Trafik ve Asayiş sorunu!

Gün geçmiyor ki şehrimizde yaralanmalı veya ölümlü bir vaka yaşanmasın. Ya bir trafik kazası ya bir saldırı veya kavga, sürekli bir acı ortamındayız. Bugün gördüğümüz komşumuzun, yarın basit bir hadise ile ölmeyeceğinin garantisi yok. Konuyu kadere bağlayarak yorum yazacaklara şimdiden hatırlatayım yazının devamının dinle bir ilgisi yok, dinle ilgili olduğunda ben zaten yazarım, siz o zaman saldırıya geçersiniz. 

Sürekli üzerinde durduğumuz eğitim düzeninin bozukluğu, köyden şehre çarpık göç, aile kurumunun rahat yıkılması, kitaptan ve sanattan uzak yaşam, ne yazık ki toplumu öfke patlamasına itiyor. Özellikle, Bafra gibi iş imkânlarının sınırlı olduğu, bir o kadar da demografik farklılığın yerleşik hale geldiği bir şehrin insan kalitesini vasat seviyeye getirmeden, insanımıza adabımuaşeret kurallarını dahi öğretemeyiz.

Bakın çok acı! Şehrimizde trafik kurallarını uygulayamıyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, Bafra’da ne yayalar, ne de sürücüler trafik kurallarına uyuyor. Ters yoldan gidenler, alakasız yerde yola atlayanlar, traktörle seyredenler, sokak - cadde ayrımını önemsemeyenler, trafik ışığını hiçe sayanlar, arabalarını park etmeyi bilmeyenler ve daha niceleri… Bunlar da yetmezmiş gibi yetkililerin hata yapanları önemsememeleri, karanlık yolların aydınlatılmaması, halkı bilinçlendirmek için trafik haftasının beklenmesi, kökleşmiş trafik sorunlarını çözmeye yetmiyor. Bafra artık eski Bafra değil, yollar ve araçlar potansiyeli kaldırmıyor. Size basit bir örnek vereyim, hatırlayın 90’lı yıllarda Gençlik Caddesine araçları nasıl park ederdik, art arda, şimdi nasıl park ediyoruz, yan yana çapraz. Neden? Cadde, hareketliliğini kaybetmiş bile olsa park yerleri araç sayısına yetmiyor. Bulvar’da araçlar çift sıra duruyor, akışı engelliyor. Buna benzer birçok trafik sorunu birbirini izliyor.

Asayiş başlığını açsam, nasıl kaparım onu bilemiyorum. Sanki asırlık defterleri deşer oluyorum. Yüreğime hançer saplanıyor, Bafra’da yıkılıp giden ocakları düşündükçe nefesim daralıyor. Çoğu bir anlık mevzuların sonu ya toprak ya mahpus oldu. Ne için? Birçoğu boş beleş işler için, değer miydi onca delikanlıyı, onca evladı toprağa vermeye, nasıl yapmalı, nasıl çıkmalı bu suç kültürünün içinden?

Bafra’da yürüyün; Meydanı, Bulvarı, Caddeyi, Beşyol’u… insanları izleyin, yüzlerine bakın, sohbetlerine kulak verin, çay ocağına bir tabure çekin. En çok ne duyuyorsunuz, ne görüyorsunuz?

Tahammülsüz insanlar, en ufak bir olayı dahi küfretmeden anlatamayan simalar. Arkadaşına iltifatı bile ‘’ Lan ne İ…sin’’ diye yapan gençler. Gündemlerine aldıkları kavgaları veya silahlı çatışmaları sıradan gören, kan akıtılan mevzuları basitleştiren yorumlar ve ifadeler. Çok defa, ‘’Öldüyse bir sebebi vardır’’, ‘’Kimse durduk yere adam vurmaz’’ tarzında yapılan konuşmaları işitmediniz mi? Güçlüyü öven, haklının kim olduğunu önemsemeyen insanlar… 

Her konuyu, her nizayı illaki şiddetle, hakaretle mi çözmeliyiz?

İnsanın insan üzerinde hakkı vardır; ticaretten, siyasetten, dostluktan, aşktan… Hakkın kullanımı ise ölçülü olmak zorundadır. Bir kadın sizi aldattığında, ‘’Bunu bana nasıl yapar” diyerek ona saldırmak yerine, biriyle beraberken, beraber olduğu erkeğe ihanet edip yarı yolda bırakanın gittiği kapıdaki erkeğe ne zaman ihanet edeceğini bekleyip kendinize yeni hayat kurun. Sütü bozuk olanı öldürseniz de o süt toprağa akar, ama düzelmez.

Paranızı vermeyen bir dolandırıcıya saldırmak yerine bu dolandırıcıya düştüğünüz ortamı sorgulayıp kendinize yeni bir yol çizin, para her zaman kazanılır. Paranızı kaptırdığınızda, çevreniz size en fazla salak der, ama üçkâğıtçı diyemez. Tecrübe ile salaklığı yenebilirsiniz, ama üçkâğıtçılık ruhsal ve zihinsel bir sorundur, eğitimle, tecrübeyle üstesinden gelinemez. Ve yine emin olun ki, hak etmediği bir bedeli veya parayı kazandığını düşünen her kim var ise kendi belasını kendi elleriyle yaratacaktır, hukuk tarihi bunların örnekleri ile doludur. 

Haksızlığa uğradığınız her olayı şiddetle çözemezsiniz, sevmediğiniz fikirleri hakaret ederek engelleyemezsiniz. Yanlışla ve hukuksuzlukla her zaman mücadele edin, ancak sınırlarınız olsun. İnsan olduğunuzu unutmayın, aklımız olduğunu unutmayın. Düşünün, hayatınızın geri kalanını anlık öfkelere esir etmeyin. Sabırlı olun, sevmediğiniz insanlarla mücadele etmek yerine, sevdiğiniz insanlarla beraber olmayı tercih edin. “Çakala bulaşma, çalıyı dolaş” demişler. Unutmayın, savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz. Hepimize biraz huzur biraz sağlık lazım, gerisi az veya çok halledilir. 

Sağlıcakla kalın, yorum yaparken de azcık insaflı olun, Allah ne verdiyse döşenmeyin, sizi sevmesem yazmam, Bafralı hemşerilerim :)

Av. Afşin Hatipoğlu
10 Eylül 2019

[email protected]


  • BafraHaber Yorum
  • Trafik ve Asayiş sorunu! içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0