Rezillik

Milyonlarca insanı ekran başına kilitleyip rezil tavırlarını tüm tiksinçliği ile insanlara sunan Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcuları kınıyorum.
   Dünyanın en büyük üçüncü derbisi kabul edilen ve birçok yabancı TV. Kanalının da canlı yayınladığı maçta sadece ülke insanımıza değil birçok yabancı ülkei insanına da rezil olduk. Hatta yabancı bir TV kanalının spikeri  “İş futboldan çıktı bu görüntüleri yayınlayamayacağız, özür dileriz “ diyerek canlı yayını kesmesi aslında tüm olayı açıklıyor.
   Peki, ne oluyor da aynı milli takım formasını giyen, kampta aynı otel odalarını paylaşan, aynı paydalarda birleşen futbolcular bir derbi maçında tüm insani duygularından bir anda sıyrılabiliyor ve birbirlerini alacakları cezalara rağmen gırtlaklayabiliyor`
   Başarılı ve milli takımlarda oynayan futbolcularımızı masaya yatırdığımızda üniversitelilerin bir elin parmağını geçmediğini görüyoruz. Alaylı ve spor kültüründen yoksun eğitmenlerin elinden çıkıp büyük kulüplere gittiklerini, tek amacın maddi kazanç olduğunu gözlemliyoruz. Yetenekle beraber ani gelen şöhret sarhoşluğu ve statü karmaşası kendini gösteriyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Elbette profesyonel sporda maddi kazanç olacak ama en son izlediğimiz derbide yabancı uyruklu bazı futbolcuların, diğerleri kavga ederken( Milli takım arkadaşları!) olayın kritiğini yaptığını ve maç bitiminde forma değişerek dostluk örneğini bize en iyi şekilde gösterdiklerine şahit olduk. Yabancı futbolcularla yerli futbolcuların profesyonellik anlayışı sanırım son derbide gün yüzüne çıkmış oldu.
   Olayın birde sosyolojik boyutu var ki bu bence en önemlisi. Binlerce delikanlı, taraftarı olduğu takımın futbolcularını o halde görünce birahane, kahvehane ortamlarında, sinevizyon yansılarının sigara dumanı eşliğindeki flu görüntülerine pervasızca küfürleri…
     Yol almak için hiçbir çalışma yapılmıyor diyemeyiz:  15 Ocak 209 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Futbol Federasyonu tarafından imzalanan bir protokol var.”Türkiye Futbolu Kucaklıyor”.Bu proje 6-20 yaş arasındaki gençleri futbol ile tanıştırmak için hazırlanmış. TFF Futbol Geliştirme Merkezi Başkanı Ahmet Güvener hedef olarak kendilerine okulları seçtiklerini ifade ediyor. Anasınıfından başlayarak bilimsel olarak futbolu kitlelere yaymayı hedeflediklerini söylüyor. Hatta eğitmenlerin ehliyetli olacaklarını kurs ve seminerlerle eğitmenlere sürekli kendilerini yenileme fırsatı tanıyacaklarını da ekliyor. Tabi Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu çalışmaları her eğitim öğretim yılında beden eğitimi ders saatlerini düşürmesiyle çelişmiyor değil.
   Sözün özü: Spor kültürünü yerleştirmeden ne sporcu ne de taraftar olabiliyoruz. En kısa zamanda spor eğitimine önem verilmeli gençlerimize model olacak sporcularımızı yeteneklerinin yanında donanımlı, elit insanlar haline getirmeliyiz. Sporunda bir ahlaki boyut taşıdığını unutmamalıyız. Gelecek nesile primden daha önemli değerlerin hayatta var olduğunun öğretilebilmesi umuduyla.
  • BafraHaber Yorum
  • Rezillik içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0