Anadolu Liseleri gerçeği ve Bafra Lisesi

İlk Anadolu Liseleri, Bu günkü tabiri ile 1955 yılında kurulmuştur. Samsun Anadolu Lisesi de Türkiye’de 8-Aralık 1955’ te kurulan ilk altı maarif kolejinden biridir. 

Diğerleri İstanbul Kadıköy, Bursa, Konya, İzmir Bornova ve Diyarbakır Maarif Kolejleridir. Bunların hepsi de bir kampüs niteliğinde olup, çoğu bugünkü tabela üniversitelerinden daha geniş alana kurulu ve içinde kapalı spor salonu, futbol, basketbol sahaları, büyük yemekhaneleri, eğitmen lojmanları, yaklaşık 1000 kişilik yatakhanesi ve kendine ait büyük arazileri olan okullardır. 

Eğitim tarihimizde önemli bir yere sahip olan  az ve öz olduğu için kaliteli eğitim veren bu okullar ÖSS ve ÖYS de sık sık Türkiye derecesi çıkarır, ilk 500’e birçok öğrencisini sokardı. 

Bafra’dan da birçok arkadaşımız Samsun Kolejini bitirmiş, üniversite sınavlarında başarı sağlamış ve bugün ülkemizin bir çok yerinde görev üst düzey yöneticilik, doktorluk, mühendislik vs gibi mesleki işlerini yapmaktadırlar. 

Ben de ilkokul son sınıfta bu okulların sınavına girdim fakat kazanamadım. Ahmet Faruk Keçeli, Tamer Kutlu, İbrahim Tokalak, Uğur Ertekin, Selçuk Çakıroğlu,Ahmet Korur, burada rahmet ve özlemle andığım canım arkadaşım Şehit Asteğmen Fatih Baykut vs gibi birçok şu an ismini hatırlayamadığım arkadaşımda bu okul mezunudur. 

Aynı bugünkü iktidarın düz liselere bugün yapmak istediği gibi 1970’lerden sonra gelen iktidarlarda bu Maarif kolejlerinin önce adını değiştirerek Anadolu Lisesi yaptılar. Böylece her yere Anadolu Lisesi açmaya başladılar. Yeni ve çok sayıda olur olmaz yerlerde açtıkları bu Anadolu Liseleri ile önce “Anadolu Lisesi” adını ucuzlattılar. Buna rağmen eski ve köklü eğitim kurumları olan bu 5 eski lise varlıklarını ve başarılarını devam ettirdiler, fakat yeni açtıkları liseler eskilerin yakaladığı başarı ve kaliteyi yine de yakalayamadı. Daha sonra eğitim ve sağlıkla oynamayı seven bu hükümetler bu sefer de 1988-89 öğretim yılında bir yasa çıkararak Anadolu Lisesi sınavlarında herkese kendi ilini ya da üç büyük şehri seçme zorunluluğu getirdiler. Çünkü yaptıkları ve açtıkları Anadolu’nun çeşitli illerindeki yeni Anadolu Liseleri (Benim tabirimle Çakma Anadolu Liseleri) diğerleri gibi kaliteli, büyük ve tam teşekküllü değildi. Herkes kendi ilini seçerse en azından yatılı eğitim vermekten kurtulacaklardı.

Örneğin önceden merkezi sınavla başarısına göre Erzurum’dan, Aydından, Adana’dan ve Anadolu`nun pek çok yerinden öğrenci alan Samsun Anadolu Lisesini sadece Samsunluların tercih edebileceği şekle getirdiler. Yani eskiden bu bölgeden 150 zeki çocuk çıkıyor ve bu okulu kazanıyor diğer illerden gelen zeki çocuklarla beraber okuyorlardı. Şimdi zeki olsun olmasın bu bölgedeki 1000 tane çocuğu sınavla buraya doldurup okutmaya başladılar. Yani şu oldu, önceden bu eski 5 okula Türkiye genelindeki zeki, çalışkan çocuklar sınavla tespit edilir ve alınırdı, sandılar ki ‘’Bu okul sayılarını çoğaltırsak zeki ve akıllı öğrenci sayısı da doğru orantıda çoğalır’’. Sevgili okurlarım hiç böyle bir mantık olur mu?             

1980’lerin ilk yarısında 500 civarında olan yatılı sayısı 1993`te 70-80 tane’ye kadar düştü. 500 yatılı öğrenci varken okulların öğrenci sayısı 1000 civarındaydı. 1990’ların başında ise öğrenci sayısı yatılı kısımlardaki yatakhaneler kaldırılıp buralar dersliğe çevrilince öğrenci sayısı 2000’lere çıkarıldı. Eskiden yatılıların yatakhanede etüt odası olan salonlar artık derslik olmuştu. Yani isim yapan bu liseler artık bu ismin üstüne koymak yerine ismin sermayesini yemeye başladı. Başarıları ile efsane olan bu 5 Anadolu Lisesine vurulan bu darbeden sonra bir de işin ikinci yüzü oluştu.                                                                                                                                         

