İkbal davası mı` Koltuk davası mı`

         Değerli okurlar, malumunuz önümüzde bir referandum süreci vardır ve bu süreçte iktidar baskısıyla Ülkemize tekrardan bir 12 Eylül  süreci yaşatılmak istenmektedir.

  Bu Anayasa  12 Eylül Anayasası olmaktan çıkmıştır. 12 Eylül Anayasası tam 17 kez değiştirilmiştir ve bu değişikliğin 9 tanesi AKP iktidarında olmuştur.  Son girişimle beraber artık 10. değişiklik için sandığa gitmekteyiz.

 Neden "HAYIR" demeliyiz` 
           
   Bunun için yüzlerce sebep sayabiliriz aslında, ben bazılarını sizler için sıralıyorum;

     -Demokraside Anayasa önemlidir, anayasalar toplumsal mutabakatla yapılır. Anayasayı tek bir partinin oluşturmasına izin vermemek için yani demokratik bir Türkiye için HAYIR.

      -Bu Anayasanın içersinde İşçiye, memura ve emekliye  insanca  yaşama hakkı verilmediği için HAYIR.

            -İşçinin memurun ve emeklinin Sendikal haklarının elinden alındığı için HAYIR.

          -Anayasa mahkemesi atamalarında  17 üyenin 10 tanesini iktidar partisinin atamasının önüne geçmek , Bağımsız ve özgür Yargı için HAYIR.
             
            -Kendi seçilmişlerini oluşturup,yüce divandan kaçmak için yargıyı tekeline alanlara karşı HAYIR

            -CFR,Bilderberg tarafından hazırlanan,milletimin çıkarlarına karşı olan anayasaya HAYIR

            -Kürt açılımının anayasal zeminini oluşturmak isteyenlere karşı HAYIR
           
            -PKK evet dediği için HAYIR

            -Terörist başı evet dediği için HAYIR

            -BDP evet dediği için HAYIR

            -Ülkemin bölünmeye sürüklenmemesi için HAYIR

            -Askeri darbelere karşı olduğumuz kadar, sivil darbelere de karşı olduğumuz için HAYIR

            -Türk Milleti’nin kaderini ABD’li, AB’li bürokratların iki dudağı arasına sıkıştırdıkları için HAYIR
    
          Devlet kimdir` Hükümet kimdir`


          Başbakan referandum sürecinde her fırsatta,  bu ülke için canlarını feda etmiş Ülkücü şehitlerin isimlerini ağzına almasını hazmedemiyorum. 12 Eylül 1980` de  Kasımpaşa`da amatör futbol oynayan, 12 Eylül` ü  bir nebzede olsun yaşamayan bir Başbakandan bahsediyoruz.

        Hatırlarsınız Milliyetçi Hareketi, PKK ile aynı çizgide olduğunu her yerde deklare eden ve hemen ardından PKK ve BDP  ile pazarlık yapıp, onlarla aynı çizgide olan bir Başbakandan bahsediyoruz. Yaşanan pazarlığın hemen  ardından, PKK terör örgütünün bir aylığına “eylemsizlik  kararı” almasını göz ardı edemeyiz. PKK’ nın bir aylık eylemsizlik kararı, yapılan pazarlığın kanıtıdır.

         Şuna da açıklık getirmek istiyorum, Başbakan sorulan soru üzerine Cani Apo ile görüşme olayına  açıklık getirmiştir. Başbakan açıklamasında; "Abdullah Öcalan`la ben görüşmedim devlet görüştü".Görüştüğü iddia edilen MİT kime bağlıdır` Sayın Başbakan size sorarım. Devlet kimdir` Hükümet kimdir`  İktidar kimdir `

           AKP+BDP= PKK MI`

      Bu formül, referandum sürecinde her şeyi göze alan ve denize düştüklerini yeni fark eden AKP yöneticilerinin, yılana sarılma gayretinin en kısa izahıdır. "Evet" oyu kullanacak sözde Ülkücüler de bu formül içinde yerini almıştır. Fazla söze hacet yoktur...

      Ak Parti referandum sürecinde samimi değildir. Neden samimi değildir`

     Şu açık görünüyor, AKP’ nin iki gündemi vardır: Birincisi gerçek gündemi, ikincisi halka göstermek istediği gündemi. Gerçek gündeminde yargı üzerinde hâkimiyet kurmak vardır. Halka gösterdiği gündem ise, 12 Eylül ile hesaplaşmaktır.Sayın Başbakan, Meclis’te 12 Eylül kurbanları için sahte gözyaşı dökmüş ama aynı gün PKK’nın saldırısıyla 7 askerimizin şehit düşmesini görmezden gelmiş, o konuya değinmemiştir. Oysa teröre karşı siyaset üretmesi gereken, bizzat kendisi  olduğunun farkında değildir. Farkında değil çünkü amacı, iktidardan gitmemek için yargıyı ele geçirmektir. Bunun için her türlü yola başvurmaktan, duygu ve  inanç sömürüsü yapmaktan da çekinmemiştir.

          Hemen ardından Fetullah Gülen  yaptığı açıklamada  "İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak `evet` oyu kullandırmak lazım." açıklamasının ardından referandum sürecinde siyasi ahlakın iyice yerlere serildiğini görmekteyiz. Sandıktan “evet” oylarını  çıkartmak için her yolun mubah olduğunu görmemek  kör olmak demektir.Ülkemizde,  çirkin ve bel altı siyaset olmamalıdır. Bari insanları mezarlarında rahat bırakın...

