SAMSUN

Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yılmaz: “Sinema sanatında sıradan insanları ele almanın siyasi bir iması var”

   |   
 418
Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yılmaz: “Sinema sanatındasıradan insanları ele almanın siyasi bir iması var” - Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yılmaz, sinema sanatında sıradan insanların ele alınmasının siyasi bir imasının olduğunu söyledi.
İhlas Haber Ajansı

 |  - Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yılmaz, sinema sanatında sıradan insanların ele alınmasının siyasi bir imasının olduğunu söyledi.

Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM) bünyesinde başlayan Fragmanter Film Okumaları etkinliğinde bu hafta Clint Eastwood’un yönetmenliğini üstlendiği Richard Jewell filmi ele alındı. Dr. İbrahim Yılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, film yönetmenin politik yaklaşımları ve filmin ana karakterlerinin eleştirel değerlendirilmesi üzerinden yorumlandı.

Film Clint Eastwood’un politik yaklaşımı ile uyumlu
Konuşmasına Clint Eastwood’un Amerikan sinemasındaki önemine vurgu yaparak başlayan Dr. Yılmaz, Eastwood’un aynı zamanda Amerikan siyaseti ile yakından ilgilenen bir kişi olduğunu belirtti. Eastwood’un özellikle ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi partinin başkan adaylarına destek verdiğini, fakat 2009 yılında Liberteryan Partiye üye olduğunu ve kendisini Liberteryan olarak tanımladığını ifade etti. Filmin ana karakteri olan Richard Jewell’ın filmin başlarında daha cumhuriyetçi muhafazakâr bir porte çizmesine karşın, FBI ve medya karşısında yaşadıklarından ötürü özellikle FBI’ya karşı şüpheci yaklaşımından dolayı liberteryan bir karaktere dönüştüğüne dikkat çekerek, her ne kadar basında aksi yönde haberler yapılmış olsa da yönetmenin dünya görüşü ile filmin ana karakterinin dünya görüşü arasında özdeşlik kurulabileceğine değindi.
Dr. Yılmaz, gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak senaryolaştırılmış olan bu filmin dram ve suç kategorisinde sınıflandırıldığını ve bununla birlikte içerisinde politik öğeleri de barındırdığını fakat politik konuları ele alış şeklinin gündelik parti taraftarlığından ziyade daha çok ilkesel düzeyde olduğunu ifade ederek konuşmasına devam etti.

“Eastwood, Jewell’ın mizacına saygı duyulmasını istiyor”
Filmin ana karakteri Richard Jewell ile ilgili olarak Dr. Yılmaz şunları söyledi:
“Filmin ana karakteri Jewell, nazik, centilmen, çalışkan ve aynı zamanda kendinden beklenmeyen işleri de yapan cömert birisidir. Örneğin, filmin daha ilk sahnesinde Jewell, Bryant’ın (daha sonra avukatlığını üstlenecek olan kişi) çekmece dolabına sevdiği çikolatalardan koyan birisi. Bu davranışı, aslında, onun hem özverili olduğu hem de iş ilişkisi sınırlarını aştığı (üstüne vazife olmayan işlere karıştığına) şeklinde yorumlanabilir. Karaktere daha yakından baktığımız zaman, Jewell, profil olarak otuzlu yaşlarına rağmen annesiyle yaşayan, kilolu, ufak şeyleri dahi çok ciddiye alan altsınıf bir aileye mensup aynı zamanda, polis ya da FBI görevlisi olmak isteyen birisi. Amerikan sinemasında böyle bir karakter, genellikle yan rolde bulunur ve alaya alınan biri olur. Eastwood, böyle bir kişiyi filmin ana karakteri yaparak, onun mizacına saygı duyulmasını istiyor diye düşünüyorum.”

“Gazeteci karakteri ile filmin ana mesajı uyumlu değil”
Filmin önemli diğer üç karakteri hakkında ise Dr. Yılmaz, Braynt’ın Liberteryan kimliğe sahip olan biri olarak çizildiğini, anne korumasının FBI karşısında nasıl yetersiz kalabildiğini ve gazeteci karakteri ile filmin ana mesajının çeliştiğini ifade etti. Avukat Watson Bryant’ın filmin başından sonuna kadar liberteryen yaklaşıma sahip olan biri olarak resmedildiğini; bunun özellikle filmin daha başlarında otoriteye karşı şüpheci yaklaşımını simgeleyen “biraz güç insanı canavarlaştırabilir” ifadesinden bu durumun çıkartılabileceğini ve Brayntı’ın özellikle FBI ve medyaya karşı şüpheci yaklaşımının Richard Jewell’ın FBI’ın şüpheli listesinden çıkartılmasında çok önemli bir rol üstlendiğine dönük vurguların var olduğunu belirtti. Akabinde ise anne koruyuculuğunun psikolojik destek anlamında çok önemli olmasına karşın Jewell’ın karşı karşıya kaldığı FBI ve medya soruşturması karşısında bu korumacılığın ne kadar çaresiz kaldığının özellikle filmdeki “o insanlardan seni nasıl koruyacağımı bilemiyorum” ifadesiyle resmedilmeye çalışıldığını ifade etti.
Son olarak, filmde, kanıta dayanmadan, yalnızca değerler üzerinden masum birisini suçlamanın ne kadar yanlış sonuçlara varabileceği ele alınırken, herhangi bir kanıta dayanmadan kadın gazetecinin bilgi karşılığında FBI ajanı ile ilişkiye girdiğinin ima edilmesinin filmin ana mesajı ile çeliştiğini belirtti.
  • BafraHaber Yorum
  • Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yılmaz: “Sinema sanatında sıradan insanları ele almanın siyasi bir iması var” içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0