Şiirlerin Dili

Siirlerin dili
Şiir, edebiyatımızda çok büyük yer kaplayan evrenselliğe kapı açan bir dil. Toplulukların anlaşabildiği, her insanın ve her kesimin kendini bulduğu ortak duygumuz.
 Şiir’lerde her zaman kendimize bir yer aramışızdır, hislerimizi anlatan bizlere rehber olan, yol gösteren, insanlığın doğuşunda, acısında, sevincinde, ölümünde asırlar boyu gelen şiir dili vardır. Bu inkar edemeyeceğimiz bir gerçektir.
Birliği-dirliği, sevgiyi-sevgiliyi, acıyı-tatlıyı, gülü-bülbülü onun kadar güzel anlatan başka bir dil olduğunu kabul etmek çok zor. Aşıkların sevdası, anaların bacıların gönül zenginliği. Çiceklerin, kuşların, tabiatın sesi dile gelmiş şiirler de. O kadar güzel anlatmış ki şair suyun akışını, kuşun ötüşünü sanki yaşarcasına duymuş ve hissetmişiz, kendimizi bulmuşuz şiirlerin dilinde.
Şiir dili olmasa idi, insanlar, kuşlara, hayvanlar alemine, çiçeklere denizlere velhasıl gönül gözü ile görülen her türlü güzelliğe nasıl dost olur, nasıl onlarla anlaşır konuşurduk. Bizler yaşantımız boyunca şiirlerin içersinde benliğimizi aradık, az veya çok o mısralarda kendimizi bulduk. Şairlerimizin o güzel dizelerinde gönlümüzü avuttuk. Sevdik sevildik aşık olduk aşk’ı tanıdık. 
Dostlar sizlerle bu hafta şiir hakkında bir sohbet yapmak ve acizane kaleme aldığım hayatımızın bir parçasını anlatan İnşallah sizlerinde mısraların arasında gezebileceğiniz şiirimle hoş cakalın demek istiyorum.
Gönlünüz hoş, mutluluğunuz daim olsun…
Yunus’un dediği gibi
 “Sevelim, Sevilelim Bu Dünya Kimseye Kalmaz.”
GÖNÜL YARASI 
Gönül yarası var bende kardaş, Gönül yarası.
Ah be deli gönül ahhhh. Nerelerdesin,  
Nerede bulayım seni bilmiyorum ki,
Bazen bakıyorum benimlesin, bazen sırlara karışmış 
Bulunmayacak yerlerdesin. 
Kim kimin peşinde gel bana anlat ne olursun,
Buldum dediğim anda, Yok oluyorsun…
Sen, içinde bir sıcaklık buldun mu? Hiç…
Sen kalbinin derinliklerinde kayboldun mu hiç.
Ne uslanmaz bir haldesin, bak, gecen yıllara bak, ne olursun 
Saçlarıma, düşen aklara bak, ne olursun 
Bedenimdeki, yoklara bak, ne olursun.
Bırak peşimi bırak, ne olursun. 
Hiç mi ihtiyarlamaz, hiç mi yorulmazsın 
Nereye kadar gideceğiz 
Bu yolculuk nerede son bulacak 
Ne sen bana bir şeyler anlatıyorsun,
Ne de ben sana dur diyebiliyorum.
Ama sende bende biliyoruz gerçekleri.
Bir gün sona erecek beraberliğimiz.
Bu kadar alışmışken birbirimize 
Son bulacak sevgimiz, unuturmusun beni.
Unutur muyum seni.
Başka yurtlarda başka mekanlarda olur musun
Yeni, bedenlerde bulur musun kendini
Şu cümleler dökülürken dudaklarımdan 
Başka dudaklara buse kondurur musun 
Bir anlatabilsem, ah bir anlatabilsem 
Seninle gecen günlerimi, be gönül
Biliyorum vefasızsın sen, bende öyle gönül,
Beni bile benden kıskandın yer yer…
Tehdit ettin sen kimsin ki, Ben nicelerle beraber olurum dedin…
Ne ettin, bana ne etin ki be gönül
Bu kadar bağladın kendine Yok ettin beni… Yok…
Hislerimi anlatmak istiyorum, Lakin ne care anlatamıyorum ki.
Bu kelimeler az geliyor be gönül. Az geliyor seni anlatmama…
