Bafra Bedesteni

Farsçadan gelen ve aslında bedestan olan bu kelime kıymetli kumaşlar, mücevherler ve buna benzer eşyanın satımına uygun açık ya da kapalı çarşıların tamamına denir.

Bedestenler Osmanlı Döneminde nüfusu uygun hemen hemen şehirlere yapılmıştı.

Dükkanlar ve dört kapısında Ünye taşının kullanıldığı, iki sokak ve bir aradan oluşan Bafra’daki bedestenin yapım yılı hakkında kesin bir bilgi olmamasına rağmen Evliya Çelebi 1640 yılındaki

Amasya, Samsun, Bafra, Ünye, Trabzon, Batum ve Kafkasya güzergahındaki yazılarında Bafra’daki bedestenden söz etmemiştir.

Merzifon’daki bedesten gibi 17. yüzyılın sonlarında yapılma ihtimali söz konusudur. 18. Yüzyılda Ermeni ve Rum tüccarların, sarraflık yaptıkları bedestenin en ünlü kuyumcusu Ananiya Esemihaloğlu’dur. Bedesten, 1915-16 yıllarında Ermeniler ve 1922-24 yılları arasında Rumların gitmeleri üzerine tamamen Türk zanaatkar ve esnaflarından oluşmakta, vakıflar tarafından yönetilmektedir.

Bafralı olup da bedestenle ilgisi olmayan kimse düşünülemez,.

Kolumuza taktığımız ilk saati, parmağımızdaki nişan yüzüğünü, düğünlerimizde takılan altınları, aldığımız yegane yerdir orası.

Neredeyse boyu iki metreyi aşan kolon balıklarını, kurutulmak için tezgaha dizilen sarı havyarları, ustalıkla et hazırlayan kasapları seyrettiğimiz anılar hep oraya aittir.

Yeni alınan arabamıza teyp veya pikap taktırdığımız, bozulan radyomuzu koşarak götürdüğümüz radyocu Nevzat Amcamız, sipariş üzerine kolye yaptırdığımız kuyumcu Bedri Amcamız, hep oradaydılar.

Bugün oradaki esnaf profili biraz değişse de, oraya girip biraz gezdiğinizde kendinizi nostaljik bir filmi izler gibi hissedersiniz.

Bir şehrin çarşıları, ibadethaneleri, tarihi konakları, çeşmeleri, parkları, o şehrin ruhu ve kimlik cüzdanıdır.

Onları kaybettiğinizde geçmişe ait tüm değerleri kaybettiğiniz gibi geleceği de kaybedersiniz. Maalesef Bafra’nın bugünkü durumu trajiktir.

İsmetpaşa, Gazipaşa, Tabakhane, Hacınabi ve Büyükcami mahallelerindeki tarihi konakların büyük kısmı rant uğruna yıkılmıştır.

Cami haricindeki ibadetlere değinmek bile istemiyorum.

Hele o çeşmeler...

Su yerine feryat akıyor musluklarından.

Rahmetli efsane başkan ALİ KALE ilk su şebekesini Bafra‘ya yaparken tarihi dokunun bozulmaması için çok uğraş vermiş, kaçak yapılaşma ve yıkıma asla izin vermemişti, nur içinde yatsın.

Bafra artık kocaman bir taş kütleden oluşan bir şehir görünümündedir.

Yeşili son derece azalmış, tarihe ait ne varsa çok azı dışında hepsi kaybedilmiştir.

Gelecek kuşaklara ne miras bırakılacaktır.

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Avrupa’da bombalanıp yerle bir edilen şehirler, aslına uygun şekilde halklarına tekrar kazandırılmış, bugün hayranlıkla gezilen çok turist çeken yerler olmuştur.

Tek bir bomba bile atılmayan Bafra’nın durumu ise malumunuzdur.

Son söz,

Elimizde kalan son tarih bedestene hep beraber sahip çıkalım.

RECEP YILMAZ

  • BafraHaber Yorum
  • Bafra Bedesteni içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0