AMASYA 1
Her gittiğim şehre farklı bir gözle bakar, yaşanabilecek bir yer arar, "Burada yaşanır mı?" sorusuna cevaplar ararım.
Havası güzel mi, suyu temiz mi, insanları medeni mi, gezilecek ve eğlenilecek yerleri çok mu, gürültülü mü, asayiş yerinde mi?
Yıllar önce, henüz gazeteci bile değilken, Amasya’da bir süre kalma şansım olmuştu.
Şehzadeler şehri Amasya’ya hayran kalmıştım.
Bu şehre hayran olmamak mümkün değil.
O gün bugündür, belediye başkanlarına, meclis üyelerine ve şehirde söz sahibi olanlara Amasya’yı anlatırım.
On yıl sonra, Bafra Musiki Cemiyeti Fotoğrafçılık Kulübü’nün Amasya gezisiyle tekrar gitmek nasip oldu.
Kamil ve Onur Hocam’la birlikte iki buçuk günde 30 km yürüdük, Amasya’yı altını üstüne getirdik.
Heyecanlıydım…
Acaba on yıl önce bıraktığım Amasya hâlâ aynı mıydı?
Temizliği, düzeni, kuralları; dağları, taşları, mağaraları yerli yerinde miydi?
Çünkü Amasya, kuralları olan ve bu kurallara uyulması gereken bir şehirdi.
Çünkü Amasya, kararlar alan ve uygulayan, irade sahibi yöneticilerin olduğu bir şehirdi.
Amasya’da valiliğin, belediyenin, emniyetin ve Amasyalılar için aldığı kararlar uygulanır.
Amasyalı da bu kuralları kendine eziyet saymaz.
Amasya demek, sadece doğal ve tarihi zenginlikleri bol, ışıl ışıl bir şehir demek değil.
Amasya demek, doğaya ve insana saygı ve sevgi demek…
Başka bir şehri övmek durumundayım ama yapacak bir şey yok.
Köyleriyle beraber 134 bin nüfusuyla Bafra’dan daha küçük olan Amasya’da bir adım bile geri atılmamış.
"Işıl ışıl modern bir kent" sloganı bizim belediyemizin duvarında hikâye olurken, Amasya’da gerçeğin ta kendisi olmuştu.
Amasya, heybeti ve nezaketiyle şehzadeler gibi dimdik ayaktaydı.
Amasya’da, şehir ve halk için oluşturulan kurallar, Amasyalıların yaşam biçimi haline gelmişti.
Gelen iktidarlar da oy kaygısıyla kuralları gevşetmemişti.
On yıl önce Amasya’nın yerel halkıyla fazla temas etme imkânım olmamıştı, ama şehirciliğine hayran kalmıştım.
Şimdiyse insanlarına hayran oldum ve bu başarının altında o güzel insanların olduğuna inandım.
Amasya ile ilgili yıllar önce edindiğim ve hâlâ geçerli olan izlenimlerimi, güzel insanlarıyla ilgili düşüncelerimi aktaracağım yazıda buluşmak üzere…
AMASYA 2
Amasya izlenimlerimi yazıyorum; kalbi Bafra için atan Bafralılar ve belediye yönetimi için.
Kibirleri izin vermeyebilir ama yine de şansımızı deneyip, Bafra Belediye Başkanı’na ve müdürlerine bir Amasya gezisi tavsiye ediyoruz.
Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, yanına müdürlerini ve amirlerini alsın, bir hafta sonunu Amasya’da geçirsin.
Dağılsınlar, adım adım gezsinler Amasya’yı…
Başının da sonunun da ne kadar temiz, düzenli, sakin ve huzur verici olduğunu görsünler.
Amasya’da önceliğin insan olduğuna şahit olsunlar.
Yeşil alanların betona çevrilmediği, her bir karışın yeşile boyandığı bir Amasya görsünler.
Aman ha, yoldan yürürken Bafralı olduklarını da belli etmesinler.
Amasya’dayız…
Etrafı dağlarla çevrili bir tas gibi olan Amasya’da güneş batmak üzere.
Son ışıklar Yeşilırmak üzerinde dans ediyor. Fotoğraf sanatçılarının çok sevdiği o altın saat.
Ziya Paşa Bulvarı’nın başındayız. Biraz sonra Yeşilırmak boyunca küçük bir gezintiye çıkacağız.
Amasya’da aranıyorum…
NERDESİN EY ÇÖP?
Ne varsa… Güzellikler, çirkinler…
Gün boyu on binlerce insanın geçtiği Ziya Paşa Caddesi’nde çöp arıyorum.
Neredesin ey çöp?
Tertemiz Amasya’ya adım attık.
ÖNCELİK YAYALARIN
Adım attığımız yerde "Öncelik yayalarındır" yazıyor.
Amasya’da öncelik yayalara ait.
Öylesine bir tabela değil, gerçek.
Yaya geçitlerinden adımınızı attığınızda otomobiller duruyor.
Buna defalarca şahit olduk.
Şehirler arası transit karayolu olan Atatürk Caddesi’nde de durum aynı.
Denedik, durmayanlar sadece kuralı bilmeyen yabancı plakalı araçlardı.
BİSİKLET YOLU
Irmak boyunca ilerliyoruz.
Bir gariplik var: Yol mavi bir çizgiyle ikiye bölünmüş ve yayaların tarafı bomboş.
