Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 86. yıl dönümüdür. Bugün, sembolik bir tarihle 19 Mayıs 1881’de Selanik’te çarpmaya başlayan o soylu yürek, 86 yıl önce bugün, İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda durmuştur.
Bizler, 1938’den bugüne kadar her 10 Kasım’da onu anmak için toplanmış; kimi zaman ona övgüler dizmiş, kimi zaman ağıtlar yakmışız. Ancak bu tür biçimsel törenlerle o yüce insanı andığımızı sanmışız. Biz, iki Mustafa Kemal’den hep ölümlü olanı anmış, hep ölümlü olan Mustafa Kemal’e gözyaşları dökmüşüz de, ölümsüz olan, milletin içinde yarattığı Mustafa Kemal ülküsüyle çalışmamız ve yaşamamız gerektiğini düşünmemişiz.
O tek adamın ölüm yıldönümlerini artık bir yas günü olarak sınırlandırmanın doğru olmayacağını anlamalıyız. Atatürk’ü anmak demek, onun düşüncelerini, eylemlerini, yaptıklarını ve yapmak istediklerini duygusallıktan uzak, akılcı bir yaklaşımla kavrayabilmek demektir. 10 Kasım günleri, Türk milletinin, özellikle de Türk gencinin, Atatürkçülük çizgisinde Ata’sına, eylemleriyle bağlantılı olarak hesap verme günü olmalıdır. Umut ve güven kaynağımız olan gençler, bunu düşünmek ve yapmak zorundadır.
Bir yazarımız, "Bana Atatürk’ü anlatın, nasıl bir kişilikti?" biçiminde bir soru yöneltseler, "Atatürk, anlatılamayan, okundukça anlaşılan; anlaşıldıkça okuma gereği duyulan bir önderdir," derim. Biliyoruz ki Atatürk, rastlantıların ortaya çıkardığı bir önder değildir. O, ülkesinin yaşadığı durumu, ülkesiyle birlikte yaşamış; günün adamı olmak için değil, geleceğin adamı olmak için çalışmış, olayları yönlendirmiş bir kişidir. Mustafa Kemal’in kişiliğini anlamadan Türk Kurtuluş Savaşı’nı, Türk Kurtuluş Savaşı’nı anlamadan da devrimci Atatürk’ü anlamanın olanağı yoktur. Onun kişiliğinin en çarpıcı yanı kanımca gerçekçiliğidir. Gerçekçi bir düşün adamı olarak o, tüm esinini, hayal gücünden değil, yaşadığı ortamdan, kendi toplumundan, toplumunun yürekli ve inançlı insanlarından almıştır.
Atatürk’ün gerçek değerini ve büyüklüğünü kazandığı günü; kazandığı Kurtuluş Savaşı, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve başardığı çeşitli devrimlerle özetleyebiliriz. Ancak Mustafa Kemal, bütün bunların üstünde çok farklı bir yön gösterir. Dört yıl süren çetin bir dünya mücadelesinin bütün yorgunluğunu, yokluğunu, yoksulluğunu taşıyan bir toplum içinde fert-i millet olarak yer almış, o topluma vurulmak istenen tutsaklık zincirini parçalayarak dünyaya bağımsızlıkların yok edilmeyeceğini en sert biçimde ve haklı bir bağımsızlık savaşından başarıyla çıkarak göstermiştir. Bu nedenledir ki, her bağımsızlık mücadelesinde ve milliyetçilik kıpırdanışında onun adı anılır.
Kurtuluş Savaşı sonrası şunları söylüyor: “Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam; uzaktan, bütün doğu uluslarının da uyanışlarını öyle görüyorum. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine uluslararası hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen yeni bir çağ egemen olacaktır."
Atatürk, güçlü kişiliğiyle toplumumuzu çağdaş uygarlık alanında layık olduğu demokratik bir toplum düzeyine ulaştırmayı düşünüyordu. Atatürkçülük, bu düşüncenin özüdür. Atatürkçülük, belirli sınırlar içinde dondurulmuş katı bir sistem olarak düşünülemez; aksine, geleceğe dönük, çağdaş gelişmelere açık, aklın öncülüğünde ilerleyen bir sistemdir; özgürlükle, bağımsızlık özdeştir. Atatürkçülüğün temelinde her şeyden önce halk sevgisi, insan sevgisi yatar; bu da hümanizmin özünü oluşturur.
