GÜNDEM

Öğretmenler İş Bırakma Eyleminde

 
 2536
Öğretmenler İş Bırakma Eyleminde - Yalçın Köse - Bafra Haber/ Samsun`un Bafra ilçesinde Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş`e bağlı öğretmen ve eğitim çalışanları 1 günlük iş bırakma eylemi yaptı.
Bafra Haber

 |  - Yalçın Köse - Bafra Haber/ Samsun`un Bafra ilçesinde Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş`e bağlı öğretmen ve eğitim çalışanları 1 günlük iş bırakma eylemi yaptı.

Bafra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde toplanan eğitimciler slogan atarak bir araya geldiler ve bina önüne siyah çelenk açarak Türk bayrağı açtılar. Eyleme MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, MHP Bafra İlçe Başkanı Av. Hüseyin Acar ve CHP Bafra ilçe Başkanı Nihat Oktay da katılarak destek verdi.

Çok sayıda Polis ekibinin görev aldığı eylemde Türk Eğitim-Sen Bafra ilçe Başkanı İbrahim Akekmekçi, Eğitim-Sen Bafra İlçe temsilcisi Tacettin Koca ve Eğitim-İş ilçe temsilcisi Atakan Şen basın açıklaması yaptılar.

Türk Eğitim-Sen Bafra Temsilcisi İbrahim Akekmekçi`nin basın açıklaması;

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. !
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Evet, sevgili arkadaşlar Milli şairimiz Mehmet Akif " Ã‹Å"inde dediği gibi sendikacılık asli anlamıyla hakkı tutup kaldırmaktır. İktidara göre konum alan bir zihniyetle hak mücadelesi mümkün değildir. Doğrularınız gelen iktidara göre değişiyorsa hakkı tutup kaldıramazsınız.

Değerli basın mensubu arkadaşlarım, saygıdeğer eğitim çalışanları ve kıymetli vatandaşlarımız. Bugün yaptığımız iş bırakma eylemine ve basın açıklamamıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

 Bugün Türk Eğitim-sen, Eğitim-sen ve Eğitim-iş ile birlikte yaptığımız iş bırakma eyleminde bize destek veren MHP Samsun milletvekili Cemalettin ŞİMŞEK`e, MHP, CHP ve BBP ilçe başkanlarına ve teşkilatlarına teşekkür ediyor hoş geldiniz diyoruz.

24 Eylül tarihinde öğretmenler derse girmeyecek, eğitim çalışanları okullarda olmayacak, ziller çalmayacak.

Yandaş yönetici atamalarına hayır demek için,

Sendikalarımızın nöbet ücretleri ile ilgili 6 saat ek ders talebinin yerine getirilmesi için,

Eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları için,

İlk defa alamadığımız enflasyon farkı için,

Üniversite çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları için,

4/C`lilerin kadroya alınması için,

Taşeronlaşmaya karşı durmak için,

Akademik zam sözünün yerine getirilmesi için,

Öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının kaybettiği itibarları için,

Nitelikli ve demokratik bir eğitim için, bugün alanlardayız!  

Bizlerin yönetici kıyımı ile ilgili mücadelesi aylardır sürdürmektedir. Sözde paralel yapıyı tasfiye etmek için okul müdürlerinden, müdür yardımcılarına ve müdür başyardımcılarına, il milli eğitim müdürlerinden ilçe milli eğitim müdürlerine, il milli eğitim müdür yardımcılarından MEB`de üst düzey yöneticilere kadar MEB`de neredeyse yönetici bırakmadılar. Adeta yönetici soykırımı yaptılar.

Çalışkan, başarılı, ödüllü, okulunu zirveye taşıyan okul müdürlerine sözde değerlendirmelerde düşük puanlar verilerek, onları görevlerinden aldılar ve küstürdüler. Bu kıyım furyasından süreç içerisinde toplamda 76 bin yönetici doğrudan etkilenecektir.