Bütün araçlar yolun solundan gidiyor. Sağa park eden yok; bir iki istisna dışında (yabancı plaka veya polis).
Kısa sürede yolun neden bölündüğü anlaşıldı: Bisiklet yolu olarak ayırmışlar.
Öyle bariyerlere falan gerek görmemişler, bir çizgi yeterli olmuş.
DURAKTAN BAŞKA ASLA
On yıl önce yol kenarında dolmuşa dur işareti yaptım.
Dolmuş durmadı, geçip gitti.
Ötekine dur işareti yaptım, o da gitti… İçi de boştu.
Şoför bana eliyle bir yer işareti yaptı ama tam anlamadım.
Sordum: "Bu dolmuşlar niye durmuyor?"
Meğer orası bizim gibi değilmiş.
Dolmuşlar sadece duraklarda yolcu alıp indiriyormuş.
Amasya’da dolmuşta giderken, "Beni şurada indirir misiniz?" diyemezsiniz.
Tek müsait yer dolmuş durağı.
Bizim buralarda nerede istersen orada dururlar.
Hatta yolun ortasında bile.
Arkadan korna çalana da bozuk para atarlar.
İŞPORTA YASAK
Amasya’da canı sıkılan, aç kalan veya yolunu kaybeden biri, toptancıdan bir kutu çorap alıp elinde satamaz.
Akşam kardeşimle Amasya’yı konuşuyoruz.
Bir adam çorapları ceketinin altına sokmuş, etrafı kolaçan ederek dolaşıyor ve sessizce "Çorap!" diyormuş.
Kardeşim şaşırmış: "Amca, niye sessiz konuşuyorsun?" demiş.
Ne desin? Yasak…
Amasya’da ipini koparan yollarda işportacılık yapamaz.
SEYYAR VAR MIYDI?
Seyyar mı dedim?
Amasya’da en az göreceğin şey seyyar satıcılardır.
Hatta var mıydı, neredeydi diye düşünüyorum şimdi.
Varsa bile uzak bir köşededir.
Ya Bafra! Seyyar cenneti Bafra…
Bizimkilerin adı seyyar ama gerçekte yürüyebilen açık işyerleri gibi.
Seyyarcılıkla ilgili bir anımı anlatayım:
O zamanlar esnaftım. Amasya İstasyon Mahallesi’nde bir çadır fuarındayız.
Havalar kötü gitti, çadır yıkıldı, iş de yapamadık.
Günlerden cumartesi, para lazım. Sattığımız ürünler arasında şemsiye de var.
Kardeşim şemsiyeleri yol kenarında satmaya başladı.
10 dakika geçmeden belediye zabıtası yanımızda bitiverdi.
"Burada veya başka bir yerde şemsiye satamazsınız." dediler.
Alttan aldık, üstten çıktık: "Para yok, açız…"
Zabıta insafa geldi: "Yakında bir pazar var, pazar başkanına rica edelim." dedi.
Gittik, aynı şeyleri ona da anlattık.
İnsaflı pazarcı bizi pazarın en dibine yerleştirdi.
Meğerse o zamanlar Amasya pazarına başka şehirlerden pazarcılar da gelemiyormuş.
Amasya’da seyyarcılık olmadığı gibi, elinde tepsiyle simit satanları görmek de zor.
Simitler sadece resmi belgeli ve sağlık kontrollü arabalarda satılıyor.
POLİS VE İNSANLIK
Amasya’nın polisi de güzelleşmiş…
Oteldeyiz, lobide sohbet ediyoruz.
Bir polis memuru ve yaşlı bir amca içeri girdi.
Amca yolda kalmış, yatacak yeri ve parası yokmuş.
Polis memuru otel sahibinden ricacı oldu.
Tabii ki otelci de buyur etti.
KORNA SESİ
Korna sesi var mıydı, yok muydu diye düşünüyorum…
Vardır mutlaka bir yerlerde, ama benim kulağımı tırmalayan bir korna sesi hatırlamıyorum.
Bu kadar güzel bir şehirde insanların birbirine kornayla selam vereceğini sanmıyorum.
Amasya’yı birkaç satıra sığdırdığım ve hakkını veremediğim için Amasyalılardan özür diliyorum.
Acaba Amasya’da bir psikopat, simit yüzünden müdür dövmeye gitmiş midir?
Amasya’da bir sosyopat, "Kimse kıpırdamasın!" diyerek iki cana kıymış mıdır?
Amasya’da park kavgası yüzünden insanlar öldürülmüş müdür?
Amasya’nın anlı şanlı mafya babası var mıdır?
Amasya’nın park ve bahçeleri, kendini gayrimeşru olarak tanıtanlar tarafından mı işletiliyordur?
Ziya Paşa Bulvarı
Hazeranlar Sokak
Hazeranlar Köprüsü
Madenüs Köprüsü
Elmasiye Caddesi
Sanmayın ki sadece dağına, taşına, yeşiline, ırmağına hayran oldum…
Amasya’da beni en çok etkileyen, o bildik güzellikler değildi.
Görsünler de Facebook’ta okulun bahçesine okul yapılmasını savunan meclis üyeleri utansın!
Cumhuriyet Bahçesi’ne okul yapılmasına sebep olan meclis üyesi utansın!