Değerli okurlarım bugün sizlerle çok eski yıllara dayanan iki bayram hakkında sohbet etmek istiyorum. Nevruz ve Hıdırellez.
NEVRUZ NEDİR
Nev (Yeni) Ruz (Gün) bir araya gelmesiyle Nevruz yani Yenigün anlamına geliyor. Nevruz Bayramı yeniden doğuş diriliş anlamına da gelmektedir. Nevruz havaların ısınmaya başlamasını, kış aylarının sona ermesini, ağaçların tabiatın canlanmasını, göçmen kuşların sıcak olan ülkelere doğru göç etmesi velhasıl uykudan uyanmanın, canlanmanın simgesidir.
Anadolu ve Orta Asya’da yaşayan topluluklarda Nevruz Bayramı 20-21 Mart'ta kutlanıyor. Kuzey yarım kürede ilkbaharın gelmesini temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı" olarak kabul etmiştir. Nevruz, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Uygur Bölgesi, Anadolu ve Balkanlarda tüm canlılığı ile kutlanmaktadır.
Orta Asya gezilerimde bazı ayrıcalıkları olmasına rağmen özde aynı anlam ve manada kutlandığını gördüm.
2018 yılında Türkistan Valiliğince düzenlenen Ahmet Yesevi hazretlerinin Türbe ve yerleşkesi sahası içerisinde yapılan törende diğer Türk Devletleri ve Türk Beylik temsilcileri ile birlikte bulunduk. Ve bu şenliklerin daha çok Nevruz Bayramı olan 21 Mart ve Hıdırellez Bayramı olan 6 Mayıs günlerinde tertip edildiğini bunun bir örneğinin bir araya gelmemiz onuruna düzenlendiğini öğrendik.
Türk topluluklarında; Nevruz, Neruz, Navriz, Ergenekon, çağan gibi adlarla kutlanmıştır.
Kaşgarlı Mahmut'un Divan ü Lügat'it Türk'ünde, 12 ay üzerine yapılmış Türk takviminde, yılbaşının 21 Mart günü olduğu belirtilmektedir. Bu tarih Nevruz'la aynı güne rastlamaktadır.
Ergenekon Destanı da yine Nevruz tarihi ile birlikte anılmaktadır.
Nevruz, Türk coğrafyalarında yaşayan insanlar için Türk’ün kimliğidir. Nevruz; dirilişin, yenilenmenin, bolluğun, bereketin simgesidir. İslam öncesinden önceki motiflerine İslam’ın getirdiği hoşgörü ile süslenerek bu günlere gelmiştir.
Aynı anlam ve manada 6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu, Balkanlar'da kutlanmaktadır. Hızır günü olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. Tabiatın canlanması, yeşilin toprakla buluşması günüdür.
Karadeniz’in en büyük kazalarından olan Bafra’mızda bu iki Bayram Resmi erkanın, halkımızın ve her kademedeki okullarımızın katılımları ile kutlanmaktadır.
Bafra’mızda yine eski bir köy şimdi mahalle olan HIDIRELLEZ köyümüz hakkında da bilgi vermek isterim.
Mahalle kuruluş itibarı ile çok eskidir. Adını Çetinkaya Beldesi içerisinde bulunan Hızırbaba Türbesinin bulunduğu Kümbetten almış olup 200 yıl öncesinden burada Hıdırellez günü olan 6 Mayıs’ta kutlamalar yapıldığını tarihi belge ve bilgilerden anlıyoruz. köyün adı bu güne kadar Hıdırellez Köyü mahallesi olarak kalmıştır.
Bu mahallemizde son 5 yıldır Devlet erkânı ile kutlamalar Muhtarlık tarafında resmileştirilmiş lakin pandemi sürecinde bilindiği üzere 2020 yılında yapılamamıştır.
Tarihimizden gelen tüm figürler yeniden canlandırılmakta ve günün manasına şenlikler düzenlenmekte, yarışmalar yapılmaktadır. Bafra’mız Kızılırmak kenarında kurulmuş olması ve yine yeşilliklerimizin, ormanlarımızın bulunması tüm ailelerin ırmak kenarlarında bireysel ve toplumsal şenlikleri katılması görülmeye değerdir.
Küskünler varsa barıştırılır, komşular aralarında imece usulü ile yiyeceklerini paylaşır, çocuklar oynaşır ve bahara merhaba diyerek şarkılar, türküler söylenir. Boy boy ateşler yakılır, dilekler tutulur ve ateşlerin üzerinden atlanır. Her yörenin inancına göre değişik şekillerde dilek ve temenniler Bafra’mızda da olur.
