Günümüz Dünya anlayışı;yani kitleselcilikten hızlı bir çıkış evresi ve tamamen kişiselliğe dayanan düşünce ve davranış şekillerinden oluşmuş çözümü bir sonraki sayıda bile olmayan kocaman bir bilmece…
   Belki kolaycılık ,belki nemelazımcılık belki de su akarken testiyi doldurma basitliği… ama bu böyle gelmiş korkarım böyle de gidecek..Hoş o destinin de dolduğu bir türlü görülmedi şimdiye dek.
   Bütün bu okuduklarınız karşısında ve bu konuda dün vardı bu gün var yarında olacak şekillinde bir yaklaşım içine girebilirsiniz.Haklısınız..
   Bendenizin özellikle bayıldığı ve büyük bir keyifle dinlediği eski Bafra anıları içinde geçen ilginç,ilginç olduğu kadar da düşündürücü olanını sevgili ağabeyimiz Vural Dilmaç’ın kaleminden okumuştum.
   Demokrat Partinin Ülkede fırtına gibi estiği dokuzyüz ellili yıllar.Yine Demokrat Partinin ileri gelen eşraflarından olan Kamil Kitaplı o günlerde elitliği tavan yapmış Bafra Şehir Kulübündeki manyetolu telefona sarılır ve aklına mıh gibi kazıdığı numaraları çevirmeye başlar her numarayı birde yüksek sesle tekrarlayarak…
   Bir müddet sonra karşısına çıkana yüksek sesle seslenir “Alooo Ula Adnan sen misun`Ömer’de yanımadur” Karşısındaki Başbakan Adnan Menderes,yanındaki Ömer ise daha sonraki  dönemlerde yıllarca Milletvekilliği yapan Ömer Güriş’tir.
O yollarda neredeyse her evin duvarlarını siyah beyaz posterleri ile süsleyen ve daha sonra bu yaşantısı hazin bir şekilde sona eren Başbakan Adnan Menderes.
İdamı ile ilgili kanımızı donduran iddiaları bu günlerde ana haber bültenlerinde dehşetle izlediğimiz Adnan Menderes.
   Ki bu anıda ismi geçen üç isim de aramızda değiller rahmet ve saygı ile anıyoruz..
   1950’lili yıllarda yaşanan bu anı ile o dönemlerde adeta çalkalanmış Bafra…Ama Başbakanla konuşmaktan değil espirinin ham maddesi konuşma şekli. Ula Adnan sen misun`
   Gerek bu anı ve uzun yıllar sonra yasaklı yılları sona eren Süleyman  Demirel’in seçim startını Bafra’dan vermiş olmasından anlaşılıyor ki Bafra Türk Siyaset tarihinde önemli bir dönüm noktası.Tartışılmaz bir durak.
   Tartışılan daha doğrusu tartışılması gereken asıl konu bu kadar önemin,bu denli siyasilerle yaşanan samimiyetin Bafra’ya elle tutulur gözle görülür bir yansımasının olmayışı.
   Az önceki anıyı bizlere aktaran Vural Dilmaç ağabeyimiz göre eğer o yıllarda bütün bu imkanlar mevcutken Bafra’yı seven,kişisel çıkarları geri planda tutan ,yenilikçi ve ileriyi görebilen insanlar olsaydı Türkiye’nin kabuk değiştirmeye başladığı o yıllarda Bafra’ya ne imkanlar sağlanırdı.Bu günkü Bafra dört misli gelişip daha da güzelleşirdi.Katılmamak elde değil.
   O yıllar tarihin tozlu raflarında yerini alırken günümüze bıraktığı miras ise 16 Bin Bafra’lının işsiz oluşu.Elbetteki tek sebep bu değil ama bana göre başta yer alan ve önemli olanlarından bir tanesi..
   Biliyor musunuz anlık beklentilere kişisel çözümler arayanlar ve o düşüce ile tayin olanlar,işe girenler çoktan emekli oldular.Fakat;Bafra’da hala fabrika yok..iş alanı yok ve çığ gibi büyüyen koskoca bir işsizler ordusu var.