Ressam Murat Kurt Röportajı (Tamamı)

Ressam Murat Kurt ile buluşmamız resimlerinin sergilendiği İstanbul Profilo Alışveriş Merkezinde gerçekleşti. Mütevazı, naif, hoşgörülü ve sohbet canlısı sanatçı ile önceden kaydedilmiş röportaj soruları olmadan, o an aklımıza ne geldi ise söyleşisini gerçekleştirdik ve zaman nasıl geçti inanın anlamadım. Genç sanatçıyla söyleşimizi size aktarmadan önce kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.

Uzun etmeden kısaca anlatayım;

Ressam Murat Kurt 1976 Amasya doğumlu. Yükseköğrenimi sırasında Hürrem Özerden’den desen dersleri alan sanatçı sonrasında yükseköğrenimine ara vererek resim çalışmalarına yoğunlaşmış ve 2004 yılında İstanbul’a yerleşerek Beylerbeyi’nde bir sanat atölyesi kurmuş. Sanatçı aynı zamanda GESAM üyesidir.

Sanatta özgünlük fikrini temel alan sanatçı resme başladığı andan itibaren hiçbir akımın devamı olmamış, kendine has bir söylem oluşturmuştur.

Sanatçının eserleri İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nin 2007 yılında aldığı kurul kararıyla sanat eseri olarak tescillenmiş.

Yurt içi ve yurt dışı üne sahip sanatçının eserleri birçok müzayede ve galeride severleriyle buluştu. Bunlardan bazıları;

2001 - Tofaş Amasya Kişisel Sergi- Amasya
2001 - Amasya DGS Galerisi Kişisel Sergi - Amasya
2002 - Amasya DGS Galerisi Karma Sergi - Amasya
2003 - Amasya DGS Galerisi Karma Sergi - Amasya
2004 - Amasya Kültür Sanat Festivali Kişisel Sergi - Amasya
2004 - Kadıköy GF Sanat Galerisi Karma Sergi - İstanbul
2005 - Kadıköy Sanat Galerisi Karma Sergi - İstanbul
2005 - Beylerbeyi HSH Sanat Galerisi Kişisel Sergi- İstanbul
2006 - Beylerbeyi HSH Sanat Galerisi Kişisel Sergi- İstanbul
2006 - Beyoğlu Güzel Sanatlar Galerisi GESAM Karma Sergi - İstanbul
2007 - Çengelköy Maxi Kişisel Sergi - İstanbul
2007 - Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi Kişisel Sergi - İstanbul
2007 – 4. Levent Anadolu KIA Kişisel Sergi - İstanbul
2008 – Forum Çamlık Kişisel Sergi – Denizli
2008 – Forum Mersin Kişisel Sergi – Mersin

 

Bakınız, sanatçının kişisel internet sitesi adresi : www.ressammuratkurt.com

 

 

Şimdi söyleşimize başlayalım.

İlk bakışta resimlerin yoğun olarak çiçek ve ağaç temalarını işlediğini görüyorum. Resim sanatını iyi bildiğim söylenemez ama çok bilindik bir tema, bunun bir sebebi var mı`

Ressam M.Kurt :Resimde yöreselliği seviyorum, yöresel olmayanın evrensel de olamayacağını düşündüğümden. Bak Necdet Kalay’a. Doğayı bu yüzden boyuyorum, çiçekleri, köyleri, ağaçları. Ressam Avni Memedoğlu mesela. Onların resimlerine nereden bakarsan bak Anadolu’yu görebilirsin. Enteresandır, en ünlü ressamlar aslında ilk önce çiçek yaparak, çiçek boyayarak ünlü olmuşlardır. Sanatlarının her anında çiçekler vardır diyebiliriz.

Ben çiçeklerin canlı renklerine inan bayıldım.

Ressam M. Kurt : Ressam ruhsal olarak hep kendini boyar. Önce benim resimlerime sonra bana bak. Anadolu’nun renklerini görebilirsin, çok farklı değiliz. Benim sanatım doğanın bir yansıması. Yaşar Kemal’in dediği gibi, ben doğayı abartmıyorum, doğa zaten kendinden abartılı. Marifet iltifata tabidir, benim resimlerim doğaya iltifat etmek için var.

Resim sanatına Türk halkı olarak biraz ilgisiz olduğumuz doğru fakat bununla eşdeğer midir bilmem uluslar arası ressamımızda çok az, bunu neye bağlıyorsun`

Ressam M. Kurt: Avrupada ki ressamların junior’ları var. Taklitlerdir, büyük ressamları taklit ederler ve beş para etmezler. Türk resmi batı taklitçiliğinden ileri gidememiştir ne yazık. Özgün olamadılar.