 Bu kıyım, okullarda 4 yılını dolduran müdürlerle başladı, ilk defa ve yeniden müdür görevlendirmeleriyle son bulacak. Görev süresi uzatılacak müdürler belirlenirken, okul müdürlerine kendilerini hiç tanımayan görevinde vekâleten bulunan ilçe milli eğitim müdürleri ve sadece 2-3 aydır görevlerinde olan şube müdürleri tarafından düşük puanlar verildi. Mesai arkadaşları tarafından tam puan alan müdürlere, MEB yetkilileri tarafından düşük puanlar verilerek, onların görev süreleri uzatılmadı. MEB yetkilileri bu puanları sipariş listeler aracılığıyla verdi. Kısacası AKP ilçe teşkilatları ile el ele veren malum sendika; torpili, adam kayırmayı layıkıyla yerine getirdi. Üstelik puanlamalarda öyle trajikomik olaylar da yaşandı ki; ölen insanlara 100 puan verdiler, belediye başkan yardımcısına, kurum değiştirenlere, emekli olanlara 75 ve üzerinde puan verdiler, hatta geçici ilçe müdürleri bile kendilerine 100 tam puan verdi.

Örneğin Bafra İlçe Milli Eğitim müdürüne hangi akademik çalışmayla ya da uluslar arası başarıyla kendisine 98,67 puan verdiğini sorunuz.

 Bugün bu ahlaksızlıklara imza atan sözde Milli Eğitim Müdürlerinin, Şube Müdürlerinin eğitime kalite getireceğini beklemek saf dillik olacaktır.Bu kadar usulsüzlüğe imza atabilen insanların başında olacağı MTSK,TEOG,AÖL,...vb. tüm sınavlara da şaibe ile bakılacaktır

Yandaş-Sen`de bu süreçte "Bana üye ol seni müdür yapacağım"   , "Bana üye olmazsan müdür olamazsın, görev süren uzatılmaz"    diyerek, şantajla çalışanları baskı altına aldı. Hormonlu büyüyen, iktidara itaatle bağlı olan, çalışanları haklarını savunma söz konusu olduğunda süt dökmüş kediye dönen, maneviyat ve değer kavramlarını dilinden düşürmeyen ama uygulamaları ile değerleri ayaklar altına alanlar bir kez daha vicdanlarda mahkÃÆ'  »m olmuştur. Bunlar sendikacılık tarihine kara bir leke olarak geçecektir.

 Şu an Okullarda bir başıboşluk, düzensizlik, ne yapılacağını bilememe durumu söz konusu. İlk kez göreve atanacak müdürlerde de yine adam kayırma, siyaset-sendika ilişkileri, kişiye özel muameleler ön planda olacak.

Bilindiği gibi konu Anayasa Mahkemesi`ndedir. Anayasa Mahkemesi`nin bu talan, bu torpil, bu yandaşlığa bir an önce son verecek bir karar vermesi gereklidir. Şayet Anayasa Mahkemesi iptal etmezse, konuyu AİHM`ye kadar taşıyacağız.

Öğretmen Rotasyonu Torba yasa ile kanunlaştı. Rotasyon konusu 2011 yılında Antalya`da yapılan Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı`nda AKP Düzce Milletvekili Osman Çakır teklif ile gündeme gelmiş ve torba yasayla birlikte yasalaşmıştır. Öğretmenlere önümüzdeki yıl rotasyon görünmektedir. Ancak bu rotasyonun il içi mi il dışı mı, süresinin ne olacağı yönetmelik ile düzenlenecektir. Meslek Lisesi öğretmenlerinin branş itibariyle ilçelerde karşılığı olmadığı düşünüldüğünde en iyimser bakışla il içerisinde olacaktır.

Öğretmenlerimiz şu anda tedirgin bir bekleyiş içindedir. Bizler öğretmenleri göçe zorlayacak bir sistemi asla kabul etmemekteyiz

Rotasyona il içi de olsa, iller arası da olsa tamamen karşıyız. Rotasyon zorunlu bir öğretmen göçüdür, yüz binlerce öğretmenin yer değiştirmesi anlamına gelecektir.