Atatürkçülük, görevlerimizin bilincinde olmamızı, kişi ve toplum olarak çok çalışmamızı, hiçbir zaman ve hiçbir yerde en küçük bir yılgınlık göstermememizi, birleşip kaynaşmamızı, bir bütün olarak ülkeyi kalkındırmamızı, yeni yapıtlarla, buluşlarla Türklük dünyasını zenginleştirip süslememizi, gençlik olarak bize emanet edilen Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini sonsuza dek kollamamızı, korumamızı istemektedir.
Biliyoruz ki büyük insanlar yalnız yaşadıkları dönemde değil, geleceğe de hükmederler. Atatürk, daima bizimle yaşayacak; gelecek kuşaklara aynı inancı verecek, aynı ışığı tutacaktır. Onun yaktığı meşale, yüzyıllar ötesine aşacak güçtedir.
Tarihin bu en büyük insanı önünde saygıyla eğiliyor; görevlerimizi onun gösterdiği doğrultuda yerine getireceğimize, yolundan sapmayacağımıza ve Atatürk ilkelerini, bayrağını bırakmayacağımıza gençlik olarak, ulus olarak söz veriyoruz.
Emin Günaydın
Tarihçi-Sosyolog
9 Kasım 2024, Bafrahaber.Com
Atatürkü anmak neden sorun oluyor, dualarla anmak mı sorun, saçma sapan yorumlar yapılmaktadır, neymiş efendim helva dağıtılmış, dua okutulmuş bu nasıl bir eleştiri, abdülhamid veya kadir mısıroğu olsa, bu eleştiri olmazdı sanırım, bu ülkede mustafa kemal'in askerleriyiz demek, bile suç oldu yazıklar olsun be, pekala sizler kimin askerleri siniz, ben mustafa kemal'in askeriyim, yaşasın laik türkiye cumhuriyeti devleti, ne mutlu türk'üm diyene
Atatürkü anlamak ve anmanın chp ile ne ilgisi var anıtkabir'e en büyük terbiyesizliği akp li troller yapıyor slogan atmak nedir troller ordusu ataturk ölse de fikirleri eserleri yaşacak
Atatürk türkiye cumhuriyetini kurarken, ayriyetten kurdugu parti chp simdi bölücüler ile is birligi yapiyor. yeterli türk devleti zarar görsün…
Türk tarihinde büyük komutan ve büyük liderler çıkarmış. metehan şanlı türk tarihine giriş yapmış. alpaslanla yön vermiş. fatihle taclandırmış. mustafa kemal atatürk ayrı bir yere koyan sakaryadır !!! binlerce türk tarihinin, yok olma aşamasından kurtarmıştır. türk devletinin kurucusu metehan sa kurtarıcısı da mustafa kemal atatürk dür. selçuklu, osmanlı vb devleti yöneten ailerin ismidir. zaten osmanlı devleti'nin ismi devleti aliye dir. ( antlaşma bakıldığında görünür) modernleşme ve çağdaşlaşma 2. mahmut ve 3. selim başlatıp tamamlayamadıgı, cesaret edemediği, herşeyi atatürk bir anda ve kararlı uygulamıştır. günümüzde ki avrupa birliği uyum yasaları gibi düşünmeyin. atatürk'ün ilkesi halkın yararı ve devletin faydalanması kastı sonuçtur. günün uygulamaları avrupa ülkelerine fayda, geri kabul gibi (göçmen) kişilerin faydaları... şunu söylemek lazım. bugün dünden daha iyi birşey yapmazsanız. bu gün dünü özletirsiniz. 38 den sonra ki durum ortada sadece bir örnek veriyorum. son 300 yıl türk ekonomisinde sadece atatürk zamanında bütçe fazla vermiştir. faiz, enflasyon vb düşmüş demiyorum. bunlar sayısal verilerdir. atatürk kendi sözü ile bitireyim. benden sonra şöyle olacak diyor ama muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. gençlere diyor. kimseyi kurtarıcı olarak görmeyin. biyat başarıya dir. yapamıyorsa, yapan gelir. sevgi ve saygı !!! mydnz