Çocukluğumda 5 Mayıs akşamında yapılan hazırlıklar bizler için unutulmaz günler olurdu, büyüklerden ziyade çocukların eğlence günü idi Hıdırellez.
1960’lı yıllarda ancak böyle özel günlerde eğlenceler olurdu, bu günün çocukları ve gençleri bu konularda çok şanslıdırlar.
6 Mayıs’ta kurulan Dönme dolaplar bir hafta devam ederdi.
Akşamdan Bafra’mıza özel olan nokullar, lokumlar ve pideler hazırlanır. Kocaman bir tencere içerisinde yumurtalar kaynatılır, kaynarken içerisine soğan kabukları atılırdı. Kardeşler arasında akşamdan yumurta seçimleri yapılır ve yarın sabah kazanacağımız yumurtaların hesabı yapılırdı. Yumurta döğüşü en güzel anılarımızdı. Kırılan yumurta kıran yumurta sahibine verilirdi. Tabi ki gülüşmeler, ağlaşmalar içerisinde anne ve babaların araya girmesi ile ortaklaşarak yenilirdi.
Bunları anlatırken gözümün önüne geliyor o güzel günler.
Bafra’mıza 7-8 km. uzaklıkta olan imam pınarı dediğimiz mevkide toplanılır piknikler yapılır satıcılar simit, börek içecek satışı yaparlardı. Tezgahlar üzerine soğan kabuğu ile kaynatılmış yumurtalar ile yumurta döğüşü yapılırdı. Ve herkesin beklediği at yarışları başlar, haykırmalar bağrışmalar içerisinde tutulan atların birinci gelmesi için tezahüratlar derken haydi bakalım önce babaların sonra çocukların çuval yarışları, eyvah düştü yok kalktı devam ediyor derken akşam oluverirdi.
Zaman içerisinde 1980’li yıllardan itibaren bu şenlikler Kaymakamlık, Belediye Başkanlığı ve ilgili kuruluş ve sivil toplum örgütleri tarafında resmîleştirilerek Nevruz olsun Hıdırellez olsun kutlamaları daha kapsamlı yapılmaya başlandı. Konuşmalar, yarışmalar yapıldı. Sanatçılar getirildi. Fakat ben o eski zamanlardaki günlerin tadını bulamadım. Belki çocuklar çok güzel eyleniyorlar bizler artık 70’lere doğru merdiven dayadığımız için torunlarımıza hatıralarımızı anlatarak ve yine de çocuk olmaya çalışarak bu şenliklere katılıyoruz.
Hıdırellez gününe rastlayan tarihte her yörede olduğu gibi Bafra’mızda da bazı örf ve adetler eskiden zamanımıza kadar gelmiştir. Evlerde süpürge yapılmaz nimetler süpürülmesin, bazı yerler açık tutulur hızır bereket getirecek diye özel niyetler yapılır, Gül dibine demir para bırakılır bereket getirsin diye, Ateş yakılarak üzerinden atlanırsa hastalıklardan ve nazardan korunulur gibi vs. vs.
Bu adetler her ne kadar bugünkü benim anlayışım dışında olmasına rağmen bu örf ve adetlerin Türklerin İslam dininden önceki Şamanizm günlerinden geldiği kanaatindeyim. Bugün bu dilekleri yapabiliyorsak tarihimize ne kadar bağlı olduğumuzun kanıtıdır. İslam’ın getirmiş olduğu hoşgörü içeresinde bu dilekler her kişinin arzu ve isteğidir. Hani derler ya gönüllerden geçtiği gibi olsun.
Hıdırellez günü eskilerde pehlivan güreşleri düzenlenirdi. Bazı köylerimizde zaman zaman bu güreşler tertip edilmektedir. Daha sonradan zamanla bu güreşler tam kapsamlı olarak Alaçam Geyikkoşan mevkiinde yapılmaktadır.
Gönül dostlarım şimdilik hoş kalın hoşçakalın.
İdris ANARAT
Adam bir geçmiş anlatıyor şimdiki gençliğin çoğu yaşamamıştır o güzel günleri
Sayın anarat, boş muhabbetleri geç. dolar 2023 de kaç para olur. eve ekmek getirebilcekmiyiz onu anlat bize