Amasya'nın misketi, Sivas'ın gök elması

Amasyanin misketi sivasin gok elmasi

Cumhuriyet Mahallesi’ndeki evimizin altındaki terzi Kemal Amcanın dükkânında yangın çıkmış, evimizin önünde yüzlerce insan birikmişti.

İtfaiyenin gelmesi çok uzun sürmemişti. Yangın kısa sürede kontrol altına alınmıştı ama dikilmiş, yarım kalmış veya dikilmek üzere bırakılmış tüm kumaşlar yanmıştı.

Terzi levazımatı ve dikiş makinalarından da hiçbir şey kurtarılamamıştı. Terzi Kemal Amca için çok üzülmüştük.

Dükkânını bizim evin altında açalı henüz iki yıl bile olmamıştı. Tersine göçle İstanbul’dan Samsun’a gelmişti.

Hava kararmak üzereyken ablam okuldan dönmüş ve Kemal Amcanın dükkânının yandığını görmüştü.

Az sonra bir kıyamet daha kopacaktı…

Günlerden 18 Mayıs’tı. Üçü kız dördü erkek yedi kardeşin en büyüğü olan ablamın, 19 Mayıs töreninde giyeceği kıyafet de yanan elbiselerin içindeydi.

Aslında bir şeylerin ters gideceği belli oluyordu. Ablam çok titizdi ve işini son güne bırakmazdı. Terzi Kemal Amca da çok iş almıştı. Bugün yarın diyerek onu oyalamıştı.

Yapacak bir şey yoktu. ..

Kemal Amca ütüyü açık bırakmış, birkaç saatliğine de bir yerlere gitmişti. O zamanlar ütülerde termostat yok, ütü ısındıkça ısınıyor,  fişi çekmediğinde böyle yangınlar çıkarabiliyordu. Yangın telaşı bitmiş hava da iyice kararmıştı.

Ablam törenlere katılmayı çok istiyordu, katılamayacağı için de çok kızgındı. Evin içini Ali Sami Yen Stadına çevirmiş, yan duvarlar ve odaların tavanları hariç adım atmadık yer bırakmamış,  buharlı lokomotif gibi burnundan buhar çıkıyordu.

O bizim büyüğümüzdü ona yaptıklarından dolayı kırmızı kart gösteremiyorduk.  O ise bunun bilincinde kırmızı pelerin görmüş boğa gibi sağa sola saldırıyor, biz dört matador evdeki yastıkları da kullanarak barikat oluşturmaya çalışıyorduk.

Can güvenliğimizin kalmadığını gören annem son çare olarak evinde terzilik yapan komşumuza gidip durumu anlatmış. Terzi Mayranuş Teyze de kumaşı getirirseniz sabaha kadar da olsa ben tören giysisini dikerim demişti.

Mutlu haber gelmişti. Ablamız önde, biz arkada hemen manifaturacı Halim Amcanın evini bastık. Çok kalabalık olduğumuzu görünce yemeğini bile yemeden teslim olmuş, direniş göstermemişti. Manifaturacı dükkanını açmak için o önde biz arkada yola koyulmuştuk. Az sonra kumaşımızı almış eve dönmüştük. Annem ve terzi Mayranuş Teyze bizi bekliyordu.

Mayranuş Teyze Bafralı değildi…

Sivas’tan gelin gelmişti. Amasya’dan gelip Bafra’ya yerleşen Agop Amcaya bekârken “Sivas’ta güzel bir kız var, çok hanım hem de elinde altın bileziği var, terzilik yapar,  evin geçimine de yardımcı olur” demişler. O da “olur” demiş.

Yine aynı şekilde Mayranuş Teyzeye durumu anlatmışlar. “Bafra’da yakışıklı bir çocuk var, işinde gücünde biri” demişler. O da “hayırlısı neyse olsun” demiş.

Agop Amcalar az sayıda ermeni cemaatinin bulunduğu Sivas’a gidip, Mayranuş Teyzeyle nikâh yapıp Bafra’ya dönmüşler.

Birbirlerine bu kadar uyan bir çiftin olduğunu bugüne kadar görmedim. Bir elmanın iki yarısı gibiydiler. Elmaları meşhur iki ayrı vilayetten gelmişler,  Bafra’da bütün bir elma olmuşlardı. Yıllar sonra meyve sayılarında artış olacak,  İlda, Jan ve Aida da aileye katılacaktı.

Mayranuş Teyze gerçekten çok asil biriydi. Çocukları ve sabah işe göndereceği bir eşi olmasına rağmen elbiseyi dikeceğini söylemişti. O günün çok iyi insanlarının yaşadığı Bafra’da bile bu teklifi hiçbir terzi kabul etmezdi.

Mayranuş Teyze sabaha yakın saatlerde kıyafeti bitirmiş evine gitmişti. Ablam kıyafetini çok beğenmiş ve arkadaşlarıyla buluşmak üzere okuluna gitmiş, oradan da Bafra Lisesinin yanında bulunan top sahasına gideceklerdi.

Orası Bafra’nın yıllarca kullandığı tören alanıydı. Biz bütün kardeşler de tören alanına gitmiş, ablamın geçit törenini izliyorduk. Ablam bembeyaz kıyafetleri ile bir kuğu gibi süzülerek önümüzden geçiyor biz de ellerimiz patlayıncaya kadar onu alkışlıyorduk.

Ablamda dün akşamki sinirinden eser yoktu, çok mutluydu.

Fransız filmlerinde olduğu gibi devam eden, edeceğini sandığınız filmde fine yazısını hemen görmeyeceksiniz.

Merak etmeyin, biliyorum Terzi Kemal Amcayı ve Mayranuş Teyzeyi merak ediyorsunuz. Kemal Amca çok sıkıntı çekmişti ama yanan kumaşların sahipleri zengin olsun fakir olsun Kemal Amcadan kumaşlarını talep etmemişler,  aksine ona yeni kumaşlar verip işlerini düzeltmesi için yardımcı olmuşlardı. Babam da bir yıllık kira almamıştı.

Kemal Amca yıllar içinde işlerini düzeltmiş, dükkân bir de ev satın almıştı. Mayranuş Teyze eşiyle beraber 2000’li yılların başına kadar mutlu bir hayat sürmüştü.

Ama cennete elma lazım olmuş, elmanın bir yarısını oraya göndermiştik. Amasya kökenli elma cennete gitmiş Sivaslı olanı da vasıflı bir elma nasıl olur yeni nesillere anlatmak için İstanbul’a gitmişti.

Recep Yılmaz

  • BafraHaber Yorum
  • Amasya'nın misketi, Sivas'ın gök elması içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0