İlkokuldaki öğrencilerin sık sık öğretmen değiştiriyor olması pedagojik açıdan önemli tahribatlara neden olacaktır. Öğretmenin verimliliğini de rotasyonla sağlayamazsınız, aksine rotasyonla öğretmenlerin verimliliği düşecek, öğretmen işinden çok rotasyona, hangi okula gideceğine, o okulda tekrar nasıl bir düzen kuracağına yoğunlaşacaktır. Hele ki iller arası rotasyon tam bir facia olacaktır. Öğretmenlerin kurulu düzenleri olmayacak, öğretmenlerin eşleri, çocukları oradan oraya savrulacak, aile bütünlükleri bozulacaktır.

Öte yandan eğitimin sorunu sadece kadrolaşma değildir.  Eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları tırpanlanmaktadır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümektedir. Bu yıl ilk kez malum sendikanın masada pazarlık yapmaması nedeniyle çalışanlar enflasyon farkı alamamıştır, memurların aile ve çocuk yardımları, ek ödemeleri artırılmamıştır. 2014 ve 2015 yılları çalışanlar için kaybedilmiş yıllar olarak tarihe geçecektir..

HSYK seçimleri öncesinde hâkim ve savcılara 1155 TL zam yapılacağı bildirilmektedir. Öğretmenleri, eğitim çalışanlarını, akademisyenleri, üniversite çalışanlarını, diğer memurları, asgari ücretlileri, emeklileri görmeyenlerin, oy devşirmek uğruna hâkim ve savcıları görmesi nasıl bir adalettir?

Öğretmenler ve eğitim çalışanlarının sosyal statüsü ve itibari giderek azalmaktadır.

Özelleştirme mağduru 23 bin 4/C`li hala iş güvencesinden, özlük haklardan yoksun, düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. 4/C`liler hala kadro beklemektedir.

Angarya bir iş olan nöbet uygulamasında 6 saat ek ders talebimize kulak tıkanmıştır.

Üniversitelerde anti-demokratik uygulamalar üniversite çalışanlarını ve akademisyenleri bezdirmiştir. Üniversiteler katılımcılıktan uzak bir şekilde yönetilmektedir.

Taşeronlaşma öylesine artmıştır ki, iktidar, adeta devlet memurluğu kavramını kaldırmaya ant içmiş bir görüntü içindedir.

Öte yandan velilerimize de şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Sadece eğitim çalışanlarının değil, çocuklarımızın da geleceği tehdit altındadır. TEOG yerleştirmelerinde yapılan hatalar, öğretmen ve derslik açığı, ücretli öğretmenlerin derslere girmesi, birleştirilmiş sınıf uygulaması, okullarda ikili eğitim yapılması, eğitimin niteliğinin, kalitesinin azalması, kendi yağıyla kavrulan devlet okullarına ödenek ayrılmamasına rağmen özel okullara teşvik verilmesi; okulların liyakatten, bilgiden, tecrübeden yoksun insanlara teslim edilmesi Türk milli eğitimi için en tehlikeli hususlardır. Şundan emin olunmalıdır ki, biz daha iyi bir eğitim hizmeti verebilmek için sesimizi yükseltiyoruz. Bu nedenle bugün çocuklarınızı okula göndermeyerek, bu eylemimize siz de destek verin. 24 Eylül`de öğretmenlerimizin, okul yöneticilerinin, eğitim çalışanlarının hak arama mücadelesine katkıda bulunun.

Eyleme herkesin destek vermesini istiyoruz. Bu noktada eğitim çalışanlarının birlikteliği çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki; eğer bir ve beraber olursak, sesimizi yüksek perdeden duyurursak, kenetlenirsek, sağlam bir irade ortaya koyarsak, o zaman yanlışlıklara, haksızlıklara, adaletsizliklere dur demek mümkün olabilecektir.