Özgünlüğü biraz açsana.

Ressam M. Kurt: Sana bir hikâye anlatayım. Ünlü ressamın biri, bir köy yerinde resim yapıyormuş. Fakat ressamımız biraz burnundan kıl aldırmayan bir tip, kendini beğenmiş yani. Çobanın biri fark etmiş ve yanına sokulup sormuş;
 -Ne yapıyorsun.
Ressam sinirlenmiş, cevap vermemiş, sanki söylesem anlayacak gibi düşünmüş sanırım. Çoban tekrar sormuş;
 -Ne yapıyorsun.
 -Resim.
 -Neyin resmini yapıyorsun`
Ressam kızmış;
 -Karşımdaki ulu ağacın resmini.
Çobanın vereceği cevap özgünlüğü ve yaratıcılığı gayet iyi anlatır mahiyette;
 -O ulu ağaç zaten var. O ulu ağaç zaten orada. Niye yapıyorsun ki`

Güzel örnekti. Aslında senin pencerenden nasıl görünüyor merak ediyorum, gerçekten Türkiye’de adını duyduğumuz ressamlar çok iyiler mi`

Ressam M. Kurt: Ünlü olduğu halde kötü olan ünlü olmadığı halde iyi olan o kadar çok kişi var ki..Bunu Türkiye’de icra edilen hemen hemen her sanat dalı için söyledim.

Yani müzikte de mi böyledir`

 

Ressam M. Kurt: Sence`

:

 

En popüler olan sanat şimdilerde bana sorarsan müzik. Şarkıcılar çok yakinen takip ediliyorlar.

 

Ressam M. Kurt: Orası çok çamur, çok çamur. O kadar kötüleri var ki..

:

 

Bir ara sohbete ara veriyoruz. Misafirperverliğine diyecek yok, bir kahve ısmarlıyor ve dışarıya çıkıp biraz hava alıyoruz. Murat Kurt’a İstanbul Modern’e bir gün gitmeyi, bir resim sergisi açıldığında resimlere yapacağı yorumları merak ettiğimi söylüyorum. Aldığım cevap bir hayli ilginç oluyor; “Gitmiyorum oraya. Öyle bir binanın içine gitmem. Bu ülkede en modern bina oysa ben gitmem.”

 

Memleketimden konuştuk, Samsun’dan. Şehrin geliştiğini ama tanıtıma ihtiyacı olduğunu söylüyor. Aynı şekilde Samsun’un en büyük ilçesi Bafra’nın da nüfusunun kalabalık ama modern şehircilik için yapılması gereken çok şey olduğunu söylüyor. Kaldırım işgalini önleme çalışmalarının bunun bir başlangıcı olduğunu söylüyorum, iyi bir başlangıç kabilinden kısa bir açıklama yapıyor. Ayaküstü kahvelerimizi yudumlayıp sergi alanına ve kaldığımız yerden röportaja devam ediyoruz.

 

 

Ressam M. Kurt: Biraz önce konuştuğumuz gibi, Şehrin mimarisi çok önemli. Kaldırım işgallerinin önlenmesi tabi ki sağlanmalı. Arnavut kaldırımlarını seviyorum ben. İstanbul Kanlıca’da var örneğin. Bana daha romantik gelir. Beton kaldırımlar, yüksek kaldırımlar hiç bana göre değil.

:

Bir sanatçıyla hep şu hayalimi paylaşmak istemişimdir; Şehri, örneğin İstanbul’u 3–5 günlüğüne ressamlara, heykeltıraşlara, fotoğrafçılara ve diğer sanatçılara teslim etseler. Hatta ve hatta açıkça kabul etseler, biz bu şehirciliği bir türlü beceremiyoruz, yıkıp yıkıp tekrar yapıyoruz. Alın meydanları süsleyin, alın güzel heykeller dikin, güzel resimleri, minyatürleri istediğiniz yere yerleştirin. Nasıl bir düşünce sence, belediye başkanları sanatçılara ne yapılması gerektiğini danışsa, çok mu uçtum ben. İtalya’yı böyle teslim etmemişler miydi` Michelangelo İtalya’yı değiştirmedi mi sanki` Beethoven örneğin, müzik bestecisidir ama şehir mimarisine bir şey ekleneceğinde zevkine güvendiklerinden ona da sorarlardı beğendi mi diye` Aklıma gelenler bunlar ama daha yüzlerce fazla örnek bulunabilir. İstanbul’un Kültür Başkenti projesi için gerekli değil mi böyle şeyler`

 

Ressam M. Kurt: Çok doğru, ama yine birileri betonarme bir şeyler yapacak sonra diğerleri yıkacak. Seçkin insanımız, beğenisi olan insanımız çok az. Mesele bununla alakalı da olabilir. Halk’tan çok ahali gibiyiz nedense. Benim evim Beylerbeyinde, İstanbul’un güzel yerlerinden örneğin, oraya da yığıyorlar gecekonduları.

