışlarda engelli koşu olmazdı. Samsun`daki yarışlara Ankara, İstanbul`dan şecereli atlar çok gelirdi. At sahipleri ve jokeyler atları kamyonlarla getirirlerdi. Orada Romanların evleri vardı. Evlerin yanında da ahırları bulunurdu. At sahipleri o evleri ve ahırları kiralarlar, jokeyler orada 1 ay kalır, atları o ahırlarda muhafaza ederlerdi. 
Samsun`da en meşhur Atçı Kerim Ağaydı. Kerim Ağa dediğim Kamuran Çörtük`ün dedesi... Samsundaki bu yarışları TJK düzenlerdi. Türkiye Jokey Kulübünden özel yarış eyerleri gelirdi. Bu eyerlere “İspanyol Eyer denirdi. Kaltağı tahtadandı, hafifti... 
Bir de Amerikan eyerler vardı ama bu Amerikan eyerlerin kaltağı demirdendi yani ağırdı... Onun için yarışlarda pek Amerikan eyer kullanmazlardı. Mahmuz kullanmak yasaktı... 
AHMET FARUK URFALI: Baba anlattığın bu güzel anılar ve verdiğin bilgiler için Bafralılar adına teşekkür ediyorum... 
NOT: Babamın bu anlattıklarından sonra aklıma takılan, İstanbul`un Fethi için Fatih Sultan Mehmet Han`a ve ordusuna giden yerli ırk Beyaz Rahvan Atlar Efsanesi oldu... Gerçi babam “Bununla ilgili belge, doküman yok... Bu rivayet, halk hikâyesi, dedelerimiz tarafından kulaktan kulağa yüzyıllarca gelen bir anlatım” demiş olsa da ben araştırma yapma gereği duydum... 
Bu konu ile ilgili olarak Türkiye Rahvan Atları Federasyonu Başkanı Şerif Ünal`ı aradım... Şerif Bey`le yaklaşık yarım saate yakın telefonda sohbet ettim ve babamın anlattığı bu efsaneyi Şerif Bey`e anlattım... 
Şerif Bey ``Farukcuğum Nazım Abinin anlattığı yanlış denemez fakat yüzdeyüz doğru da denemez... Evet, bu Rahvan Atları Anadolunun çeşitli yerlerinde yüzyıllardır var. Ben son yıllara kadar Bafra ovasında çok az miktarda olduğunu da biliyorum. Zaten bu atlardan elimizde çok az kaldı. Bu atlar uzun yola gitmeye müsait atlar, binicisini yormazlar. Bu atlara binip Türkiye`nin bir ucundan diğerine gidebilirsin. Bu atlar yarış atı değil, binek atıdır... 
Fatih Sultan Mehmet`in İstanbul`un Fethinde sırtına bindiği bu Beyaz At babanın dediği gibi Beyaz Rahvan Atı`dır... Fatih Sultan Mehmet döneminde sefere çıkmadan önce Osmanlının At ihtiyacının büyük bir bölümünü sağlayan Konya Karaman Beyliğinden, Bulgaristan taraftan ve Anadolu`nun çeşitli yerlerinden Fatih Sultan Mehmet`in ordusuna at sevkiyatı yapıldığı, Ordunun at ihtiyacının Karaman Beyliği tarafından karşılandığı tarih kitapları yazıyor... Babanın da anlattığı gibi Akşemseddin vasıtasıyla Bafra ovasından da Fatih`in ordusuna yerli ırk Beyaz Rahvan At getirtilmiş olabilir ama bizim elimizde Bafradan da getirildiğine dair böyle bir belge yok  dedi...

  • BafraHaber Yorum
  • İstanbul`un fethin `de Bafra`nın nal izleri içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0