Bafra'da şehir efsaneleri

Bafrada sehir efsaneleri

1923 yılına kadar Bafra`da yaşayan Rumlar, yaşadıkları dönemde Bafra`nın zengin kaynaklarından yararlanıp mimari açıdan farklı ve güzel konaklar inşa ettiler, O konakların güzelliği bugün bile hayranlık uyandırmaktadır. 

Rum aileler yaptıkları bu konaklar için hiç bir masraftan kaçınmadılar, bahçelerine tropikal ağaçlar bile dikip, konaklarının altına onlarca metreyi bulan mahzenleri de yaptılar. 

Bu konakların en ünlüleri bizim zamanımızda Kız Meslek Lisesi olan Efrem Ağanın konağıydı. 

İshaklı Mahallesi`ndeki evlerin bazılarında ve Bafra Lisesi`nin karşısında bulunan yüksek gazinoda da mahzenleri vardı. Bu mahzenlerde Bafra`da yetiştirilen İzabella cinsi siyah kokulu üzümlerden yapılan şarapların yanında turşu, reçel gibi kışlık yiyeceklerde saklanıyordu. 

1923 yılında alınan mübadele kararıyla Rumlar Bafra`nın tarih sahnesinden silindiler. Onların bıraktıkları yerlerin çoğuna mübadil Türkler yerleştirildiler. Bizim çocukluğumuzda en çok duyduğumuz şeylerden biri Bafra`nın altında bulunan tünellerdi. Bu tüneller o kadar abartılmıştı ki; Efrem Ağanın Konağından girilen tünelin öteki ucunun, Kızılırmak`ın öbür yakasındaki Yağmurca Köyü`nden çıktığı söylenir olmuştu. 

Diğer bir tünel ise İshaklı Mahallesindeki Devlet Hastanesinin civarındaydı. Onun da uzunluğunun kilometrelerce olduğunu söylüyorlardı. 

Bu bizim yıllarca inandığımız bir söylentiydi. Hala Bafra`da buna inananlarda vardır. Hâlbuki o tünel dedikleri galerilerde, şarap fıçıları ve testiler de çıkmıştı. Moldova`da 30 kilometreyi bulan mahzenlere baktığımızda Bafra`nın mahzenleri çok mütevazı kalıyordu. 

Bu durum şehir efsanesinin çıkmasını engelleyememişti. Bafra`nın efsaneleri bununla da sınırlı kalmıyordu. Sarıköy`de bulunan, Gürcütepe`nin altınla dolu olduğunu söylüyorlardı. Koskoca tepeyi berberin traş etmesi gibi tıraşladılar. Tonlarca toprağı koca greyderlerle boşalttılar. O ağaç dikmeye üşenip küçücük çukurları bile açmayan insanlar binlerce ağacın dikilebileceği toprağı bir efsane yüzünden boşalttılar. 

Sonuç tabiki hüsran... 

Bafra`nın ünlü tütün tüccarlarından Himmet Karaçocuk, tütün işinden o kadar zengin olmuştu ki, hakkında bin bir türlü söylenti çıkmıştı. 

Onlardan bir tanesi de uçak hikâyesiydi. Himmet Ağanın eşlerinden biri, kebabı da çok meşhur eskiden Çağşur şimdi ise Esençay köyündendi. Himmet ağa özel uçak kiralayarak Bafra`ya gelmiş, pilota da uçağı çağşur köyüne çek demiş. Pilotun itiraz edecek hali yok, ne yapsın, uçağın rotasını Çağşur`a yöneltmiş. Uçak Çağşur`un üzerinden geçerken Himmet Ağa aşağıda eşini görmüş ve başlamış bağırmaya “uçiyam çavuşun kızı uçiyam” Bu söylenti yakın zamana kadar anlatılırdı. Çoğu büyüklerim de hatırlayacaklardır. Burası Bafra, ne efsanesi biter ne de hıdrellezdeki kurutulmuş kestanesi... 

Şimdilik bu kadar hoşça kalın.

Recep Yılmaz
  • BafraHaber Yorum
  • Bafra'da şehir efsaneleri içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 1
User defaultYorum Id: 107652
09 Aralık 2020
09:48
  • Yorum Id: 107652
  • 09 Aralık 2020
  • 09:48

Ahh be dedem yukarıda yazan efsane dogrudur