Düz Lisede okuyan öğrenciler psikolojik baskıya maruz bırakıldılar. Öğrencileri düz lise, Anadolu Lisesi diye ayıran sistem, avantajı Anadolu Liselerinden yana kullanmaya başladı. Düz Lisede okuyan kardeşlerime başta anne baba ve eğitmenleri olmak üzere yok onu yazma ,yok bunu yazma, siz kazanamazsınız, oraya giremezsiniz, burada okuyamazsınız , yabancı dil seçme senin önünde kolejler var, TM seçme matematik var, Fen seçme fen liseliler varken tutturamazsın vs. gibi telkinlerle çocukları çökerttiler. Çocukları kendilerinden biraz daha zeki olan arkadaşlarından ayırdılar, ayrıştırdılar. Biz dersi anlamadığımız zaman daha çalışkan ve daha zeki arkadaşlarımızın yanına gider, sorardık ‘’Ayşe, Ahmet, İsmail bu nasıl ya şunu anlat’’ derdik. Teneffüslerde, boş derslerde yaramazlıktan zaman bulursak onlara danışırdık. Bundan da gocunmazdık. Şimdi zeki ve akıllı adı altında çocukları ayrıştırıyorlar, aynı kalıpta olduğuna karar verdikleri çocukları da ‘’Düz lise cezaevlerine’’ mahkum ediyorlar. Çocuk anlayamazsa kime soracak..! 

Bu seferde bu iş böyle olmadı, onları da Anadolu Lisesi yapalım diyorlar. Böyle mantıksızlık olur mu? Ben bile bu işi sizden daha iyi biliyorum. Bugün ülkemizde atıyorum 2 milyon tane üniversiteli işsiz varsa inanın en az 3-4 milyon tane düz liseyi bitirmiş, fakat üniversiteye bu çarpıklık yüzünden girememiş öğrenci var. 2006 yılının internet’ten verilerini buldum bakın ne yazıyor “2006 yılında üniversite sınavına Anadolu Lisesi çıkışlı 45.197 öğrenciden 23.435 i başarılı olmuş. 2006 Öss’de Bilecik Anadolu Lisesinden 133 öğrenciden 20 tanesi, Bingöl Anadolu Lisesinden 71 öğrenciden 19’u,Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesinden 186 öğrenciden 67si başarılı oldu.’’ Yani Anadolu Liseleri kocaman bir balon… 

Bugün Bafra Lisesi’ni de bu balonun içine almak isteyen zihniyet aslında eski zihniyetlerin aynısı. Yanlıştan dönme yerine yanlışa yanlışla yaklaşıyorlar. Doğru olan eski sisteme dönmektir. Bu 5 eski Anadolu Lisesine ilaveten hadi nüfusumuz çoğaldı zeki insan sayımız biraz daha arttı diyelim, 10 tane daha ilave edip 15 tane ile şimdilik sınırlamak ve eski kaliteyi ve imkanları yeniden yakalamaktır. Bu 10 tane yeni Anadolu Lisesini diğer eski 5 tane ile aynı statüde ve aynı imkanlar da, aynı özellikte okullar durumuna getirerek Anadolu Liselerini eski özelliğine kavuşturmaktır. Fabrikasyon imalatı gibi çok sayıda Anadolu Lisesi açıp, çok sayıda Anadolu Lisesi etiketli öğrenci mezun vermekle eğitimin kalitesi yükselmez. Nasıl bir terzinin elle diktiği takım elbise ile hazır giyim fabrikalarının diktiği elbise aynı kalitede olmaz’sa, bu işte ona benzer. Bir aşçının 5 kişiye yaptığı yemekle 500 kişiye yaptığı yemek aynı lezzette olur mu` Tabi ki olmaz,işte bu işte böyle bir şey. 

Ben Bafra Lisesinin ismine dokunmayın derken ezbere konuşmuyorum. Sizlere yukarıdaki anlattıklarımı demek istedim. Bizim Bafra’mızın çocuğu zekidir, akıllıdır, cin gibidir. Sizi sulu götürür susuz getirir. Anadolu Lisesi adı altındaki çakma liselerin vereceği çakma eğitime de ihtiyacı yoktur.Yeter ki köreltilen sistemi eski şekline getirin.Çocuklarımızı ayrıştırmayın.Bu gün Türkiye’nin dört bir yanında son 30 yıl içinde mezun olmuş, binlerce okumuş Bafra Lisesi mezunu vardır.Bunların hiç biri de çakma Anadolu Lisesi mezunu değildir. 

Bu gün Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji mezunları bu liselerden mezun olanları görünce ‘’Yazık yahu ne hale getirdiler canım okulumuzu’’diyorlar. Bu okulları etiket okulu yaptılar. Yüz binerce Anadolu Lisesi mezunu olup, üniversiteye giremeyen öğrenci var. Lütfen sizde bizim okulumuzla ve isminle oynayıp bizi de o hale getirmeyin. Anadolu Liseleri’nin hali ortada. İşin ailelere yüklediği maddi yönünü hiç yazmıyorum .O da ayrı bir dert..! 

Eğitimde devrim yapacaksanız, mevcut üniversitelerdeki Laboratuar sayısını, argeleri ve liselerdeki kaliteli eğitmen sayısını arttırın, üniversite sayısını ve bu üniversitelerdeki eğitimi kalitesini arttırın, üniversiteden mezun ettiklerinizin çalışma ve iş sahalarını arttırın. Benim Bafra’mın genci dediğim gibi cin gibidir,gerisi kendiliğinden gelir...

Ahmet Faruk Urfalı


  • BafraHaber Yorum
  • Anadolu Liseleri gerçeği ve Bafra Lisesi içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0