Kimine göre Hareketin Devlet Ağabeyi, kimine göre Genel Başkan, Bilge Lider. O olmaz ise  Amerika partimizin içine sızar, nifak tohumları ekilir, parti yokuşa sürüklenir,  Teşkilat kontrolden çıkar,  ne yaparız ne ederiz(!)
Herkes düşünüyor; O olmaz ise parti ne durumda olur acaba`
6 Temmuz 1997, O Geldiğin de çok heyecanlanmıştık. Başbuğ’ dan sonra ki ilk Lider, nasıl heyecanlanmayalım ki.  Hemen başlamıştı çalışmalara; yeni bir yol haritası, yeni bir imaj, yeni bir vizyon yaratmak için. Yarattı da memnun olmuştuk,  bizler kadar bizim dışımızdaki insanlarda memnun olmuştu.  Bahçeli ile  beraber Mhp mensuplarının  çizgisi de biraz değişmişti, Liderin çizdiği yol haritasını takip ettik uzun bir süre. Daha fazla sosyalleşen bir Mhp vardı. Ön yargıları yıkıyorduk,  artık  yeni bir stratejimiz vardı. Karşı siyasi görüşlü insanlara daha sempatik görünmeye başlamıştık. Bununla birlikte de Türk halkı 1999 Genel Seçimlerinde Başbuğ Alparslan Türkeş’ e olan vefasını ve  minnetini göstermişti, Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’ nin partisi oluyordu…
Sevmiştik seni Sayın Bahçeli…
Yukarıdaki soruyu da cevaplıyorum;
Hiçbir şey olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi 43 yıllık bir çınardır!
 Ben temizlik vakti geldiğini düşünenlerdenim.
Aklım almıyor!
Bahçeli ve çalışma – dava arkadaşlarının, ekibinin bir kısım kaset dalgalarında sonra istifa etti, parti içi biraz temizlendi velakin kendisi istifa etmedi.  Sayın Bahçeli sana sorarım;  bu herifler istifa etti Parti içinde temizlik oldu diyelim, Milliyetçi Hareketin Tarihinden bu kara lekeyi nasıl temizleyeceksin`  Biz Ülkücüler, toplum içersin de günlerce utanç içersin de yaşadık! Siz “Ülkücüler”, siz” Mhp’liler ”  dediler, kasetlerden bahsettiler söyleyecek bir şey bulamadık, başımızı öne eğdik. Bize kabus gibi yaşatılan günlerin hesabını kim verecek`
  Sorumluluğu üstüne almalıydı, doğru olan da buydu. Anlam veremediğim bir Lider’in çevresinde hiç mi doğru insan olmaz` Kendisi seçti bu adamları, en üst kademelerde kendisi görev verdi. Bu terbiyesiz adamların ne işi var Milliyetçi Hareket Partisi’nde` Bu adamlar terbiyesiz ise Sayın Bahçeli siz ne oluyorsunuz`
O kasetler olmasaydı eğer barajı geçemeyecek miydik` Baraj sayesinde mi bu kadar oy aldık` Sayın Bahçeli kafasında bu soruların cevabını bulduğuna inanıyorum.
Parti içerisinde demokratik bir ortam sağlama zorunluluğumuz var. Farklı sesleri  de dinlemeliyiz. Sadece siyaset düşünenlerin,  ülküye ideolojiye  dönme vakti gelmiştir. Bazı şeyler hatırlanmalı, hatırlatılmalıdır. Ülkücü  kadroların artık görevi devralmasını  gerektiğini düşünüyorum. Milliyetçi Hareket’in artık  gerçek sahiplerine, emekçilerine teslim edilme vakti gelmiştir.
