Tam motor havası...

Arkadaşa "Hadi hazırlan, bir yere kaçalım ama şimdilik kısa olsun" dedim...

Ekipmanları donandık, çantaları yerleştirdik ve Sinop'a hareket ettik...

Yakakent'ten Çam Gölü'ne doğru yol alırken, denizin ortasında bütün güzelliğiyle belirdi Sinop Burnu...

Neredeyse yüzülerek ulaşılacak kadar yakın görünüyordu gözümüze. 

Yol çok güzel, pırıl pırıl bir hava...

Ben direksiyonda, arkadaş terkide...

İnanılmaz güzelliklerin içinden geçip gidiyorduk...

Şeytan bir kere dürtmesin. Arkadaşın dolduruşuna geldim işte. Azıcık sürat yapayım dedim.

Gazı sonuna kadar kökledim.

Aniden geri kaykıldım. Dört şeritli yol önümde sanki tek şeride dönüştü. ''Ulan, buradan bebek arabası bile geçemez'' diye söylendim...

Ellerim motosikletin gidonuna, gözlerim yola iyice yapışmış...

Korkudan göstergeye bakamıyorum...

Nasıl olduysa bir ara göstergeye bakmayı başardım. İbre yukarı doğru kalkıyor, tam 64 kilometre hız ile gidiyordum.

Lanet olsun, benim bir huyum vardır. Rekabeti severim. Yani, hep önde olmak isterim...

Eeee, bu kadar korkunç bir sürat yapınca yolun sol tarafına geçmek şart oldu.

Ben de öyle yaptım... Sol şeride geçtim...

Oda ne?.. Arkadan 'uzay mekiği' gürültüsünü andıran sesler geliyor... Dikiz aynasından bakmaya çalışırken, sağ tarafımda inanılmaz büyüklükte bir araç belirdi.

Belirdi dediysem, 'Katrina kasırgası' gibi geçti...

Muhtemelen bir 'Porsche Carrera GT' olabilirdi...

Arkamda oturan arkadaş, ''Ne Porsche'si, saman yüklü bir kamyon'' dedi...''Hem de 56 model B.M.C''...

İşte bunu söylemeyecekti. Arkadan saman taneleri toplamayı kendime yediremedim...

Gazı iyice kökledim...

Önce 64.1 kilometre... Derken 64.2, 64.3...

Yan yana geldik ve şoförle çok pis bir şekilde bakıştık...

Sanki bana bir şeyler söyledi gibi, anlamadım... Fakat samanın faydalarıyla ilgili olmadığına eminim...

Aman Allah'ım... Bir rekabet, bir rekabet...Ne onu, ne beni kimse tutamıyor...

Uçuyoruz adeta... Bir ara altmış dört buçuk kilometreye kadar çıktığımızı gördüm...

Sonunda ben öne geçtim. Ondan sonra arkadaşa ''Rekabetin ne illet bir şey olduğunu anlattım''...

Sollarken de şoföre, Amerikan filmlerinde gördüğüm orta parmak işaretini yaptım...

Kızdı mı ne? Yenilgiyi kabullenemedi galiba...

''Aman Allah'ım samancı üstüme doğru geliyor, sağa mı çeksem?''

Yok yok, onun yolu ne olur ne olmaz... Ben yine şeridimde gideyim...

Ama adam peşimi bırakmıyor... Böyle durumlarda her zaman 'B' planını uygulamaya koyarım...

Basın kartımı çıkarttım...Kırmızı kartçı hakem gibi kamyoncuya gösterdim..Bir ikide salladım...

Böylece önemli bir şahsiyet olduğumu anladı..Önce yavaşladı...Sonra durdu...

Durmasıyla uçuşan samanların arasında kaldık...

Arkadaşa döndüm... Ve dedim ki; ''Rekabet rekabet''...

Rekabet başarıyı getirir...

Süper devletler boşuna süper olmamışlar...

Bunun sebebi ''Rekabet'', dedim...

Civatavni