          Yaşanan referandum süreci devam ederken Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli  yaptığı açıklamada; “Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin yarattığı korku diktatörlüğünde, devletin tüm imkânları kullanılarak topluma yaşatılan baskı, zulüm ve kandırmalar da tepkisiz kalmayacaktır. Bu bakımdan 12 Eylül referandumu bir toplumsal patlamanın tezahürü olabilir.” dedi.
 
             İkbal davası mıdır yoksa koltuk davası mıdır `

           Hatırlatırım; “Düşmanı ülkücü olanın davası, Türklüğünün ikbal davası değil, kendinin koltuk davasıdır.”

           Bafra` da herkes çok iyi bilir ki kimler koltuk Ülkücüsüdür ve O koltuk Ülkücüleri  Hangi koltuklarda oturmaktadır`

        Bir insanın fikren değişmesine karşı değilim, insan yaşadıkça değişir. Bir de devir değiştikçe  menfaat için değişenler var ki...

       Bazı siyasilerimiz zora kaldığında maalesef para aldıkları yerlerden emir almaya başlarlar ve  bu her zaman böyle olmuştur.


 Maskeli balo bitti...

          Sayın Ahmet Aydın` ın,  ekonomik durumu İlçemizde tartışma konusudur. Kendi şirketinin ürettiği ürünlerin, referandum sürecinden önce, ulusal çapta market ve mağazalarda satışa sunulması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ ün uçağı ile Kongo Cumhuriyetine gitmesi kafalarda bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. Sayın Aydın’ ın “evet” deyişinin ardında bir ekonomik izahın olduğunu düşünmeden edemiyoruz. Aslında kısacası balo bitmiş, maskeler düşmüş ve yüzler gözükmüştür.

     Gelelim Sayın Hadi Sezer’ e. Hadi Sezer’ in yaptığı kısaca vefasızlıktır. ABD’ nin AB’ nin, Barzani’ nin, PKK’ nın “evet” dediği bu referandum sürecinde, okyanus ötesindeki hocalarından aldıkları emirleri, harfiyen yerine getirmekten büyük bir onur duyan Sayın Hadi Sezer’ e yazacak çok şey varken, maalesef Onun düştüğü duruma düşmemek için kelimelerimi bizzat kendisinin yüzüne söylemek üzere saklı tutuyorum.

          Sayın Ali Kurumahmutoğlu,  1984 yılında Kenan Evrenin emriyle kurulmuş, Başkanlığını  Orgeneral Turgut Sunalp’ ın yaptığı,  Milliyetçi Demokrasi  Partisinden Bafra Belediye Başkan adayı olmamış mıdır` Kenan Evren’ e hakkını helal etmeyen Sayın Ali Kurumahmutoğlu, Kenan Evren’ in kurdurtmuş olduğu Partiden neye dayanarak aday olmuştur`. Şimdi ise neye dayanarak referanduma  "evet" dediğini herkes çok iyi bilmektedir. 

Gerekli yorumu siz değerli okuyucularıma  bırakıyorum.
   

      Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.
 
      Başbakanla mutluluk pozlarına devam...

        Allah (c.c.) nur gölünde yatırsın eğer ki bugün Hüseyin Kurumahmutoğlu yaşasaydı, referandum sürecinde "evet" oyu kullanır mıydı ` İsminin kullanılarak "Evet" propagandası yapanlardan hesap sormaz mıydı`

           Yıl 1992..

      Herkes çok iyi hatırlar, Bafra’ da Milliyetçi Hareketten büyük kopmalar olmuştu. Üstüne Üstelik Başbuğ` a küfür edip kapıyı çarpanlar bile olmuştu.

    2010` u yaşıyoruz, yine birtakım  kopmalar var. Bu kopuşlar iyi değerlendirildiğinde  Milliyetçi Hareketin menfaatine olabileceğinin örneğini 1992 yılında  görmüştük. Yaşanan kopmalar  Bafra` da Milliyetçi Hareket Partisinin, kendisini kanıtlaması için büyük fırsattır. Bu fırsat en iyi şekilde değerlendirmelidir.

     Artık Bafra` da, Milliyetçi Hareketin de eleştirme zamanı gelmiştir.Bu kopuşlardan da  ders çıkartılmalı ve Bafra siyasetine  artık yeni yüzler de dahil edilmelidir.  Ama ben inanıyorum ki, Milliyetçi Hareket bu kopmalardan sonra o büyük sepetindeki çürüklerini ayıklamıştır. Milliyetçi Hareket mensupları ve ülkücüler, referandum sürecinde O kapıyı çarpıp gidenlere, kapıyı aynen iade edecektir.
            
          Yazımı bir fıkra ile bitirmek istiyorum.

   Ahmet ile Hadi boş bir mezar görürler.Mezarın yanında bir mektup -" bu mezara giren sorgusuz-sualsiz cennete gider". Ahmet demiş ki: “Hadi benim günahlarım çok, tek ümidim bu mezar.Ne olur ben gireyim”. Hadi demiş ki: “Benim günahlarım daha çok, ben girmeliyim”.Anlaşamayınca  Ünlü bir hocaya aramışlar.Hocam böyle böyle anlaşamadık, ne  yapmalıyız` Tabi bizim uyanık hoca hemen atlamış: “Siz bekleyin,ben geliyorum.:)”

           Bugün vatanı parsel parsel satanlara inat, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ kutlu olsun.


           Sevgi ve Saygılarımla...

  • BafraHaber Yorum
  • İkbal davası mı` Koltuk davası mı` içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0