Her zaman söylüyorum dost meclislerin de;  yanlış politikalar izliyoruz. Seçim stratejilerimizi, propagandalarımızı değiştirmemiz lazım. Biz İktidarı söylediklerimizi her seferinde yerin dibine soktuğumuzu zannettik, biz ağır eleştirileri sürdürdükçe Onlar yükseldi.  Türk halkı ne istiyor onlara hiç sorduk mu` Nasıl bir lider istiyor`  Nasıl hitap etmeli` Neler söylemeli, vaad etmeli` Yetersiz ve yanlış muhalefetin sonucunda ortaya büyüyerek devam eden 3. Seçim Akp rekorları çıktı.  Sosyal medyadaki itici  paylaşımlarımızdan da vazgeçsek artık…
Her yazımda da okuyucunun  güleceği, sempatik bir şeyler yazmaya da gayret ederim. Yurdumuzun doğusunda halk arasında çok popüler, sıkça kullanılan bir cümle vardır kamerayı gören hemen “Dövlet bize bahmiy” der.  Bizimkisi de o hesap…
Başbakan’ın yaptığı tüm açıklamalarına - çıkışlarına,  muhalefetteki partimiz cevaben yazılı metinlerle cevap veriliyor. Ana haber bültenlerinde kayan yazıları okuyoruz sürekli. Devlet Bahçeli sürekli yazılı metinlerle basın açıklamalarıyla cevap veriyor.  12 Haziran Genel Seçimleri sonucunda Tüm Liderler televizyon ekranlarındayken, bizim Liderimiz yardımcılarını ekran önüne attı. Halka çocuk gibi küsüp Genel Merkez de odalara kapanılıyor. Bir çık da meydan Yiğit görsün!
   Sayın Bahçeli’ nin sağlık problemleri olduğunu da düşünüyorum, dikkat edin canlı izleyenler daha iyi bilir,  özellikle kurultaylarda yapılan uzun konuşmalardan sonra koltuk altlarına korumaları girer ve yürümesine yardımcı olurlar. Umarım kendisi rahmetli Bülent Ecevit’ i örnek almıyordur. Sağlık problemi olmasa da yaşlandığını düşünmüyor mu acaba. 
Farklı adaylar, farklı gruplar yaklaşımı kesinlikle Bahçeli’ ye seçim kazandırır.  Önümüz Kongre sürecinde aday olacakların da tek bir çatı altında toplanma zorunluluğu vardır. Demokratik bir seçim süreci yaşamayalı yıllar oldu desek yeridir, 9. Kongrenin havasını soluyanlar bilir, Bahçeli lehine slogan atan bir delegasyonumuz var, ne mutlu bize (!) Tüm adaylara başarılar dilemek  yerine  Bahçeli’ nin karşısına çıkacak tek bir adaya başarılar dilemek daha mantıklı olur.
Ahde Vefa;
İlk defa bir yazım da üstü kapalı  kişisel mevzulardan bahsediyorum ve alınması gerekenler olacaktır, olmalıdır da. Hiçbir kimse ile siyasi bağım yoktur. Bizim camia da kim kırılsa, kim üzülse, kızgın olsa  hemen bir başlık atılır “ahde vefa” bana da biraz komik gelir. Aynı başlıktan attım bende.  O kadar vefasız var ki, vefadan bahsedenler vefasız bir kere, trajikomik. Yıkılsak da, kırılsak da, üzülsek de hep üç hilalin gölgesinde olacağız!  Bizler duygusal insanlarız, yol arkadaşlarımıza  her daim inanırız, güveniriz,  saygı da kusur etmeyiz, sonuna kadar destek oluruz, gecemizi  gündüzümüzü veririz. Velhasıl aynı zamanda çok riyakar da bir hareketiz. Yazılacak o kadar çok şey var ki, neyi unuturum acaba diye korkuyorum, ama bir  yandan da şunu biliyorum ki kendime  olan saygım  ve karakterim gereği  bir çok şeyi de  unutmak zorundayım, unuttum da! Söylememem  gerekenler zannedersem şöyle; Bizim ideolojimizde, dava arkadaşımız bizim her şeyden önce ailemizdir, kardeşimizdir, abimizdir, amcamızdır, annemiz, kız kardeşimizdir…  Beni  bilen bilir evim Bafra’ da aydınlık bir caddenin üzerindedir, ama çoğu zaman Bafra’nın  o karanlık caddelerin de, arka sokaklarında da  yürüdük, korkmadık!  Şimdi İstanbuldayız ama kalbimiz de , adımız da hala oralarda. Kimsenin yüzüne karşı söyleyemeyeceğim bir kelimeyi arkasından söylemem! Bizim için önemli olan  tek bir şey vardı;  O  şehir de  dimdik yürümek. Dimdik yürüdüklerini zannedenlere de,  kendini adam zannedenlere de  selam olsun!
Saygılar.