Psikiyatrik Hastalarla Yaşam

<p> Anlatmış olduğu iş bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sağlayacak bir işti. Şakayla karışık, olurdu olmazdı derken neticede hızlı bir kuruluş aşamasından sonra, biz dört dörtlük ekibimizle işe başladık.</p> <p>Bu konuda çok tecrübemin olmaması, başladığımız günden itibaren beni kendimi eğitme konusunda tetikledi. 22 yıl öncesinde kapatmış olduğum kitapları tekrar açtım, internetten bilgiler edindim, doktor arkadaşımızın büyük bir azimle taşımış olduğu kaynakları okudum, tavsiye ettiği filmleri izledim derken, fark ettim ki, öğrencilik hayatıma geri dönmüşüm. Gece gündüz okudukça ne kadar çok eksiğimiz olduğunu, ne kadar ilginç hayatların olduğunu, herkesin kendine ait bir hayat hikayesi olduğunu öğrendim.</p> <p>Çalıştığımız birim Toplum Ruh Sağlığı Merkezi. Psikotik bozukluğu olan (Şizofreni, psikoz vb.) danışanlara bir nevi rehabilitasyon hizmeti sunmaya başladık. Onlarla şarkı söylüyor, oyunlar oynuyor, elişiler yapıyoruz. Buraya gelene kadar, içindeki danışanlarımızdan bu kadar yetenekli insanlar çıkacağını tahmin etmiyordum. Okuryazar olmayanı da var, iki üniversite bitireni de... Kendini prenses sanan da var, peygamber sananda. Hatta büyücülük yeteneği olduğunu sanan, kendisini Hz. Meryem, doğurduğu çocuğu Hz. İsa sananda. Hepsi özünde iyi insanlar.</p> <p>Bir danışanımızın bir gün bağlamaya aşık gibi bakmasından, yıllar önce ortaokul sıralarında bağlama çaldığını anlayabilecek, hatta kusursuz resim boyamasından yola çıkarak bu alana yatkınlığını, ev ziyaretinde tecrübe edecek kadar kendimizi geliştirmeye başladık.</p> <p>O kadar saf duygularıyla paylaşımda bulunuyorlar ki, yardım etmemek imkansız. Kimisi suskun, içine kapanık sorulanlara bile cevap vermiyor, kimisi anlattıkça anlatıyor. İnsanlardan korkuyor, kendilerini evlerine kapatıyorlar. Kendi kafalarında tasarladıklarıyla hesaplaşıp, yüzleşiyorlar. İnsanların bakış açısından dolayı, arkadaş dahi edinemiyorlar. Tek başına bir hayat nasıl geçer? Dışarıda böylesine güzel yaşamak varken? Hele de bahar gelince insanlar yerinde duramazken? </p> <p>Kimisi ergenlik döneminde lise çağlarındaki, öğretmenlerinden dayak yedikten sonra yakalanırken, kimisi bir yakınının kaybıyla, ekonomik krizle, ya da askerlik dönemini sıkıntıyla geçirince, yer değişimlerinde yalnız kalınca, kimi sevdiğinden ayrılınca yakalanmış bu hastalığa.</p> <p>Hastalığın şeker hastalığı, tansiyon ya da bir kalp hastalığı gibi yıllar boyu ilaç kullanmak gerektiren bir hastalık olduğunu anlatabilmek çok zaman alıyor. Çünkü içgörüleri mevcut değil. Çünkü hastalıklarını kabullenemiyorlar. Pek çoğu bu hastalıktan kurtulacağını düşünüyor. Hatta kimilerine göre ilaçlar çok gereksiz.</p> <p>Bağlanıp değer verdikleri insana da tüm sevgilerini verebiliyorlar. İnsanların onları ”˜`akıl hastası`` yerine koymaları onları hastalıklarını bile gizlemeye itiyor.</p> <p>Bazen göz göze gelmek bile istemiyorlar. Çünkü artık gözlerine bakınca, bir dertlerinin olduğunu bile anlayabiliyoruz. Yani gözleri ruhlarını yansıtıyor. Bakışlarının değişmesinden bile her şeyi ele veriyorlar.