GÜNDEM

Gezgin Turistlerin Son Durağı Bafra

 
 256
Gezgin Turistlerin Son Durağı Bafra - Bafra Haber - İstanbul`dan Mersin`e yürüyerek seyahat eden biri İtalyan diğeri Portekizli iki kadının Türkiye yolculuğu Bafra`da son buldu.
Bafra Haber

 |  - Bafra Haber - İstanbul`dan Mersin`e yürüyerek seyahat eden biri İtalyan diğeri Portekizli iki kadının Türkiye yolculuğu Bafra`da son buldu.

25 yıl önce Türkiye`ye turist olarak gelen İtalyan Ailenin Türkiye sevgisi bitmiyor. Doğanca Köyü`nde yediden yetmişe herkesin tanıdığı Caterina`nın annesi Maria ve yol arkadaşı Judite, yaklaşık bin kilometrelik yolu yürüyerek katetti.

Bin kilometrelik yolculuğu bir ayda tamamlayan iki seyyah kadın, çadırsız çıktıkları yolculukta, yol üzerindeki köy ve kasabalarda misafir edildi.
Portekizli Judite Grasa ve Caterina Scaramelli`nin annesi Maria Corno, Türkiye`deki yolculuklarını Bafra`da sonlandırdı.
2012 yılında Bafra`ya doktora tezini hazırlamak için gelen Massachusseyts Teknoloji Enstitüsü Caterina Scaramelli, annesini ve onun arkadaşını Bafra`da ağırladı.

Caterina Scaramelli, "İlk olarak 25 yıl önce Türkiye`ye geldik. Annem, babam sürekli olarak Türkiye`ye geliyorlar. Ben de kariyerimi burada tamamlıyorum. Doğanca benim yuvam gibi oldu. 2012 Yılınca Ornitolog Kiraz Erciyas beni Doğanca Belediye Başkanı ile tanıştırdı. Bana konaklama imkanı sağladılar. 15 gün Doğanca`da kaldım. 1 yıl sonra tekrar geldim ve hala buralardayım." dedi.

Türkiye`ye ilk geldiğinde aşık olduğunu söyleyen anne Maria ise Türkiye ile ilgili duygularını şu şekilde ifade etti:
"25 yıldır Türkiye`ye gidip geliyorum. Bana yetecek kadar Türkçe dahi öğrendim. Türkiye`de kültür gezileri yapıyoruz. Portekizli arkadaşım Judite ile 23 Nisan tarihinde İstanbul`dan yola çıktık ve yürüyerek bir ay sonra Mersin`e vardık.
Çadırsız, yol üzerindeki köy ve kasabalardaki misafirperver Türk evlerinde konaklayarak yolculuğumuzu tamamladık. Çok ilginç anılarımız oldu. camide, okulda, polisevinde yattığımız oldu. Türk Halkı çok misafirperver. Bizi en güzel şekilde ağırladılar. Bizim onlar için yapabileceğimiz en güzel şey yaşadıklarımızı anlatmak olacak."

Bafra`da 2 gün kalan seyyah kadınlar, Bafra Pidesinin, Bafra dondurmasının eşsiz lezzetini tattı. Doğanca`nın sertifikalı Kızılırmak Deltası Pansiyonunda konaklayan gezgin turistler, yöresel kıyafetler giyerek köy işlerine yardım ettiler hatta yün tiftiklediler.

 

TÜRKİYE`Yİ YÜRÜYEREK GEZMEK

Annem ve Judite`nin Istanbul`dan Mersin`e yaptıkları yürüşüyle ilgili yazı, Türkçe verisyonu. Piero Castellano TRT için yazdı "" ellerine sağlık!

Türkiye için kullanılan "Avrupa ve Asya arasında bir köprü" tasviri çok klişe bir hale gelmesine rağmen, bu tasvirin binlerce yıldır sadece simgelsel bir anlam taşımadığını görüyoruz.

