Ne Birleşmiş Milletler kararları..
Ne dünyanın tepkisi..
ne Gazze ablukası ..
ne öldürülen dokuz can..
ne öldürülen yüzlerce Filistin`li..
ne tazminat, ne özür..
ne de 1967 sınırlarına dönüş..
`inceden dalga mı geçiyorlar` dünyayla`
`sanki bir misyon yüklenmişçesine` sadece kendisinin inandığı taraftan ilerliyor
sanki beslenme kanalı `allerji toplamak`..
`sanki çatmasa hayat damarları kopacak`..
Ortadoğu`nun çıbanı olmaktan ne yoruluyor ne de bıkıyor
Mavi Marmara gemisindeki dokuz vatandaşın vebalini kim taşıyacak`
Filistin`de can veren yüzlerce insanın vebalini kim taşıyacak`
Filistin`lilerin yarım yüzyıldan beri yaşadığı zulmün vebalini kim taşıyacak`
İsrail Türkiye`yi kaybeder mi`
Bugüne kadar kaybetmedi, bugünden sonra niye kaybetsin ki`
*******************
BİR ARABA HİKAYESİ
son günlerde araba piyasasındaki daralmadan söz ediliyor
üzüldüğümü söyleyemeyeceğim
`trafikteki sıkşıklık` alınan tedbirlere rağmen hızla artarken, hergün piyasaya yeni arabanın çıkışını sadece ekonomik çarkın devamıyla açıklamak bana anlamlı gelmiyor
Arabalar deyince, Almanya`da gezdiğim eski arabaların olduğu bir müze geldi aklıma..
ama kaporta,dış cepe pırıl pırıldı
zamana dayansın diye kullandıkları kimyasal madde işe yaramış
belki binlerce kilometre yapmışlar ama
sıfır kilometre deseniz, bilmeyen inanabilir
bir nostalji harikası olmayı başarmışlar..
***************
Şu sıralar `Yıkık kentli kadınlar` isimli bir kitap okuyorum
dili çok sade..
ancak hikayeler kotarıyor kitabı
anafikir şöyle:` Çok mütevazi gözükmeye çalışma. Gerçeğinden uzaklaştığını farkettiğinde kibrin doruklarını yakaladığını göremezsin`
`Kendini ciddiye almamak maharet değil`
`insan insanın aynasıdır`
Bundan sonra `Bosnalı kadınların hikayeleri`ni okumayı düşünüyorum.