<p>Diğer yanda, büyük resim arayanların bakması gereken o vurdumduymazlık.</p> <p>Lütfen, herkesi orantılı empatiye davet ediyorum.</p> <p>O ağaçlar kimin?</p> <p>Bir kişi bile “Bırakın merkezden gelen emirleri, gözümüzün önünde neler olduğunu görmüyor musunuz?”       diyemez mi? diyemez. Belli ki belediyeler alınan kararları uygulayacak yürütücüler olmaktan öte bir varlık gösteremeyecekler. Demek ki, emirleri harfiyen uygulamak yerel yönetici olmanın tek koşulu haline gelmiştir.</p> <p>Muhatap aramıyorum kesinlikle. O ağaçlar hakkında karar verecek tek bir kişi var, o da Bafra sevdalısı. O bilir kendilerinin şehirden uzak hissetmemesi için ağacın önemini. Şehrin, oksijen deposu olduğunu, doğa harikası ve en önemlisi çok büyük bir emekle dikildiklerini.</p> <p>Dünyanın önemli şehirlerini yaşanılabilir kılan şeylerin ilki yeşil alanlardır. Bir zamanlar yeşili fazla betonu az Bafra gibi.</p> <p>Şimdi ise beton yığını adeta...</p> <p>Koskocaman blokların arasında, yemyeşil bambaşka bir dünya. Gölün kenarında, ördeklere yem verirken, çimenlerin üzerinde yatıp kuş seslerini dinlemek, kafanı gökyüzüne çevirdiğinde gökdelenleri görmek, çemberin içindeyken, çemberin dışında olma hissini veriyor olması. Parkın baş mimarı şehirdeki binaların görülmemesi için parkı ulu ağaçlarla donatmış ve adeta insanların ve o şehrin ciğerleri olmuş. Gölün ortasında tekneden şehrin ulu binalarına şöyle bir bakarken kendinizi dokunulmaz hissettiğiniz yer. Sarıdan koyu kırmızıya kadar değişen renkte ağaç yaprakları ile dünyada sonbaharın en güzel ve en romantik olduğu yerlerden biri. Sincapların en çok yakıştığı yerlerden biri. İçinde 215 kuş çeşidi bulunan, kıtada ki kuşların 4' te birinin göç sırasında ziyaret ettiği mekân. Şehri şehir yapan yerlerden biri. Ateş böceklerinin geceleri parıldadığı, ortasındaki havuzda fotoğraflar çekilen, o şehrin insanlarının işten sonra basketbol oynayıp, yürüyüş yaptıkları devasa, büyüleyici park. Sporla alakası olmayan, hatta nefret edenleri bile spora teşvik eden, zikredildiği üzere şehrin akciğeri niteliğindeki park. Şehrin hengâmesinden kopmak, yönünüzü kaybedip nerede olduğunuzu unutmak için birebirdir.</p> <p>1800' lerin ortalarında ''bu şehir giderek büyüyor buraya şöyle güzel, ihtişamlı bir park gerekir'' anlayışıyla düzgün bir dikdörtgen seklinde inşa edilen devasa park. </p> <p>Hayallerin mekanıdır. Şehrin ortasında, iyi düşünülmüş, hayretliktir... </p> <p>Anlatırken büyülendiniz değil mi.</p> <p>Nereden bahsettiğimi anladınız. Evet, Central Park.</p> <p>Kimse bana şimdi kalkıp ta '' Kardeşim, bahsettiğin ülke kapitalist, emperyalist..Sömürdüğü ülkelerin kanıyla yaptı bu güzellikleri'' demesin. Bu ayrı bir konu. Buna katılabilirim. Bana çevre bilincinden, çevre kültüründen bahsedin. Biri bana burada yasaların halk yararına uygulanıyor olmasından bahsetsin. Beğenmiyorsan git orada yaşa gibi ekstrem örnekler vermesin.</p> <p>İnsan ister istemez düşünüyor. Ortada kocaman bir park olmasından vazgeçtik. Yeşilimizi, ağaçlarımızı koruyabilseydik  fena mı olurdu diye.</p> <p>Dünyanın emlak fiyatları en yüksek yerlerinden birinde bu ölçüde bir yeşil alanı korumayı başarmak gerçekten muazzam bir iş. Şark zihniyetli yöneticiler okyanusun diğer tarafında da yetişseydi kesin AVM, otel, müstakil konut projesine peşkeş çekilirdi.</p> <p>Fakat buradaki yetkililerinin asla yapmayacağı eylem. Ama orayı biz yönetseydik bu da bir ihtimaldi.</p> <p>Böylesine bir güzellik kesilebilir mi arkadaş. Bazılarının ağaçlarla ne alıp veremediği var? Merkezdeki ağaçları kesip okul konduracağına (okula, camiye asla karşı değilim) o inşaatlarını şehrin uygun yerlerine yapsana.</p> <p>Amerikalıların geri zekâlı olması nedeniyle gerçekleştirmedikleri eylem. Aptallar, o kadar dış borcunuz var. Açsana central park'ı imara, AVM olsun, okul olsun, toplu konut projeleri filan. Sonra sat paralı güney Amerikalılara, Asyalılara, Araplara kapat dış borcunu.</p> <p>Bence bu Amerikalılar biraz dunkof galiba. Hiç ticarete kafaları basmıyor. Varsa yoksa beyzbol oynasın bira içsin... peh!</p> <p>Ha aklıma gelmişken yazayım. Oralarda doğal alanları, parkları, yeşil alanları koruma yasası vardır. Önceden belirlenen bu alanlara tillahi gelse kulübe dahi dikemez, Anayasayı değiştirmek istemekten farksızdır.</p> <p>Zaten aksi bile olsa o bilinçli halk buna müsaade etmez. O ağaçları birilerinin... Şartıyla söker yerinden sadece. </p> <p>Benim önceden bu konuyla ilgili çizdiğim karikatürde son kalan tek ağaca sarılmış bir kız çocuğu duruyor. O gençten öğreneceğimiz çok şey var bence. Tabii sözünü dinlemeye, o ağaca onunla birlikte sarılmaya cesaretimiz varsa. Ağacı ve yeşili bizde severiz ama mecburen keseriz gibi ezberlediğiniz süslü cümlelerin dışındaki sözlere kulağınızı kapatsanız da bir şey değişmeyecek, onlar yine de duyuracaklar seslerini.</p> <p>Haluk Mete</p> <p> </p>