Deniz yoluyla masraflı bir yolculuk yapamayan ve Doğu`dan Batı`ya geçmek isteyenler için tek seçenek Anadolu`ya ayak basarak bu "köprüden" geçmektir. İşte bu durum tüccarlar ve geçiş yolunu kontrol eden devletler için büyük bir nimetti ve söz konusu bölge civardakı devletler/ imparatorluklar arasında savaş sebebiydi. Ancak sadece tüccarlar değildi Anadolu`yu geçenler. Deniz yoluyla ürünlerini taşımak , eşkıyalarca işgal edilmiş yollardan geçmekten daha güvenli daha kolaydı.

Ancak,maddi durumu iyi olmayan ve daha uygun bir yolculuk yapmak zorunda olan Hacı adayları ise Türkiye üzerinden Kudüs`e geçmek için bu yolu tercih etmek zorundaydılar. Yolculuk boyunca da yolları üzerinde karşılaştıkları insanlardan yardım alarak, onlara misafir olarak bu güzergahı geçmeye çalışıyorlardı

Türkiye oldukça büyük bir ülke ve yürüyerek Türkiye`yi gezmek için oldukça fazla yol kat etmek gerekir. Bulgaristan sınırındaki Edirne ve Iran sınırındaki Hakkari illeri arasındaki mesafe yaklaşık 2000km, yan Milano ve Kiev arası kadar. Günümüzde bile güvenli, konforlu, lokanta ve otel seçeneklerinin de fazlaca olduğu bu mesafeyi geçmek kayda değer bir olay. Buna rağmen 63 yaşındaki İtalyan ve onun Portekizli arkadaşı bu işi yürüyerek gerçekleştiriyorlar. Nisan sonunda İstanbul`dan yola çıkıp, Tuz Gölü`nü geçerek, Kapadokya`ya geldiler oradan da Mersin üzerinden Akdeniz`e ulaşacaklar. Maria Corno, okul kitapları yazarı ve arkadaşı Judite Grasa, öğretmen, bunu ilk defa yapmıyorlar. Birlikte "Via Francigena"ya( ortaçağdaki Fransa ile Roma arasındaki önemli güzergahlardan biri) yürürken tanışıp birbirlerine yol arkadaşı oldular.İspanya "˜da Compostela ,Portekiz, Fransa , Egnazia yolunu ve Arnavutluk`ta Durazzo`dan Istanbul`a beraber yürüdüler.
İşte bu yürüyüşlerden biri sırasında, Egnazia yolundan 2004 yılında geçerken kutsal topraklar ve Kudüs`e varmak için hacıların kullandığı eski güzergahtan geçme fikri akıllarına geldi. Bu sene 24 Nisanda Boğazı geçerek Anadolu topraklarına vardılar.Ancak maalesef Orta Doğudaki, özellikle Suriye ve Lübnan` deki mevcut durum, onları güzergah değişikliğine sevk etti. Antik Tarso şehrinin bulunduğu Mersin ili üzerinden Kıbrıs`a ve oradan da Kutsal topraklara geçecekler.

Maria için yürümek beden ve zihin arasında denge sağlamak demek.Vücut çalışırken, zihin gezerken gördüklerini, fikirleri içine çeker. Judite için ise yürümek dünyayı gerçek anlamıyla görmek ve tanıştığı insanlardaki güveni keşfetmek.Bu nedenle neredeyse bütün dinlerde ve inançlarda çeşitli sıkıntılar ve zorluklarla varılan ortak bir destinasyona yürümek( hac) hep vardır. Onlara göre yürümek özellikle "keşfetmek" anlamına gelir. Araçsız gezmek, rahat bir yolculuktan uzak, herhangi bir şoföre ya da rehbere bağlı kalmadan gezmek, gezilen yerdeki çeşitli imkanları görmek ve orada yaşayanların, yolda karşılaştıklarının tam anlamıyla farkına varmak, onları keşfetmek demektir.

Maria yıllar önce ailesi ile birlikte Türkiye`yi gezmiş, ülkenin güzelliklerinden etkilenmiş ve Türkçe öğrenmeye karar vermiş. Bugün Türkçeden çok az şey aklında kalmış ancak yine de bir şekilde derdini anlatabiliyor ve arkadaşı Judite de anlaşma konusunda yardımcı oluyor.

