Bayramlar Bizler ve Çocuklar

Bayramlar bizler ve cocuklar
Bayramlar biz Müslümanların ve bilhassa Türk Milletinin çok önem verdiği, dostluk ve kardeşlik duygularımızın en güzel örneğini teşkil etmiştir.
 Paylaşmak, sevinmek, sevindirmek, gönül almak ailelerimizin bir araya gelmesine çocuklarımıza örnek olabilmek için en güzel günlere vesile olmuştur Bayramlar.
Bilindiği gibi dinimizin güzelliği olan “Dini Bayramlar” ve Milletimizin tarihindeki özel günler olan “Milli Bayramlar”  coşku ve sevgi seli içersinde kutlanmıştır.
Sevgili dostlar sizlerle şöyle geçmiş yıllara doğru beraber bir yolculuk yapalım istedim. 
Çocukluğumuzda Bayramları tabiri caizse dört gözle beklerdik. Bizler için o yıllara da Bayram demek yeni elbise, yeni ayakkabı bol harçlık doyasıya sevdiğimiz yemek ve tatil demekti.  Babamın memur olması dolayısı ile her zaman gidemediğimiz aile büyüklerimizin yaşadığı köyümüzde bol bol vakit geçirmek dışarıda yaşayan akrabalarımızla bir olmak demekti. 
Televizyon yok, doğru dürüst her ailede radyo yok. En lüks eğlence sinemaya gitmek ve özel bir locada oturmak, hele Tabakhane mahallesinde Lokman zadelerin evinin yanında Hamit (Nalinci Hamit Çalış) dayının kurduğu dönme dolaba binmek, aldığımız harçlıklar ile Bekir dayının bakkalından açık satılan çikolatadan bol bol almak, Bisikletçi Hüseyin Akça’nın kiralık verdiği bisikletle tur atmak, Tabakhane Camisi önündeki bahçede bozanak çevirmek ne güzel günlerdi, ne güzel hatıralarla doluydu. 
Akşam olunca Bayram için özel yapılan yiyecekler ve türlü türlü oyunlar oynamak, Ninemin anlatığı o güzel hikaye ve masalları dinlemek, yatağımıza yattığımızda yeniden sabahın hayallerini kurarak uyumak.
Velhasıl hiç bitmesini istemediğimiz Çocukluğumuzun bayramları. 
Ne oldu dostlar bize. Nelerimizi maziye bıraktık. Hayatımızı Medeniyet denilen bu lüks yaşamın ellerine bırakıverdik. Bayramlar artık ne bizleri geçmiş günlerimize, ne akraba ve dostlarımıza götürebiliyor. Televizyon denilen o kara kutunun esiri olduk.
Elbette tv’ye ve internete karşı değilim ne yazık ki bizler onu da kullanmasını öğrenmeden bizleri esir almasına müsaade ettik. Sabah yatağımızdan kalkar kalkmaz televizyonumuzu açıyoruz seyretmek veya program seçmek önemli değil yattığımız gece saatlerine kadar açık bırakıyoruz. Artık bizim bağımlı olduğumuz olmasa olmazımız oldu.
Eskiden yaptığımız komşu, akraba ziyaretlerimiz bitti. Artık hepimizin bir dizi zinciri mevcut en büyük bahanemizde bu diziler. Bayram tatili boyunca da artık sayısını bilmediğimiz televizyon istasyonlarında hazırlanmış Bayram programları. Beni yanlış anlamayın yasakçı bir zihniyetim yok ama bazen şunu diyebiliyorum. Haftanın bir gününde Televizyonlarda tatil yapsa. Bayram tatillerinde birkaç gün televizyonlarda yayın yapmasa, o günlerde bizlere ailelere, komşulara ayrılsa, dostlarımızla hasretini çektiğimiz sohbetler, çocuklarımıza öğreteceğimiz yeni oyunlar olsa. En önemlisi dil,din ırk ayırımı yapmadan hepimizin insan olduğunu hatırlasak,İnsanca yaşamak için mücadele etsek. Esir hayatından kurtulsak hiç olmasa birkaç gün. Çok mu bencilim yoksa çok şey mi istiyorum.

Şunu inkâr etmiyorum elbette televizyon ve internet bizlerin önüne dünyayı serdi, tanımadığımız ülkelere götürdü, dostluk yollarını açtı. Benim burada anlatmak istediğim bu medeniyetin timsali olan cihazları zamanında ve sistemli kullanmak.  Çocuklarımıza ve ailemize de dostlarımızla birlikte zaman ayırabilmek. Onların dertlerini dinlemek acılarını ve sevinçlerini paylaşabilmek. 
Haydi, bu bayramda bu esaretten biraz kurtulalım. 
Sizlere bir bayram hatıramı anlatarak veda etmek istiyorum.
Tahminim 1960 lı yılların ortasında, hangi Bayram tatili idi hatırlamıyorum babam Galip Anarat beni Ankara’da akrabamız olan Ahmet-Şirvan Gökçe ailesinin yanına gönderdi. Köyümüzün Muhtarı olan Karaköseler lakaplı Mehmet Öztürk Ankara’ya gidiyordu ona emanet etti ve Samsun haricindeki ilk yolculuğum oldu. Havalara uçuyordum Ankara benim için büyük bir mükâfattı. Ortadan direkli zamanın lüks sayılan otobüsü ve uzayan yollar. Akşamüstüne doğru Ankara’ya girdik.  Mehmet amca beni Küçük Esat semtinde oturan akrabalarımın yanına götürdü. 4 gün tatilimi orda geçirdim. Geceleri evin büyük oğlu Tabir Gökçe ile Kızılay semtine iniyor ve inanır mısınız Tabir kardeşimizin arkadaşları ile top oynuyor, gündüzleri Ahmet amcanın Siteler semtinde bulunan Mobilya imalathanesine gidiyor oradaki boş arazilerde oyunlar oynuyorduk. 
O dört gün benim hatıralarımda devamlı canlı kalmıştır. 10 gün evvel Ankara’ya gittiğimde torunlarıma bunu anlattım ”Dede yapma sen gerçekten Kızılay’da top oynadın mı”  derken çok hoşlarına da gittiğini gördüm. 
Bu bayramda çocuklarım ve torunlarımla bir arada geçirmeyi, onları gezdirmeyi köyümüzü ve cevre köyleri ziyaret etmeyi düşünüyorum.  
Haydi, dostlar Bayram dolayısı ile herkese selam verelim selamlarını alalım. 
Hiç ayırım yapmadan bilhassa çocuklarımızı sevindirelim.
Bu vesile ile Bayramınızı kutluyor, sağlık sıhhat mutluluk içinde sevgi ile kalın diyorum…
Saygılarımla.
İdris Anarat
  • BafraHaber Yorum
  • Bayramlar Bizler ve Çocuklar içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0