Eğitim-Sen Bafra Temsilcisi Tacettin Koca'nın basın açıklaması;

Değerli eğitim emekçisi arkadaşlarım, Eğitim-Sen Bafra Temsilciliği adına hepinizi bugün Akp hükümetinin, kamusal hizmet olan eğitimi,  yaz-boz tahtasına dönüştürmesine tepki olarak, bir araya gelerek grev yapmanızdan dolayı kutluyorum. Bugün burada eğitim emekçilerinin gururlu insanları ve onların destekçileri bir arada.

Biraz önce grev yapmamızın gerekçelerinin önemi ve haklılığımızın dayanaklarının bir kısmını Türk Eğitim-Sen Başkanı İbrahim Akekmekçi arkadaşım açıkladı.

Bende size eğitimin özelleştirilmesi ile ilgili yaşanan süreci aktarmak istiyorum. Değerli arkadaşlar. Bu yıl hepimizin hatırlayacağı üzere hükümet özel okullara giden öğrencilerle ilgili devlet desteğini açıkladı. 250 bin öğrenci bu yıl özel okullara giderken devlet desteğinden faydalanıyor. Yıllardır kamusal hak olarak savunduğumuz  "parasız eğitim, parasız sağlık"     imkânsız hale getirilmek istenmektedir.

Değerli eğitim emekçisi arkadaşlarım, eğitimin özelleştirilmesinin iki ayağı bulunmaktadır. Bizler açısından eğitim çalışanları sorunu ve diğer ayağı öğrencilerimizin nitelikli eğitim alma sorunudur.

Önce kaynak bulamıyorum diyerek birçok okul yöneticisi, yıllardır öğrencilerden para toplamak durumunda bırakılmıştır. Bu süreçte birçok öğretmenimizde okul idaresinin işlerini kolaylaştırmak için bu sürecin bir parçası olmak zorunda kalmışlardır. Oysa canları istediğinde kaynağın nasılda kolay bulunduğu ortadadır. 250 bin özel okula gidecek öğrenci için buldukları kaynak bu gün devlet okullarında öğrenci başına dağıtılmak istense, devlet okullarında okuyan her bir öğrenci için 50 TL gibi bir rakama denk gelmektedir. Bu kaynağı okullarımıza ayırsalar, esas işi eğitim öğretim olan arkadaşlarımız enerjilerini bu yönde harcamamış olacaklardır. Değerli arkadaşlar kaynak yok sorunu koca bir yalandan başka bir şey değildir.

Bu yıl özel okullara aktarılan kaynak sürecin bir başlangıçıdır. Özel okullara giden öğrenci sayısı arttıkça devlet okullarına giden öğrenci sayısı azalacaktır. Size bu durumu bir örnekle açıklamak istiyorum. Birinci ve ikinci kademede ilçemizde yaklaşık 12 bin öğrenci bulunmaktadır bu öğrencilerimizin 4 bine yakını devlet okulundan özel okula geçtiğinde devlet okullarında çalışan öğretmenlerimizin % 30`a yakını sürekli norm kadro fazlalığı durumuna düşeceklerdir. 2010 yılında çıkan torba yasanın maddelerinden birine göre Tekel İşçilerinin başına gelen durumun aynısı bizlerin başına gelecektir. Bir anda iş güvencemiz elimizden alınmış ve 4/C li statüsünde çalışmak durumunda bırakılacağız.