İki yol arkadaşı, Maria`nın Massachusseyts teknoloji Enstitüsünde antropolog olan ve Türkiye`de bir kazı için bulunan kızı Caterina`dan telefon aracılığıyla da destek alıyor.

Aslında Caterina bu yolculuğun temel nedeni. Bir anne için uzaklardaki kızına yürüyerek ulaşmak karşı konulamaz bir girişim. İki arkadaşın yolculuk sırasında karşılaştıkları tek zorluk tabii ki dil değil. Ancak dillere destan türk misafirperverliği sayesinde iki arkadaş kendilerini hiçbir zaman tehlikede hissetmediklerini dile getiriyor.

Aksine geçtikleri yörelerdeki halk birbirleri ile adeta onlara yardım edebilmek, onları korumak için yarışıyor.Sadece bir gün iki gencin kendilerini rahatsız etmeye kalkıştığını ve hayvanlarını otlatan bir köylünün onları koruduğunu söylüyorlar.Bir defasında da iki işçinin onları etraftaki başıboş köpekler hakkında uyardıklarını ve onlara tehlike geçene kadar eşlik ettiklerini anlatıyorlar.

Anadolu`yu baştan sona gezmek için seçtikleri güzergah aslında turistlerin hiç göremeyecekleri, tarihi turistik açıdan cezp edici özelliği olmayan yerler.

Hatta büyükşehirlerde yaşayan birçok Türk`ün bile tercih ettiğmediği, yaygın bir güzergah değil. Bu iki arkadaşın güzergahı üzerindeki kasabalarda yaşayan halkın birçoğu hayatlarında hiç yabancı bir turistle karşılaşmış, dahası yürüyerek Anadolu`yu gezen ve kalacak yer soran iki yabancı bayanla karşılaşmaya hiç de alışık değiller.

Yalnız bir bayan olarak gezmek riskli olduğu kadar avantajlı bir durum da. Kasabanın bayanları bu iki yabancı kadına çekinmeden önlerine geçip nereye gittiklerini sorup onlarda rahat bir şekilde konuşabiliyorlar. Maria e Jude çadırsız çıktıkları bu yolculukta çok nadiren güzergah üzerinde otel bulabiliyor. Vardıkları yerde onlara sunulan yerlerde ve hazırlanan yataklarda uyuyorlar.

Onları misafir edenlerin yaşamlarının bir iki gününü beraber yaşıyorlar.Aile ferleriyle beraber oturup , sohbet edip beraber resimlere bakıp, geleneksel türk yemeklerinin tadına bakıyorlar. Geçmişte yaptıkları birçok geziye rağmen, burada farklı ve unutulmaz maceralar ve anılar biriktiriyorlar.

Bir defasında Iznik yakınlarında bir araba onları korna çalarak geçtikten sonra ilerde aniden durmuş. Arabadan bir genç gülümseyerek inmiş ikisine yaklaşmış e onlara sırtında çantasıyla Endonezya`da yaptığı geziden bahsetmiş. Onlardan ayrılmadan önce de Karadeniz`de kendi ürettiği bir paket fındık e bir kase bal ikram etmiş.

Nasreddin Hoca`nın yaşadığı kasabaya geldiklerinde kalacak bir otel bulamamışlar ve imdatlarına misafirlerini ağırlayan bir aile yetişmiş. Misafirlerini kapıda karşılayan aile onları yolda görmüş ve evlerine davet etmiş.
Başka bir kasabada yine kalacak yer bulamayan bu iki arkadaşı polisler polisevinde misafir etmiş. Bir başka gün de evinde kaldıkları ailenin komşuları onların bu gezilerinden haberdar olduktan sonra sabah kahvaltısı olarak peynir, ekmek ve çeşitli tatlılar ikram etmiş.

Maria ve Judite şu anda Kapadokya`dalar ve Anadolu`daki gezilerinin sonuna yaklaşıyorlar. Bu misafirperverliğe ve bu nezakete nasıl karşılık vereceklerini bilemiyorlar. Ancak bunlara karşılık vermenin bir yolu var: onları misafir eden insanları ve bu yolculuğu herkese anlatmak.

 

Bafranın haberi, bafra
  • BafraHaber Yorum
  • Gezgin Turistlerin Son Durağı Bafra içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0