Yıl 1974 yaşım daha 7 ilkokula yeni başlayacağım. O yıllarda yaz aylarında Bafra’dan gidip Samsun Karayolu üzerinde Çadır kurma dönemleri yeni başlamıştı ve Öğretmenler Kampı denilen yerde de ilk çadırı kuran 13-14 aileden bir tanesi de benim ailemdi. Gerçi Öğretmenler Kampından başka çadır kurulan yerde o yıllarda Kızılay Kampından başka yoktu. Daha yazlık yapma dönemleri başlamamış, Uslu Kent, Billur Kent, vs. gibi yazlık alanları İncesu’da daha oluşmamıştı. 1977 yılından sonra yazlık yapma ve site kurma dönemi başlamış, kooperatifleşme furyasına Öğretmenler Kampı önayak olmuştu. Öğretmenler Kampının oraya Polis Okulunun yapılacağı o yıllarda daha yeni yeni konuşuluyordu.
1974 yılında ilk Çadırı kurduğumuzda kimler yoktu ki !.. Kuyumcu Bedri Özmen, Gazeteci Ural Güzeloğu, Kaymakam Katibi Necmi Özen, Esnaf Osman Kutlu, Hasan Köroğlu, Avukat Günaydın Korur, Nükrettin Baykut, Mehmet Çembeloğlu, Tapucu Bayar Anar, Avcı Nazım Urfalı, Şevket Çakıcı, Çakır Ec. Kalfası Ahmet abi ve eşi Nehir abla hatırlayabildiklerim... Bu yazımı okuyanlar belki yorum kısmına biz de vardık yazacaklar…
Bu yazıyı aslında geçen yıllarda yazmayı düşünüyordum ama bir türlü fırsat bulup yazamadım. Hatta Selahattin Köroğlu ve Ahmet Özmen abimle bile bu konu hakkında görüşmüştüm. Kısmet bugüneymiş ve bugüne vesile olmasının da nedeni çocukluğumun güzel abisi Halis Korur Abimin vefatı oldu. Halis Abi o yıllarda 14-15 yaşlarındaydı. Aslında o yıllarda Öğretmenler Kampının gençlerinin yaş ortalaması da buydu. Kimi Ortaokula gidiyor kimi daha yeni liseye başlamış Bafra’mın pırıl pırıl gençleriydi. Ahmet Özmen, Mehmet Özmen, Şakire Özmen, Halis Korur, Ahmet Korur, Ahmet Baykut, Hakan Baykut, Fatih Baykut, İsmail Gündoğdu, Selahattin ve Sebahattin Köroğlu, Tamer Kutlu ve Ablaları, Salih Özen ve Haldun Özen, Kemal Güzeloğlu ve ablası Melike abla, Şevket Çakıcının kızları, ben, kardeşim Fatih ve hatırlayamadığım daha en az 10 genç ve çocuk yaşta kişiler…
Akşama kadar kumsalda futbol maçları, akşamüstleri gece ateş yakmak için çevreden ağaç ve dal parçaları toplamalar, Çadır önlerinde gölgede okey ve kağıt oyunları, Şevket Amcanın serpme ile denizden kefal tutması ve onu izlememiz, civardaki tarlalardan Mısır toplanıp akşam yakılacak Kamp ateşinin başında Közde mısır partileri ve Halis abim !… Halis abim diyorum çünkü Halis abi müzik hayatında olduğu gibi o kamp hayatımızın da biz gençlerin ve çocukların Maestrosuydu. Akşamları ateş başında onun Keman ve Gitarı ile eğlenir onu dinlerdik. Onsuz Kamp Ateşi olmazdı. Ahmet Baykut abim de saz çalardı. Ahmet Korur da onlara eşlik ederdi. Günaydın amcam çocuklarını sanat ile büyütmüş sanatsever ve Atatürkçü bir insandı.
Bizim Çadır Kuyumcu Bedri Özmen amcamın çadırı ile Nükrettin Baykut’un Çadırının arasındaydı. Çadır araları 5’er metre falandı hatta bazen iki çadır arasından iplerden dolayı geçemezdik. Kimse Çadırında kahvaltı yapamazdı. Çünkü sabah ilk çayı kim demlediyse ya da erken kalkıp kahvaltıyı kim hazırladıysa herkes oradaydı… Paranın, pulun, kıskançlığın, hasetin olmadığı günlerdi. Herkes birbirinin dostu, arkadaşıydı. Bafra’da işyeri olan büyüklerimiz sabahtan işine gider akşamları eli dolu dönerdi. Kampta 2 tane araba vardı. Sabah saat 08.30’da o arabalarla Bafra’ya gidilir, akşam da yine saat 19.00 gibi işyerini kapatan büyüklerimiz o arabalarla Kampa geri dönerdi.
Tamer Kutlu ile çocukluk arkadaşlığımız ta o yıllara dayanıyor. Kısa da olsa size bu anıları yazmak istedim. Bu vesile ile yazımda isimleri geçen tüm vefat etmiş büyüklerimize ve Halis abime Allahtan rahmet diliyorum. Öğretmenler Kampı bir dönemin efsanesiydi. Daha sonraki yıllarda bu Çadır kurmalara ve ev yapmalara çok değerli insanlarda katıldı…
Ahmet Faruk Urfalı
31 Ağustos 2020, Bodrum
Faruk kardesım cok guzel yazı yazmıssın.benı o gunletre goturdun ben rahmetlı salım ustanın ogluyum.metın genccakırla babam o yıllar ortaktılar.bızım cadırımızda rahmetlı halıs abılerın evlerının onundeydı. o yıllar cok guzeldı. ramazanda toplu halde ıftarlar yaparrdık gecelerı atesın basında abı ve ablalarımız dans yarısmaları duzenlerdıler
Sevgili faruk; çok güzel bir yazı olmuş.o günlerin güzelliklerini ,dostluğu,komşuluğu,karşılıklı sevgi ve saygıyı çok güzel ve duygu yüklü anlatmışşsın. beni de 45 sene önceye götürdün. eline, emeğine, kalemine sağlık.bu yazıya vesile olan halis korur kardeşimizede allahtan rahmet diliyorum.mekanı cennet olsun inşallah. selahattin köroğlu
Kimse çadırında kahvaltı yapamazdı. çünkü sabah ilk çayı kim demlediyse ya da erken kalkıp kahvaltıyı kim hazırladıysa herkes oradaydı… paranın, pulun, kıskançlığın, hasetin olmadığı günlerdi. herkes birbirinin dostu, arkadaşıydı. bafra’da işyeri olan büyüklerimiz sabahtan işine gider akşamları eli dolu dönerdi. gerçekten millet olarak özlüyoruz o günleri o eski samimiyetleri ne olduda biz insanlara bu kadar vicdansız vurdumduymaz birbirine tahammülü olmayan insanlar haline geldik aslında insanlığın formülünü çok güzel yazmış yazar bir kaç cümle ile ..............