Son zamanlarda herkesin dilinde hoşgörü
Farklılıklara saygı, düşüncesi sık sık dillendiriliyor
Tembihlenircesine, sık sık duyar olduk
Ancak, hoşgörülü olalım, şiddete karşı duralım, derken ileri mi gittik, tepkisizleştik mi`
“Ben buyum” diyene saygı gösterip, fikrimizi dahi ifade etmez bir hale mi geliyoruz`
Peki, evrensel doğruları bile savunmayacak mıyız` Veya evrensel olarak yanlış kabul edilenlere karşı bir duruş sarf edemeyecek miyiz`
Biraz pasifleşiyoruz, diye endişelendiğimi söylemeliyim
Zaman zaman, büyük düşünür Mevlana’nın hoşgörü ve sevgi anlayışına vurgu yapılıyor
Bu vurguyu ben de yaptım ve yapıyorum
Ancak, Mevlana’nın tepki gösterdiği şeyler de olmalı
Sanki bir şeyler eksik anlatılıyor bize…
Bence, tepkinin üslubunu yakaladıktan sonra, yanlış bir davranış değil. Şiddete, provokasyona fırsat verilmedikten sonra tepki göstermek yanlış değil.
Muhalif düşünceler olmalı ki, insanlar yaptıkları üzerine düşünebilsin. Kendisine çeki-düzen verme ihtiyacı hissetsin.
Hz. Ömer, “iktidarım süresince yanlış bir uygulamam olursa, beni kılıcınızla düzeltin” diyor.
Velhasıl, hoşgörünün fazlasının zarar olduğu kanısındayım
Fazlasıyla yumuşak insanların artması, ahlak anlayışını zedeleyebilir. Son zamanlarda ekranlarda; ihmal edilmiş, yanlışlıklarla büyütülmüş, yanlış eğilimli insanlara karşı da tepkisiz duruşlar sergileniyor. Bu insanlar, nasıl yetişiyor, nasıl böylesine sorunlu yetişiyor` Bugüne kadar psikiyatrik hastalık olarak kabul edilen rahatsızlıklar, neden hoşgörü adı altında doğallaştırılmaya çalışılıyor`
Vurun abalıya demiyorum elbette ki.
Sadece hoşgörünün bu kadarı biraz fazla geliyor bana. Hoşgörü, başıboşluğa ve toplumsal değerlerin erozyonuna sebep olmamalı.