Değerli okurlarım uzun bir aradan sonra sizlerle birlikte olmak ne kadar güzel. Bu günlerde sağlığımız ve toplumun sağlığı için evlerimizde kalmak gerekiyor. Bilindiği gibi görünmeyen bir düşmanla dünyanın hakimiyim diyen insanoğlu savaş veriyor, ne yazıktır ki bu düşmanın, nereden, ne zaman ve nasıl geleceği meçhul. Paylaşamadığımız değerlerimizi birden bire yok eden bir düşman.
Sizlerle bu gün bir gönül dostu, aynı zamanda akraba bağlarım bulunan, Gezmeyi, görmeyi, öğrenmeyi seven, bunları da dostlarıyla paylaşmaktan mutluluk duyan bir bloger. İhracata devam eden bir firmanın finansından sorumlu bir iş kadını. Devamlı takip ettiğim ve zevkle okuduğum fikirlerinden faydalandığım Fatma Önder hanımefendinin yazısını paylaşmak istiyorum.
HAYAT NORMALE DÖNÜNCE NEYİ FARKLI YAPMAYI DÜŞÜNÜYORSUN?
Yeni bir “DÜŞ” kur.
Yeni bir dünya düşle!
Kendini iyileştirirsen dünyada düzelir.
TEMİZ BİR ARA VER KENDİNE
Bence bu süreçten en sağlıklı çıkacak olanlar, farkındalığını geliştiren, evrenin ve yaşadığı dünyanın mesajını anlayıp kendi dönüşümünü başlatacak olanlardır.
Hepimizin hak katında mühürlü farklı sınavları var. Anlamamız ne kadar uzun zaman alsa, acı olsa da onlar bizim tekâmülümüzde öğretmenlerimiz. Bunu öğrendik artık.
O kadar çok uğraştık ki kötülüğü beslemek için; sonunda İnsanlar birbirine çarpa çarpa delirdi. Anlayabilseydik birbirimizi, dokunabilseydik birbirimize evde oturur muyduk hiç?
En ağır sınav; dokunamıyoruz çocuklarımıza, sevdiklerimize.
Dindarı/dinsizi, sağcısı/solcusu, eğitimlisi/eğitimsizi; Bu kadar bencillik ve vicdansızlıktan sonra; BENİM SAĞLIĞIM SENİN SAĞLIĞINA BAĞLI, SENİN SAĞLIĞIN BENİM SAĞLIĞIMA BAĞLI.
Kitapların veremeyeceği öğretiler var bu hayatta. Kitaplar sadece hazinenin anahtarını veriyor bize, hazineyi bulmak bizim elimizde…
KORONA ÖĞRETİSİNİ anlayamazsak, evde kaldığımız günlere yazık olacak, YAŞADIKLARIMIZ boşa gidecek… Evde tüm bildiklerimizi, kendimizi gözden geçirip bilinen yanlışlardan ARINMIŞ olarak çıkarız inşallah.
İYİYE/ İYİLİĞE ve de KÖTÜYE/KÖTÜLÜĞE karşı ne kadar kayıtsızdık. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” sloganımızdı.
İyiler her yerde iyi, kötüler her yerde kötü.
İki tip insan var;
1) Benciller, sadece kendi çıkarını, mutluluğunu düşünenler
2) Kendi dışında ki insanlara da sevgi ve saygı duyup merhamet edenler.
Bazı insanlar empati yapamaz, merhamet edemez, sevmeyi beceremez ve onarılması güç yaralar açar ruhumuzda. Bu bazen en yakınlarımızdır (anne-baba, eş, çocuk, dost, arkadaş, sevgili, kardeş)
Hakkımızmış gibi hoyratça davrandık birbirimize ve RABBİM’in bize verdiği sonsuz güzelliğe.
Dünyanın çivisi çıktı dedik: Acılarımıza, üzüntülerimize sırt çevirip en zayıf duygularımızdan vuran dostlarımız oldu; hoşgörü ve nezaketten uzaklaşıp, kalleşlik edenleri gördük... Canımız çok yandı…
Dünyanın başına bir felaket geleceğini ÖNGÖRÜSÜ olanlar hissediyordu.. Ben deprem olabilir diye düşünmüştüm…
İnsanın bir duruşu, bi’edebi, bi’dur’u, onurlu bir mücadelesi olmalıydı… Haysiyetle yürüdüğü yol’u olmalıydı.
Herkesle iyi geçinen insanları bir gözlemleyin.. İyi oyuncudur hepsi, bizi yanılttılar. BİR KÖTÜNÜN SİZİ GÖZÜNE KESTİRMESİ YETERLİDİR, SUÇLU OLMAK İÇİN…
Bakışlarımı çevirdiğim her yerde yapmacık yüzleri görmek artık midemi bulandırıyordu.
Güvensizlik, umutsuzluk, bir korku hali beni kendime yabancılaştırıyordu.
Kendimi gözlemlemeye çalıştığım her an daha büyük hayal kırıklığı yaşıyor dipsiz bir kuyuda buluyordum kendimi.
Uygulamaya çalıştığım meditasyon, yoga, nefes terapisi ise sadece bir an sürüyor ve etkisi hemen yok oluyordu.
Gittiğim onca eğitimler, workshoplar falan filan çok işe yaramıyordu.
Amacım kendimi savunmak değil, korumak… Cesur olmaya çalışıyordum ama artık tükendiğimi fark ediyordum.
Çünkü gerçek amacımızı unutup, kendi doğrularımızdan vazgeçmiştik
Hepimiz kendimizi koruma içgüdüsü ile bencil ve acımasız olduk
Dünyayı düzeltmek için neler yapılabilirdi? Neyi yapacak gücümüz varken yapmadık?
Biliyorum, her şeye yeniden başlanabilir.
Şimdi belki de Covıd-19’a yaşamımızda yol aldığımız o korkunç raylardan çıkardığı için teşekkür etmeliyiz.
Hoş olmayan olaylar ve felaketler bizi iyileştirmek ve tamamlamak için başımıza gelirler.
Sabırlı ve anlayışlı olmayı öğreneceğiz.
Çakraları bilmeyen yoktur artık. Dünya AL-VER ile çalıştığını düşünüyorum. Mevsimlere bakmamız yeterli… Şimdi VERME zamanı…
Doğadan, Evrenden aldıklarımızı verme zamanı.
İnsanlara koşulsuz SEVGİ ve İYİLİK zamanı...
İMKÂNSIZ OLAN, HER ZAMAN DİĞER BİR İMKÂNIN KAPISINI AÇAR…
Var mısın İYİLEŞMEYE…
Fatma ÖNDER
Kaleme aldığı bu fikirlerini sizlerle paylaşmama müsaade eden değerli kardeşime öncelikle teşekkür ediyorum.
Bu sıkıntılı günlerimizde sağlığımız ve huzurumuz için mücadele eden Devlet yetkililerine, her an her tehlikeyi göze alarak görevleri başında olan sağlık çalışanlarına, Askerimize, Emniyet güçlerimize, Belediye ekiplerimize bir telefonumuzla koşarak gelen vazife başındaki her kesime teşekkür ediyoruz. Onlara ancak dualarımız, alkışlarımız ve EVDE KALARAK yardımcı olabiliyoruz.
Sağlıklı günlerde buluşmak arzusu ve dileği ile hoş kalın hoşça kalın…
EVDE KALIN…
İdris ANARAT