Polisin dövülmesi, biber gazı sıkılması kadar trajiktir

Bafra, geçen hafta ‘Polis acile biber gazı sıktı’ haberi ile sarsı(t)ıldı.
Ve haber öyle dramatize edildi ki, koca fil unutulup kuyruğu gösterildi.

Istırap çeken anne ve yavru,
Tartaklanan vatandaş.
Düğünü dağıtılan damat.

Yukarıdakilerin hepsi doğrudur.
İçinde çocuk olan araca biber gazı sıkılmıştır,
Vatandaş tartaklanmıştır.
Düğün dağıtılmıştır.

 

Bafra kamuoyuna tek taraflı ve trajedi şeklinde duyurulan olay hiç de öyle filin kuyruğundan ibaret değildir.

Olay edindiğimiz bilgilere göre kısaca şöyledir:
Saat 12’ye çeyrek kala sivil polis düğün salonu sahibinin yanına gelmiştir.
Polise göre; müziğin sesinin kısılması istenmiş, geç olduğu, şikâyetler olduğu söylenmiştir.
Düğün sahipleri 10 dakika daha müsaade istemiş, son bir çiftetelli daha çalalım demiştir.
Sivil polis vaktin geç olduğunu ileri sürerek müsaade etmemiş ve müziği durdurmuştur.

Ne olduysa bundan sonra olmuş.
Bize söylenenlere göre iki polis güzel bir dövülmüş ve bizim düğünümüzü bizden başka kimse dağıtamaz denmiş.

Olayın sadece bu kısmı dahi sokakta, çay ocağında polise karşı bir zafer kazanılmış gibi anlatılmaktadır birileri tarafından.

Polis oradan, onların anlatımı ile dövülerek gönderiliyor.

Sonrasında takviye ekipler olay yerine geliyor.
Neden mi`
Tutuklamak için…
Neden mi`
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, verdiği yetki ile kamu düzenin bozan, Türk Polisini darp eden (döven) ona hakaret eden, kamu aracını tahrip eden, saldırganları tutuklamak için.


Ve Polisin haksız duruma düştüğü an…
Çocukları ile evine gitmeye kalkan R. Tepe’nin arabasına biber gazı sıkılıyor.
O anki durumun ne olduğunu bilmiyoruz.
Gece, aracın içi görünüyor mu, öncesinde olaylar nasıl gelişti.
Psikolojileri ne durumda her iki tarafın..`

Olan oluyor.
Yine bir arbede…
Sebebi ne olursa olsun Türk Polisi darp ediliyor, Türk Polisinin araçları tahrip ediliyor.

R. Tepe ailesini hastaneye getiriyor.
Polis pek tabiî ki, bu rezaleti sonuçlandıracak.

Ve yine arbede…
Tutuklamaya gelen polislere yine saldırılıyor, aracın camları kırılıyor.
Zor durumda kalan polis tekrar biber gazı kullanıyor.
Saldırganlar yakalanıp gözaltına alınıyor.

Hastanenin acil bölümü tedbir olarak bir süreliğine boşaltılıyor.


İşte olay bizim öğrenebildiğimiz kadar bundan ibaret.
Saldırgan R. Tepe ve arkadaşı gözaltına,
Dayak yiyen polisler hastaneye,
Camı kırılan ve tahrip edilen araçlar garaja.

Ertesi gün akşama doğru mahkemeye.
Karar: İki kişinin tutuklanmasına 400 Milyar TL kefalet ile serbest bırakılmalarına.
Ne büyük suçmuş ki böylesine büyük bir kefalete karar kılındı.


Kim bu vatandaşlar.
Gazetenin, tartaklandı dediği vatandaş.

Çocuklarının isminin cisminin açık açık yazıldığı, kendisinin de R.Tepe şeklinde yazıldığı vatandaş`

Yazsanıza Ramazan Tepe şeklinde kardeşim.
Bilmeyen varsa söyleyeyim, Ramazan Tepe Sedat Şahin’in eniştesidir.


Burada fil Bafra’nın adına kara lekeyi çalan mafya babalarıdır.
Kuyruk da, son olayda polisin maruz kaldığı durumdur.
Sözü dolaştırmaya gerek yok, Kralın çıplak olduğunu artık birisi desin.
Ortada dağ gibi bir mafya sorunu var ve bunu insanlar fısıldayamıyor bile.


Bu olayı yazacağımı anlayan arkadaşlar o günden başladılar, beni uyarmaya, hatta rica etmeye.


Ne oluyoruz arkadaşlar. Dağ başında mı yaşıyoruz`

Bir gazeteci ne yapar`
Sadece yazar.
Yazmadıkları için suçlamadık mı bugüne kadar ağabeylerimizi…
Yazsalardı bugün ben tek başına mı yazacaktım yoksa ortak deklarasyon mu yayınlayacaktık.


Ben ne yazarım da başıma iş gelir`
Bir gazetecinin yazdığının bedeli olsa olsa mahkeme kapısıdır.
Yalan haber yazmaktan, iftira atmaktan ya da kantarın ucunu kaçırırsa hakaretten.


Bir gazetecinin yazdığının bedeli olsa olsa mahkeme kapısıdır.
Ama demokratik bir hukuk devletinde mahkeme kapısıdır…

Bu ülkede ise en iyi hali ile hastane odasıdır.
Hukukun hiçe sayıldığı, gücün yasadışı örgütlerin elinde olduğu, yasaların zayıf olduğu ülkelerde şanslı isen, hastane odasıdır.


Araca ve acile biber gazı sıkılması;
Polisin darp edilmesi (dövülmesi) kadar trajiktir.

Araca ve acile biber gazı sıkılması;
Polis aracının tahrip edilmesi (camlarının kırılması, kaportasının ezilmesi) kadar trajiktir.

Biri yukarıda ki gibi yazar…

Öteki de aşağıdaki gibi:

Polisin dövülmesi, biber gazı sıkılması kadar trajiktir.

Ama bizim ki, sadece filin kuyruğunu gösterdi bize…


Olay ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar küçüktür.
Olayın içinde olanlar da, yarın karakola gelin denildiğinde ‘peki, memur bey saat kaçta gelelim’ diyecek kadar kibar, hukuka saygılı; diğerleri de bir o kadar kanunsuz ve zorbadır.
Hem de silahlı, coplu, biber gazlı.


Ama olmadı…

Araştırmaya gerek yok öyle…


Bu adamlar Bafra’da değil Türkiye’de nam yapmışlar.


Mangala iyi üflüyorlar.


Kanun da bizim diyorlar.
Bazı kanunları da onlar uyguluyorlar.
İhale kanunu,
Çek-Senet Tahsilâtı kanunu.

 

Sonuç olarak:
Doğru şeye cıs demeli.
İçimizi cızlatan toplumsal sorunlara da carlayarak yer verilmeli.

 


İşte böyle bir olay.
Yazsam tesiri çok…
Yazmazsam tesiri çok.


Bu yazı, polisin karşısında elim cebimde konuştuğum için bana, salak, cahil, saygısız, terbiyesiz diyen hemşerilerime.


Polisin karşısında el cepte konuşmak saygısızlık değildir.
Polisine sahip çıkmamak saygısızlıktır.

  • BafraHaber Yorum
  • Polisin dövülmesi, biber gazı sıkılması kadar trajiktir içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0