Aşkımızı anlatmama,
Bazen anam oldun, besledin beni göğsün üzerinde.
Bazen bacım oldun, anlattım dizinin önünde.
Bazen arkadaş dost oldun, paylaştım herkesle senide.
Bazen eşim oldun, seviştim bitmeyen o sonsuz gecelerde 
Be gönül, O sonsuz gecelerde.
Hepsini birden dile getirmek kolay mı sanırsın…
Unutayım mı, o güzellikleri unutayım mı hepsini de.
Ah deli Gönül ah…
Terk edeyim mi şimdi bende senide…
Hayallerimi süsledin benim… Hayallerimi…
Yanan bir ateştim, kor haline getirip üzerimi külledin… 
Duygularımı bastırdın be gönül… Duygularımı 
Bazen önümü açıp git gidebildiğin kadar dedin.
Bazen baktım ki, ne yapıyorsun geri dur, geri dur 
Ağlamayacağım, ağlamayacağım derken
Bir gün öyle bir tokat atın ki,
Ta damarlarda akan kanımı dondurdun.
Ve başardın be gönül ..Beni de ağlattın… 
Öyle ağlattın ki, gözyaşlarım da sevgini gördüm…
Var bununda bir hikmeti diye, geri durdum be gönül 
Külledin demiştim ya yanan ateşimi
Ne yaptın neyledin de bende anlayamadım, 
Bir gün dönüp te tüm gücünle savurdun küllerimi, 
Demek ki yanan ateş sönüyormuş be güzelim 
Sadece üzerine serpilen küllerle avunuyormuş…
Yaktın yeniden bedenimi, kor ateşe cevirdin beni…
Haydi, bu halim senin eserin, ne olursun gel de yol göster…
Gel şimdi idris’e de yol göster be güzelim.
Kalbimin derinliklerinde bir köşe ayırmıştım sana 
Hani her atışında damarlarıma kan basan 
Allah Allah Allah Diye Feryat Eden 
O atar damarlarımda idin. Bilir misin?
O atar damar olmasa, ben de olmam be güzelim 
Sen işte benim atar damarımsın 
Kalbim bom boş derken yalan söylememiştim 
Demek ki kalbimi inan ki boş bıraktım ben senin için 
Neden mi dersen, düşünsene be güzelim düşünsene 
Sen benim atar damarımsın, Sen benim atar damarımsın
Sen temizledin tüm pisliklerimi,
Sen kapattın tüm kötü düşüncelerimi…
Sen verdin bana benliğimi…
Biz olduk be güzelim biz, ne sen varsın nede ben 
Biz olduk be güzelim biz 
Yaşayamam be güzelim yaşayamam 
Şimdi bende sensiz…
Sen benim atar damarımsın…
Şimdi kuru bir yaprak gibimi bırakmak istersin beni.
Sen de bilirsin ki kuru yaprak tutunamaz hiçbir yere…
Rüzgârın önünde savrulup gider, Hangi yöne gider bilinmez güzelim…
Kendiside bilmez nereye gideceğini 
Nerede duracağını ya güzelim kendiside bilmez
Şimdi sen dalından koparıp atacak mısın 
Kuru yapraklar gibi beni, bu bende ki deli gönlü at be güzelim 
At ki gitsin uzaklara, lakin biz olduk biz, sende benimlesin. 
Sen yoksun ben yokum artık be güzelim biz varız biz
Bu günlükte bu kadar be güzelim 
Dilerim ki kuru yaprak olan şu beni 
Atmazsın yaban ellere, saklarsın kalbinin derinliklerinde…
İnan ben ona da razıyım be güzelim 
Hiçliğe de razıyım, yokluğada razıyım 
Biz olduk be güzelim biz…
Bırak güzelim bırak peşimi 
İdris çeksin gönlünün çilesini…
Çeksin ki anlasın gönül yarasını…
Anlasın gönül yarasını
                                                                                              
 İdris Anarat 24 Aralık 2011

  • BafraHaber Yorum
  • Şiirlerin Dili içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0