Neden İtişiyoruz, İletişemiyoruz

<p>İyi iletişim becerilerine sahip olmanın öylesine çok nimetleri vardır ki... Ve yaşamın her alanındaki başarı yine iletişim becerilerinin marifeti değil midir? Peki, bu sihirli beceri nasıl kullanılırsa başarı oranı artar. Bu sihirli becerinin pek çok tanımı var fakat hepsi de başkalarıyla iletişmek üzerine kurulmuş.</p> <p>Ancak başkalarıyla iyi iletişim kurabilmemiz için öncelikle kendimizle iletişim kurmamız gerekmiyor mu? Bunu başaramazsak başkalarıyla nasıl iletişim kurabiliriz. Kendisiyle iletişimi bozuk, kendisiyle kavgalı bir insanın başkalarıyla iletişimi ne kadar sağlam olur? Bunu başarabilmek için komplekslerimizden arınmalıyız. Olumlu taraflarımıza sahip çıkıp, olumsuz taraflarımızı düzeltmeye çalışmalı, yaşama pozitif bakmalıyız. Samimi, doğal, şeffaf olmalı, maskeli davranmamalıyız. Kendimiz olmayı başarabilmeliyiz. Öyle olabilmeliyiz ki anne, baba, sevgili, kardeş, evlat, eş, dost, arkadaş... iyi ki hayatımda sen varsın diyebilsin.</p> <p>Öyle ki doğduğumuz andan itibaren bize yapabileceklerimiz değil, yapamayacaklarımız söylenmiş. Birçoğumuz çocuklarımızın gönlünü doyurmadan büyütmüşüz. Farkında olarak ya da olmayarak öyle sözler söylemişiz ki çocuklarımıza bir ömür boyu sürecek kişilik bozukluklarına ve özgüven eksikliğine yol açmışız onlarda.</p> <p>Hâlbuki iletişimin en etkili yöntemlerinden biri kendimize güvendir. Kendimize güven hayallerimize giden yolun başlangıcıdır. Kendimizi azar azar ispatlayarak çocukluktan beri yıkıma uğramış özgüvenimizi geliştirmeye çalışmalıyız.</p> <p>İşte neden itişiyoruz, iletişemiyoruz? Bunun temeline indiğimizde bu eksikliğin ailede başladığını çok rahatlıkla görebiliriz. Aynı evin içinde günlerce konuşmadan, hissettiklerimizi ve düşüncelerimizi birbirimize ifade etmeden yaşıyoruz. Karşılıklı oturup konuşmak, dokunmak, paylaşmak yerine televizyonun ve bilgisayarın karşısında ömür tüketiyoruz. Oysa aile içindeki ilişki, güven, saygı, sevgi hem kendimize hem de dış dünya ile iletişimimizde en belirleyici etkendir. Kurulamayan iletişim ve sonucunda yapılan yanlışlıkların bize verdiği zararların yıllar sonra ortaya çıktığını, mutsuzluğun hayatımızdan hiç eksik olmadığını görebilmek mümkün.</p> <p>Ne yazık ki gerçeklere ellerini değdirmeden büyütüyoruz çocuklarımızı, onlar sadece tuşlarda öğreniyorlar yaşamı. Televizyondaki reklamlar, siyasetçilerin konuşma dilleri, şiddet çocuklardaki iletişimi olumsuz etkiliyor. Eş bulma pazarı, karı koca kavgaları, kim kaç milyon kazanacak, bu benim tarzım... gibi insanları uyuşturan yayınlar artık reyting. Bütün bunlar normalmiş gibi algılanıyor günümüzde. Sevgiden uzak yaşıyor modern çağın çocukları. Şefkatten, merhametten, mutluluktan yoksun ve ardından kendisiyle kavgalı bir nesil yetişiyor. Bizler çocuklarımızın televizyonun ve bilgisayarın karşısında oturarak, şiddet içerikli sahneler izleyerek yüzlerce saat geçirmesine izin veriyoruz ve ardından okullarımızda ve genç insanlar arasında neden güzel bir iletişim olmadığına şaşıyoruz. Şunu iyi bilelim ki ektiğimiz tohumlar eğer iyi sulanırsa; filizlenecek ve büyüyecektir.</p> <p>İletişimsizliğin bir başka boyutundan baktığımızda şunu da görüyoruz. Teknolojik olanaklar ve iletişim kanalları ile dünya parmaklarımızın ucunda artık. Her an istediğimiz kişiye, bilgiye ulaşmak çok mümkün. Ancak burada da farkına varamadığımız bir iletişimsizlik ortaya çıkıyor. Nasıl mı? Teknoloji arttıkça, konuşma dili yazı diline dönüşmekte. Üzülerek söylüyorum yazı dili ise kısaltmalardan, sembollerden oluşmuş sanki kendine ait alfabesi olan bir başka dünyaya dönüşmüş durumda. Durum böyle olunca başkalarına kendimizi ifade edemiyor, başkalarını dinleme ve anlama tahammülünü git gide kaybediyoruz.</p> <p>Yine iletişim eksikliğinden bahsederken “üslup”  konusuna da değinmeden geçemeyeceğim. Üslup iletişimin en önemli anahtarlarından biridir. Kalbine dokunamadığınız bir insanın beynine hiç giremezsiniz. Karşınızdakini ancak üslupla etkilersiniz; sesle, kelimelerle, kendinizle... Anlatmaya çalışırken, anlatırken, dururken bile... Üslupla...</p> <p>İfadede doğru seçimlerin insanlarda var olan algıları nasıl değiştirdiğini yaşanmış şu olay sanırım daha da netleştirecektir.</p> <p>Newyork`ta,  Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör bir dilenci bir gün, bir şairin dikkatini çeker. Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır. Şair, dilenciye günlük kazancının ne olduğunu sorar. Dilenci de sekiz dolar kadar olduğunu söyler. Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar. “Şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin.”  der. Ve oradan ayrılır. Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci: “Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum, tabelaya neler yazdınız?” </p> <p>Bunun üzerine şair gülümser ve: ” Tabelada ”ËœDoğuştan körüm, yardım edin` yazıyordu. Bense ”ËœBahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim` diye yazdım.” der.</p> <p>Parmaklarımızın ucundaki dünyadan başımızı kaldırıp, doğrudan iletişim kurabilen, bir fincan kahveyi, bir yemeği, bir filmi, bir müziği paylaşmayı getiren iletişimler oluşturabilmeliyiz. İnsan insanla beslenir, insan insana sığınaktır, yurttur. Kendi gücümüze, yeteneklerimize, sorumluluklarımıza sahip çıkarak kendimizle kuracağımız barışık bir iletişim, başkaları ile iletişimimizi de olumlu etkileyecektir.</p> <p>İtişmemek ve iletişebilmek dileklerimle...</p> <p>Sağlıcakla kalın</p> <p>Kevser Topyıldız Küçük</p>
  • BafraHaber Yorum
  • Neden İtişiyoruz, İletişemiyoruz içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0