Değerli arkadaşlarım,  eğitimde özelleştirme sadece özel okullarının sayısının artması demek değildir. Özelleştirmenin çok değişik şekilleri vardır. Bunlardan biri de hayata geçirmek istedikleri Kampus Okul Projesidir. Bu proje kapsamında ilçe merkezlerinde olan liseler, ilçe merkezleri dışında büyük bir alana yerleştirilmek istenmektedir. Bu proje henüz ilçemizde hayata geçirilmemiştir yalnız Samsun`un diğer bazı ilçelerinde yapımına başlanmıştır. Proje kapsamında bir şirket okul binalarını eğitim öğretime hazırlamak için faaliyete geçmiştir. Proje bittiğinde okulların işletmesi yine aynı işletmeye devredilmek suretiyle, bu okullar devlet okulu statüsünde ama çalışanlar açısından hizmet alımı ile çalıştırmak istenmektedir. Bu gün meslek lisesinde çalışan bir arkadaşımız yeni açılacak kampus okulun öğretmeni olamayacaktır. Çünkü bu okulları işletenler parasını devletten alıp dışarıdan hizmet alımı ile öğretmen çalıştıracaklardır. Böyle olunca da merkezdeki meslek liseleri yeni öğrenci alamayacaklar ve kapanmak durumunda bırakılacaktır. Bu okullarda çalışan arkadaşlarımız biraz önce bahsettiğim gibi 4/C statüsünde çalışmak durumunda kalacaklardır.

Önümüzdeki dönemde bugün itibariyle 20 yılın altında çalışan birçok eğitim emekçisi arkadaşım kademeli olarak, kadrolu çalışmadan sözleşmeli çalışan durumuna geçecektir. Kadrolu öğretmen olmak için yıllardır kpss sınavlarına hazırlanan ve ataması yapılan genç öğretmenlerimizi yapılan düzenlemeler böyle devam ederse tekrar iş güvencesi olmadan yeni bir çalışma hayatı beklemektedir. Özel okullarda görev yapan eğitim emekçilerinin iş güvencesi, patronun iki dudağının arasındadır.  Özel okulların esas amacı kar hırsı olduğundan, öğretmeninden ve diğer çalışanlarından beklediği tek şey, daha fazla verimliliktir. Verimlilik kavramından anlaşılan ise daha fazla çalışmak ve patrona daha fazla biat etmektir. Bunun en iyi örneği Soma Maden faciasında karşımıza çıkmıştır. Bugün özel okullarda çalışan eğitim emekçilerinin hangi şartlarda çalıştığı göz önüne alındığında ve ataması yapılmayan 400 bin öğretmenin de bu süreçte bir biriyle rekabet edebilmesi için hangi kölelik şartlarına razı olacağı, gün gibi ortadadır.

Sendikalar biz çalışanların işverene karşı mücadele etmek için en etkili örgütlerimizdir. Sendika farklılığı gözetmeden bugün burada bir arada haklarımızın gasp edilmesine karşı birlikte mücadele ediyoruz. Çok geç olmadan bu birlikte mücadelemizi daha yukarılara taşımamız gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Türk-İş Bafra Temsilcisi Atakan Şen'in basın açıklaması;

 

Bugün burada birlik beraberlik tablosu çizmeye çalıştık. Öğretmenlerin genel sorunları üzerinde, eğitimin genel sorunları üzerinde arkadaşlarımız, birçok açıklamada bulundular. Ama bence öğretmenlerin en büyük sıkıntısı, birlik  beraberlik içerisinde zaman zaman olamamalarıdır. İnşallah bundan sonra, bu kadar hak ve hukukumuzu kaybettikten sonra  birlik beraberlik gösterebilir, hep birlikte bu adaletsiz düzene dur diyebiliriz. Unutmayanız ki görevden alınan bu kadar idareciden sonra emin oldun yılına bakılmadan bir sürü öğretmende ya yer değiştirilecek ya da zoraki emekliliğe teşvik edilecektir. Özel eğitim konusuna geldiğimizde maalesef devlet kendi okullarına doğru düzgüne ekonomik yardım yapmazken 3 bin, 3 bin 500 lira gibi bir öğretmen maşının kat ve kat üzerinde olan bir parayı özel eğitime katkı amaçlı göndermektedir. Bu millet, bu öğretmenler, vatandaşlarımız umarım eninde sonunda buna bir dur diyecekler ve biz birlik beraberlik gösterebilirsek bunların hepsinin üzerinden geleceğiz.

Bafranın haberi, bafra
  • BafraHaber Yorum
  • Öğretmenler İş Bırakma Eyleminde içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0