 

İyi bir şehircilik örneği verebilir misin`

 

Ressam M. Kurt: Şehirlerin kimlikleri olmalı. Şehir sanata önem vermeli, yöneticilere iş düşüyor yani. Amasya valisi Hüseyin Poroy’un benim hayatımda çok önemli bir yeri vardır. Amasya’nın şehir kimliğini değiştirdi, bir dünya şehri haline getirdi. Sanata çok önem verdi, destekledi. Şehrin şimdiki haline baktığında emeği ve kararlılığı görebilirsin. Üstelik hemşeriniz, oda Samsunlu.

:

Anadolu’daki yeteneklere ne öneriyorsun` Kendilerini, yeteneklerini nerede gösterebilirler`

 

Ressam M. Kurt: İyi ressamların birçoğunun akademili olmadığını gördüm. Ama zor bir soru, para kazanmanın yöntemini de soruyorsun aslında. Resim sanatı tek başına verilen bir savaştır. Tutkularını yitirmesinler ama İstanbul’a gelmeden de olmuyor. Gladyatör gibi savaşçı olmalılar. Kendilerini boyamalılar kısacası özgün olmalılar.

:

 

Siyaset hakkında ne düşünüyorsun, siyasetle ilgilendiğin olur mu`

 

Ressam M. Kurt: Yok, ilgilenmem.

:

 

Siyaset sanatla yeterince ilgilenmediği için mi`

 

Ressam M. Kurt: Boş işler diyemeyeceğim ama boşluğu da çok olan işler… Zor sorular bunlar, bana sergilerimde çocuklar da cevap veremediğim zor sorular sorar böyle.

:

Resim yapabilmek için sana şevk veren bir katalizör madde var mıdır` Örneğin şarap içtikten sonra resim yapmak gelir mi içinden`

 

Ressam M. Kurt: Hiç şarap içmedim ki..İyi bir sohbet,güzel insanlar mesela. Sen toplayıcısındır, her yerde toplarsın. Güzelin sınırları yoktur. Tarlada unutulan bir tırmık bile bazen yeterlidir, beni anlatabilir. Aşık olmak gibi, nerede kime aşık olabileceğini bilebilir misin`

:

 

Bende bazen aşka gelirim ve iyi fotoğraflar çekerim o gün. Ama hayatımın birçok anında bunu yapamam. Söylemek istediğim bir ömür duygusallıkla, aşkla geçebilir mi gerçekten`

 

Ressam M. Kurt: İstidat Muratçığım bu. Bir şeyi yapmaya doğuştan hazırlıklı olma hali. Ama fotoğrafta haklısın, o resim yapmaktan daha zor iş. Siz “Tanıklık etme” ile uğraşıyorsunuz, bu çok daha zor. Varsa vardır, buna hayal ekleyemezsin. Doğal olmaktan çıkar bu sefer, stüdyo fotoğrafçılığı gibi olur.

:

Yani Taksim İstiklal caddesinde insan kalabalığının içine karışmış ve mutluyken bir arka sokağa çekilip hemen çiçek resmi yapabilir misin`

 

Ressam M. Kurt: Evet aynen öyle, aynen öyle.

:

 

Dengeli bir ruh haline sahip olduğunu düşünüyor musun`

 

Ressam M. Kurt: Dengeli olmak ne bunu bilmiyorum ki..

:

 

Güzel, beğendim bu yanıtı.

 

Ressam M. Kurt: Bunu bana sorma anneme sor. İnsan ilişkilerim çok iyidir, bunu bilirsin sen sohbetlerimizden.

:

 

Tekniğe dönersek yine, resim simetrik olmalı mı, aslına çok benzemeli mi`

 

Ressam M. Kurt: Hem olmalı hem olmamalı. Resmin sınırları yoktur, sanatçı toplumun gerçeklerini kabul eden değil kendi gerçeklerini kabul ettiren kişidir. Sanatçı yeni kurallar koymalıdır. Rüzgara karşı iş.r kısacası. Benim resimlerimde renk perspektifi yoktur. Sıradan olmamam gerektiğini kesinlikle bilirim. Sıradanlık olsa akımlar da olmazdı. Tek kural, kısacası özgünlüktür.

