Hayatın Anlamı

       Bugün yaşlılık ile ilgili fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Yaşımız ilerledi, yolun yarısındayız, falan diye başlamayacağım elbette. Sadece hastalarımdan birinden bahsetmek istiyorum.

       Seksen yaşlarında tonton bir dede. Nice tecrübeler, nice kırgınlıklar, nice öfkeler saklı benliğinde kim bilir. İnsanoğlunun bu dünyadaki son hali gibi.

      İlk geldiği günü hatırlıyorum. Yorgun ve öfkeliydi. Bir yanda hastalık, diğer yanda yaşlılık. Anlayabiliyordum. Ancak, öfkesinin boyutlarını hesap edememiştim. Beklemeye tahammülü yoktu.

      “Sen benim makinemi doktora nasıl verirsin`” deyiverdi, bir anda. Öylesine yüksek bir tonla bağırıyordu ki, neye uğradığımı şaşırmıştım. Bazen, insanoğlunu tanıdığınızı, anlayabildiğinizi sanırken ne kadar yanılmış olduğunuzu fark edebiliyorsunuz.

       Servisteki diğer hastalar da neler olduğunu anlayamamıştı. Ama, amcayı durdurabilmek mümkün değildi.

       Yeni bir öfke dalgasına maruz kalmamak için arkadaşımdan rica ettim, kendisiyle ilgilenmesi için.

       Olayın üzerinden iki gün geçmişti. Kapıda karşılaştık amcayla.

       Ömrümün en duygusal günlerinden birini yaşayacağımı nereden bilebilirdim ki.

       Yürümek de zorlanıyordu.

       “hoş geldiniz” dedim, usulca

       Kırgın değildim, sadece artık uğraşmak istemiyordum.

       Niyetim, gülümseyip geçmekti yanından.

       Ama elimi tuttu ve kısık bir ses tonuyla, ömrümce unutmayacağım bir anı yaşattı bana.

      “üzgünüm kızım, öyle bir gün yaşansın istemezdim.”

      Yaşanmasını istemediği bir gün…

      Bu cümleyi seksen yaşındaki bir insandan duymak oldukça etkilemişti beni.

      Yemekhaneye çıkarken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

      İyi ki yeniden işe başlamışım. Hayatın birebir içinde olmak, insanlarla düzeyli ilişkiler kuruyor olmak mutlu ediyor insanı.

      İşte hayatın anlamı bu. Gerisi masal.

  • BafraHaber Yorum
  • Hayatın Anlamı içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0