</p> <p>Yapılan her işten çok çabuk sıkılıyorlar. Hiçbir işle bir saatten fazla ilgilenemiyorlar. Sevdikleri işlerle ilgilenirken iş değişiyor. Bir keresinde onları sanat müziği korosunu dinlemeye götürdüğümüzde, hiç sigara içmeden ve salondan çıkmadan konseri sonuna kadar izlediler. Bu arada yazmayı unuttum. Hayatta en çok sevdikleri iki arkadaşları, sigara ve çay. Çoğunun vazgeçemediği şeyler. Hatta kimisinin sigara izmariti toplayıp içme alışkanlığı bile var.</p> <p>Bazen çıkıp onlarla sabah sporu yaptıktan sonra, voleybol ya da yakar top oynuyoruz. Hepimizin zevk alarak yaptığı aktivitelerden. Her şeyi unutup çocukluğumuza, yaşayamadıklarımıza dönüyoruz.</p> <p>Danışanlarımızın içinde evli olanda var, bekâr olanda. Evlilerin içinde torun sahibi olanda var. Bekârlarımız ısrarla evlilik hayali kurarken, evli olanlar eşlerini ve torunlarını anlatırken gözlerinin içi gülüyor.</p> <p>Onların bizlerden beklentileri çok. Çünkü tutunacak dalları yok. Öyle yaşamların içine dalıyoruz ki, tereklerinde yemek yemeye tabakları, çay demlemeye çayı yok. O yoksulluğun için de bile bize, ikramda bulunmak için ellerinden gelen çabayı harcıyorlar. Kimisi çöplük gibi evde yaşıyor... Günleri bulaşığı birikmiş, yatakhane, mutfak, hepsi bir arada. Kimisi ise hastalığını kabullenmiş, her şey yerli yerinde.</p> <p>Bazen gökyüzüne bakıyorum, yıldızlar ve ay içime umut dolduruyor, yaşadığıma şükrediyorum. Bazen de kalkınca her gün doğmak yeniden sevmektir her şeyi diyerek yeni bir güne başlıyorum. Bazen yaşantımızdan deneyimlerimizle onlara bir şeyler anlatmaya çalışırken, fark etmeden onların da bize kattıklarının farkına varıyoruz. Biz de onlarla birlikte yaşıyor, onları hayatımızın bir parçası yapıyoruz. Aile, ev, kardeş gibi...</p> <p>Bazen vakti gelince, gönüllerden, takvimden, kaderden düşeceğimizi bile bile yaşam savaşı veririz. Yaşlanacağımızı bile bile, ruhumuzu yaşlandırmak hasta etmek istemeyiz.</p> <p>Fark ettim ki, artık onları hayatımızın bir parçası yapmışız. Geçtiğimiz sokaklar, kapısını çaldığımız nice evler umut bekleyen, kendini saklayan insanlarla dolu. Hep beraber teselli olmayı öğrendik. Bir nevi okul burası. Anaokulundan başlayıp, sonunda hayata atılmalarını destekleyecek, yetişecek ve yetiştireceğiz hep beraber... Onların yüzlerindeki ve kalplerindeki mutluluğa ve acıya, her ne yaşanırsa ortak olacağız, bir bütünün parçası olarak.</p> <p>Bazen hak etmedikleri değeri sunarız sevdiklerimize. Onlar bile şaşarlar ne olduğuna... Farkettim ki, biz değer verdikçe, onları sağlıklı bireyler olarak kabul ettiğimizde, onlarda bizleri gözlerinde büyütüp, haddinden fazla değer veriyorlar her birimize. İsteriz ki gönüllerinde yaralar açmayıp, açılanları kapatalım hep birlikte. Dile getiremeyip, gizledikleri kırgınlıkları, anlamaya çalışmak ortak çabamız.</p> <p>Onlarla çıkmış olduğumuz bu yolda, aşmamız gereken, birçok engel var. Daha çok eğitim, daha çok eğitim... Yaptığımız işin çok özveri isteyen bir iş olduğunun bilincinde, daha fazla anlayış, daha fazla sabır ve herkesten yardım istiyoruz...</p> <p>   </p> <p>Türkan Zengin Karaboğa</p>
  • BafraHaber Yorum
  • Psikiyatrik Hastalarla Yaşam içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0