:

Ressam ressamı daha mı iyi mi yorumlar`

 

Ressam M. Kurt: Bunu bilemem. Ressam yorumlarken ön yargılı olabilir. Sevmediysem tarzım değil der çekilirim.

:

 

Çok bilindik bir resmi yorumlatacağım sana o zaman, Mona Lisa sence neden bu kadar abartılı`

 

Ressam M. Kurt: Yeterince Abartıldı mı aslında` Da vinci o resimde ışık ve gölgeyi ilk kez buldu, bence fazlasıyla hak ediyor.

:

 

Beynindeki fotoğrafı yapamadığın oldu mu hiç.

 

Ressam M. Kurt: İnsansın, tabi ki. Her şeyi yapabilsen neyin kıymeti kalır.

Hayatının ressam olarak devam edeceğini kararlaştırdığın anı paylaşır mısın`

 

Ressam M. Kurt: Bir karar vermem gerekiyor, ya ressam olacağım ya da resim öğretmeni. Fakat eş dost iyi temenniler de eklerler sonuna. Hem düzenli gelirin olur hem de resim yapmaya devam edersin şeklinde. Yok, böyle bir şey. Bu koskocaman yalan. Yaptığın eserin hak ettiği değeri bulamadığında küsersin ve yapmazsın sonra. Mesela sende hayatını tamamen fotoğrafçılıkla idame ettirmeye karar versen ve uygulasan, daha iyi işler çıkaracağına eminim. Bak kaç bin kişi mezun oluyor akademilerden, iki tanesi resim yapmıyor.

:

Ben Fikret Mualla resimlerini çok beğenirim, sendeki Fikret Mualla’yı anlatır mısın`

 

Ressam M. Kurt: Fikret Mualla’nın hayatı çok farklı. Sanatının başarısı zaten tescilli, ben beğeniyorum resimlerini. Neyzen Tevfik’le birlikte Bakırköy Akıl hastanesinde kaldıkları dönemi yazmıştın, ikisi de birbirlerinde önemli şeyler buldular. O çok farklı bir hayat yaşadı. Bu arada Neyzen Tevfik internet sitesi için sizlere tebriklerimi iletmek istiyorum. İleride kendi kişisel internet siteme de adresini eklemeyi düşünmüyor değilim.

:

 

Siteni gerçekten çok beğendim, gayet doyurucu buldum.

Hepimizin bildiği bir gerçek var, o da ressamların vefatından sonra eserlerinin kıymeti artıyor. Sence neden yaşarken bu mümkün değil`

 

Ressam M. Kurt: Örneğin Picasso yaşarken de kazandı. Bu biraz pazarlamacıların becerisiyle alakalı. O resimden bir tane daha olmadığı, sayılı resimlerinden biri olduğu ve yerine yenilerinin eklenemeyeceği gibi bilindik gerçekler daha duygusal vurgulanıyor. Bana sorarsan ben şimdi Anadolu’yu boyuyorum. Ben benim geleceğimi şimdi sana anlatamam. Yaşamın enteresan bir süreç olduğunu ve neye gebe olduğunu kestirmenin güç olduğunu bilenlerdenim.

:

Ülkemizde layıkıyla yapılmış ve hayranı olduğun bir sanat var mı` Eminim vardır ama ben en özelini merak ediyorum.

 

Ressam M. Kurt: Esas mesele minyatürdür. Ben minyatür hayranıyım. Üstatları bizdendir, Osmanlı minyatür ustalarının dünyanın en iyileri olduğu kaynaklarda anlatılıyor zaten. Belki de bununla alakalı olarak boyaları yoğun kullanmayı seviyorum. Benim resimlerimi sadece görerek değil dokunarak ta hissedebilirsin. Bu hissiyatı vermeyi seviyorum.

:

 

Benim için zevkti. Sohbetine, içtenliğine ve yaşadığın iş güç yoğunluğu arasında ayırdığın bu çok özel zaman için teşekkürü bir borç biliyorum. Çalışmalarını ilgiyle takip edeceğiz.

 

Ben teşekkür ederim, benim için keyifti. Bu arada İstanbul’un haricinde, Amasya’yı, senin memleketin Samsun’u, Bafra’yı çok andık, oradaki dostlara ve sanata ilgisi olan herkese sevgilerimi iletiyorum. Tekrar teşekkürler.


 

  • BafraHaber Yorum
  • Ressam Murat Kurt Röportajı (Tamamı) içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0